Prof. Yaltırak beklenen deprem bölgelerine ilişin açıklamalarda bulundu

Prof. Yaltırak beklenen deprem bölgelerine ilişin açıklamalarda bulundu

Kahramanmaraş merkezli depremler ile sarsılan Türkiye halkı, bir sonraki deprem yerine ilişkin soruları araştırmaya başladı. Jeoloji Profesörü Cenk Yaltırak'a sık sorulan sorulara cevap olması ve kafa karışıklığını gidermesi için depremle ilgili bazı açıklamalarda bulundu.

Kahramanmaraş''ta meydana gelen 7.7 ve 7.6 büyüklüğündeki iki deprem Türkiye''yi sarstı. 10 kentte yıkıma neden olan depremlerde binlerce insan yaşamını yitirdi. Depremlerin ardından birçok soru da gündeme geldi. 

Twitter hesabından paylaşım yapan Prof. Cenk Yaltırak, herkesin aklındaki sorulara yanıt vermeye çalıştı.

Yaltırak''ın paylaşımları şöyle:

Yer bilimciler olarak Türkiye''deki depremlerle ilgili ne biliyoruz? Son yüzyılda üzerinde deprem olan fayların hangileri olduğunu biliyoruz. Kısmen tarihte olmuş depremlerin hangi bölgeleri etkilediğini, bu depremleri oluşturan fayların hangileri olabileceğini biliyoruz. Bazı fayların üzerinde sınırlı sayıda da olsa fay kazısı yaparak (yani paleosismoloji), üzerinde gerçekleşen son depremi ve daha eski depremleri de biliyoruz. Örn: Malatya Ovacık Fayı, Ganos Fayı, Muğla Fayı, Gökova Fayı... Bu fayların üzerinde oluşan depremlerin tekrarlanma periyodunu çıkarabiliyoruz.

Deprem felaketinde 6''ncı gün: Can kaybı 22 bin 327''ye yükseldi

Kuzey Anadolu Fay''ı (KAF) ve Doğu Anadolu Fay''ı (DAF) üzerinde aletsel dönemde olan depremlerin (yani ölçebildiklerimizin), en az iki yüz yıl daha tekrar etmeyeceğini biliyoruz. Örn: Erzincan''dan İzmit''e kadar olan hatta önümüzdeki iki yüzyıl içerisinde yıkıcı büyük bir deprem beklemiyoruz. Aynı fay segmentlerinin, aynı yıkıcı büyüklükte deprem oluşturması için iki yy dan fazla zaman gerekiyor. Fakat KAF üzerinde kırılan alanda sadece Yedisu ve Bolu-Bakacak segmentlerinde son yy içinde olmuş bir deprem bulunmamaktadır. Yani Yedisu segmentinde (son ürettiği depreme bakarak) 7 ve üzerinde bir deprem üretme potansiyeli olduğunu biliniyor.
Aynı şekilde, Marmara denizindeki dört segmentin de 7.0-7.6 büyüklüğünde deprem üretme potansiyeli olduğunu da biliyoruz. Deprem bekleyen bu parçalara "Sismik boşluk" denir. Doğu Anadolu Fay''ında Bingöl ile Hazar Göl''ü arasında bu şekilde bir sismik boşluk daha bulunmaktadır.

1986''ta Sürgü, 2020''de Elazığ Sincik, 2023''te Amonos ve Pazarcık faylarında olan depremlerin dışında kalan fay segmentleri de halen sismik boşluk niteliğindedir. Faylar doğada tek bir çizgi halinde olduğu gibi, birbirine paralel veya açılı fay zonlarından oluşur.

Türkiye 2010''dan bu yana 300 bin kez ''sallandı''

Her bir fayın da kendine has bir deprem üretme potansiyeli ve tekrarlanma periyodu vardır. TR''de üzerinde oluşan son depremin bilinmediği 600''ün üzerinde 20 km.den uzun fay segmenti bulunmaktadır. Eğer bir fay üzerindeki depremlerin tarihsel tekrarlanma aralıklarını ve üzerinde biriken yıllık atımı bilmiyorsak yani bu konuda yeterli bilimsel araştırma yapılmamışsa, o fayın hangi büyüklükte ve zaman aralığında deprem üreteceği konusunda yapılan varsayımlar, spekülasyon olur. 

İşte bu nedenle, her fay zonundaki segmentlerde paleosismoloji, jeodezi, yüksek çözünürlülüklü haritalama, segmentin gerçek ve tam boyu, yüzey geometrisi ve hareket yönleri bilinmek zorundadır. Bunlar bilindiği takdirde her bir fayın tehlike potansiyeli güncel olarak da bilinir.
Bu değeri riske çevirmek için şunların yapılması gerekir; Yerleşim bölgelerinin (baraj, köprü,yol dahil) 1/10.000 ölçekli jeoloji haritaları, 1 mt.den yüksek çözünürlüklü topoğrafya haritaları, zeminin ilk 30 mt''lik kısmının jeofizik özellikleri sayısal ortamda biraraya getirilmelidir. Olası deprem büyüklüğü ve haritalar biraraya getirildikten sonra yapılması gereken şey ise risk haritalarıdır. Risk haritalarında nokta bazında (100 mt x 100 mt) spektral yer ivmesinin hesaplanmış olması gerekmektedir. Peki Spektral yer ivmesi ne demektir?

Depremin zararları hamasetle, rantçı anlayışla çözülemez

Spektral yer ivmesi, sizin bulunduğunuz yerin potansiyel depremde ne kadar etkileneceğini söyleyen en önemli parametredir. Türkiye''de bu detayda yapılmış bir risk haritası bulunmamaktadır. Bu haritaların şimdiye kadar yapılmamasının nedeni ise bilgisayar kapasitelerinin, uydu teknolojilerinin, fay haritalama metodlarının ve veri analiz sistemlerinin yetersizliğinden kaynaklanıyordu. Ama şimdi son 10 yıldaki bilimsel ve teknolojik gelişmelerle her bir fay segmentinin oluşturacağı tehlike (maks. deprem büyüklüğü) ve risk (spektral ivme) hesaplanabilir. 

Bizim amacımız, Türkiye''nin her bir fay segmenti için bu tehlike ve oluşturacağı riski sürekli olarak izleyeceğimiz bir sistemi kurmaktır. Bunun için gereken bilimsel bilgiye, tecrübeye, insan kaynağına sahibiz. Sahip olmadığımız ise bunların gerçekleşmesi için gereken kamusal taleptir. Eğer bu bilgiler olmaz ise, en çok merak ettiğiniz, benim evime, fabrikama ne olacak sorularının cevabı bilimsel olarak verilemez. Size bunun cevabını bildiğini söyleyenlerin ise yaptığı şey, eski metodlarla kaba taslak öngörülerdir.

Son olan depremde bu öngörü tarzının yanlışlanmış olduğu çok açıktır. Elimizdeki son teknoloji ve bilimsel bilgiyi kullanarak, yüksek başarımlı öngörüyü başarabiliriz.

İlgili Haberler