Toker'in "Videodaki kritik yıl: 2015" başlıklı yazısından ilgili kısım şöyle:
"KİŞİSEL ÇIKARLAR İÇİN HİZAYA GİRDİLER"
Toplumsal barışı bozan, hukuk devletini her dakika ihlal eden sayısız icraat, bu kadar rahat, göstere göstere sergilenebiliyor, hiçbir denetim ve yaptırımla karşılaşmıyorsa, bunda sadece iktidarın değil, korkudan veya kişisel çıkarları dolayısıyla onunla aynı hizaya girmeyi kabul etmiş “gazeteci” görünümlü kişi ve mecraların payı büyüktür.
"İKTİDARIN HEDEFİNE ULAŞMASINI KOLAYLAŞTIRDI"
İktidarın 2008 yılında, TMSF bünyesindeki Sabah-ATV satışından başlayarak, aşama aşama, kendisine bağlı medyayı kurması, iş insanlarına talimat vererek kurdurması, medya sahiplikleri yeniden inşa edilirken kamu bankaları kredi mekanizmasının harekete geçirilmesinin bir hedefi vardı. O hedef, alabildiğine rahat, denetimsiz, yaptırımsız bir devlet aygıtı sahası kurmaktı. Eski “ana akım” sahipliklerinin, göbekten bağlı “işleri”, iktidarın bu hedefine ulaşmasını kolaylaştırdı.
"BOY BOY YOLSUZLUKLAR"
Akademisyenleri için kanlarında duş almaktan bahsedebilen Sedat Peker in videolarında saçılan olaylar böyle bir sürecin sonucu. Kuşkusuz ki bu süreç AKP döneminde başlamış değil. Suç örgütlerinin, mafyatik yapıların devletin içindeki bazı kişi ve kurumlardan destek alarak işlediği suçların tarihi daha geriye dayanıyor. Öyle geniş, acılı bir yelpaze ki bu, bir yanında hedefe oturtulduktan sonra katledilen gazeteciler, siyasetçiler, aydınlık düşünceli insanlar, toplu katliamlar, diğer yandan Hazine ve toplumun refahından çalan boy boy yolsuzluklar.
"ÖZIŞIK KARDEŞLER GAZETECİ FİLAN DEĞİL"
Konumuza dönecek olursak; pozisyon ve ömrünü sağlam tutmak adına iktidarın bir dönem epey hoş tuttuğu Sedat Peker'in videolarında adı geçen “kardeşler” gazeteci filan değil. Onlar gibi pozisyon alan, halkın gerçekleri öğrenmesi için yazıp konuşmak yerine bu gerçeklerin üzerini örten, örtmek için pazarlık yapan, dünyalığını biraz daha büyütmek için politik yorum yapıyor havasında köşesinden parmak sallayanlar, bakanların karşısında soru sormaktan vazgeçenler de “gazeteci” değil. Yaygınlığı dolayısıyla belki bir çırpıda anlaşılacak başka bir isim bulmak gerekiyordur ama o kelime, gazetecilik değil.