Evlerinin önünde 13 Nisan 2018’de şüpheli bir şekilde yaralı bulunup hastanede hayatını kaybeden 11 yaşındaki Rabia Naz’ın babası Şaban Vatan, yürütülen dava ile ilgili Günboyu Gazetesi yazarı Ümit Karadağ’a çarpıcı açıklamalarda bulundu.
* Gazetecilerle birlikte gözaltına alındığında neler yaşandı?
* Rabia Naz için TBMM’de kurulan araştırma komisyonuyla ilgili neler söyledi?
*AKP Genel Başkan Yardımcısı Nurettin Canikli davayı nasıl örtbas etmeye çalışıyor?
*İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun son açıklamasına ne yanıt verdi?
*Olayın görgü tanığı ve ifadesini değiştiren Mürsel Küçükal’ı kimler yönlendiriyor?
*Kim “Benim bakanım olayı böyle kapatır” dedi?
İşte Rabia Naz'ın babası Şaban Vatan'dan önemli açıklamalar:
“KUTSAL KİTAP ÜZERİNE YEMİN ETMİŞTİN, İFADENİ NEDEN DEĞİŞTİRDİN?”
"Ben sabah gözaltına alındım, onlar akşamdan alındı. Eşim sesimi duyurdu, bebekle beraber video çekmişti.
O gün akşamüzeri Tuğba Hanım(gazeteci) Eynesil’e gelmişti. Önce ofisimde görüşme yaptık. Konuyu anlattım. Bana ‘abi yukarı çıkarabilir miyiz, orada da bir değerlendirme almak istiyorum’ dedi. Sonra Kazım da gelmişti. Olayı yerinde anlattım. Tuğba Hanım dedi ki, “Rabia Naz’ın mezarına çıkabilir miyiz, görüntü almak istiyorum” dedi. Çok iyi olur, ben de iki gündür gitmiyorum dedim. Beraber Ören Beldesi’ne geçtik.
Görüntüler aldılar, dualar okuduk. Yatsı vaktine yakındı, her zaman ki gibi Rabia Naz’ın bulunduğu yere her geçtiğimde baktığım için yine aynı şekilde bakarken orada Canan Hanımı, eşini, Mürsel Küçükal’ı(görgü tanığı) gördüm ve durdum. Mürsel’i görünce arabayla yanaştım bir soru sordum. Mürsel sen ifadeni değiştirmişsin, kutsal kitap üzerine yemin etmiştin, hatta keşifte aynı ifadeleri belirtmiştin.
Şimdi değişik bir durum sundun, kutsal kitap üzerine yemin ederek, yalan konuşuluyor mu? dedim… Bana ‘ben polislere söylemiştim, onlara bana inanmadı’ dedi. Nasıl oluyor bu? Bunu anlamış değilim. Mürsel’e ‘Peki bana yeri gösterebilir misin’ dedim. Tabi dedi... Nasıldı, bana gösterebilirsin dedim. Yere yattı ve olayı anlatmaya çalıştı. Hatta ‘hakkın bana geçmesin, ücret vereyim, sonuçta bir şey anlatmaya çalışıyorsun’ dedim.
“ONA BİR SENARYO YAZILMIŞ, ELİNE VERİLMİŞ”
Mürsel Küçükal’a acıyorum, gariban biri. Üzerine oynuyorlar. Ona bir senaryo yazılmış, eline verilmiş, ezberletilmiş.
Mürsel o gün kendini parçalar derecesinde durumu anlatmaya çalışıyor. O gün şaşırdım. Eşi hatta kalk durumu yaptı. Eliyle eşini itti. Kamera görüntüler var zaten. Naz bağırarak oraya gitmiş… Sürüne sürüne giderken, ayaklarıyla, kalçasıyla, omuzlarıyla, sırtıyla ve baş tarafıyla kendini atarak asla dirsek kullanmıyor. Ben de onları takip ediyorum bir taraftan.
O esnada, Rabia Naz’ın bulunduğu yere doğru gelirken, bir çukura da girdi. Bir kan oluşmaya başladı, sonra ayağındaki ayakkabının çıkma durumunu anlattı. Sol ayağıyla, yani kopmuş ayağıyla sağ ayağındaki ayakkabıyı çıkarmış Rabia Naz. Ve sol ayağını, sağ ayağını üzerine kaldırarak koymuş. El mel yardımıyla da değil. Ondan sonra Mürsel ayağa kalktı. Buraya kadar olan her şeyi izledin mi dedim Mürsel’e… Evet dedi. Nereden izledin dedim? Tarla evinin oradan izledim dedi. Hiçbir şey yapmadan öylece izledin yani yazıklar olsun insanlığına dedim. Nerede görülmüş böyle bir şey? Yerdeki kanı gösterdim ona benim üzerim ince, Rabia Naz’ın üzerinde mont vardı, kalındı dedi. Adamın vücudu kanamış, onu bile hissetmiyor, korku ve panik halinde.
“EN SONUNDA OLAYI SANA YIKACAKLAR, GEL ANLAT”
Mürsel’in anlattığım durumlar inandırıcı değil, git gerçekleri konuş. Ben senin hep yanında olacağım, akşam gelin evime götüreyim, korumam altında olursunuz dedim. Ne eşinin ne de kendisinin kimsesi yok. En sonunda olayı sana yıkacaklar Mürsel’e dedim, ifade değişikliği var. Mürsel iki kelimeyi konuşacak durumda değil, çok saf birisi, baskı altında. Yönlendirilmiş…
“SİYAH DOBLO ARACI GÖRMEMESİ İMKÂNSIZ”
Siyah Doblo aracı ortaya çıktığı zaman, orada Leyla diye bir kadın ‘Mürsel o arabayı görmemiş mi, Mürsel’in arabayı görmemesi imkânsız’ dedi. Ben de Mürsel’in yanına gittim. ‘Kim söyledi, kadınlar mı söyledi, ben mi yaptım, ben mi ettim, valla benim haberim yok’ panik halde bir durum sundu.
Mürsel’e sakin ol, ‘sen yaptın, ettin’ demiyorum. Gördüklerini soruyorum dedim. Telefon numaramı verdim, çünkü takip ediliyoruz. Beni bir kere araman yeterli, kimsenin görmediği bir yerde görüşürüz, durumu bana anlatırsın’ dedim. Ertesi günü yani hemen yarın Mürsel’i ifadeye aldılar. Bir yazı yazdırılmış, ‘Şaban Vatan beni tehdit etti’
“KİMSE BANA BİR ŞEY SORMUYOR”
Mürsel’i keşif mahkemesine davet eden de benim. O yazıdan sonra. Keşif için geliyorlar kardeşim, şahitleri toplamaya çalışıyorum, sen de gelir misin dedim. Keşifte de durumu anlattı. Devletimizin yöneticileri sürekli ifade değiştiren kişinin durumuna göre durum sunuyorlar. Her zaman aynı durumu sunan Şaban Vatan’a kimse bir şey sormuyor!
“BENİM ARTIK KİMSEYE GÜVENİM KALMADI”
Meclis komisyonu ile ilgili şöyle bir durum var. Benim artık kimseye güvenim kalmadı. Neden? Cuma günü Meclis komisyonuyla görüştük. En son avukatlarımla ben görüşme yaptım. En sona bizi bırakmışlardı. O zaman bile bize bu durumu sunmadılar. Mürsel Küçükal’ın ifade değişikliği durumu… Mademki bu durum biliniyordu, neden yerinde değerlendirme yapılmadı. Teras bakıldı, Rabia Naz'ın bulunduğu yeri… Bir olay sadece kişileri dinlemek değildir, yerinde değerlendirmektir.
“SON DAKİKA COŞKUN SOMUNCUOĞLU’NU ADAY YAPTILAR”
Dün İçişleri Bakanı Süleyman Soylu bir açıklama yaptı. Kimse hakim, savcı yetkisi kullanmadı, haddime de değildir. Ben bir vatandaşım, Şaban Vatan ne karşısına çıkarsa delil olarak alıyor. Asıl savcı yetkisi kullanan Coşkun Somuncuoğlu… 20 ay hapis cezası aldı, 4 ay da kesin yatarlı.
Aldığı ceza Bülent Güdük’ün haberi olmadan, Bülent Güdük için adli sicil kaydı çıkarıyor. Güdük, bu durumdan dolayı dava açıyor, kazanıyor. Buna rağmen uzatmaya alarak, tekrar aday yaptılar. Adayı da şöyle yaptılar. Birinci açıklanan isim Mürsel Yılmaz’dı. Son bir dakika kala Coşkun Somuncuoğlu yaptılar.
“KİMİ KANDIRIYORLAR KİMİ?”
Sayın Bakan Soylu ‘vallahi billahi bir şey bulamadık’ demişti. Lakin Rabia Naz’ın tırnağındaki DNA bir kanıttır değil mi? Bu DNA’yı savcı hanım 9. ayda talep etmiş, 10. ayda çıkmış geçen yıl. Kimi kandırıyorlar kimi?
“NURETTİN CANİKLİ’Yİ YARGIYA TESLİM ETSİNLER”
Nurettin Canikli olay akşamından beri beni susturmanın peşinde… Açıkçası Nurettin Canikli beni çok da ilgilendirmiyor. Ben delilleri sundum. Kızımı oraya kim, kimler bıraktı? Talimatı verenler ve örtbasa yönelenler. Nurettin Canikli’nin cezasını Meclis vermeli, partisi vermeli. Yargıya teslim etsinler cezalandırsınlar. Tüm kurumlara etki eden Nurettin Canikli’dir.
25 Ekim’de Giresun günleri vardı İstanbul’da. O gün üzerime koruması ve polisleri gönderdi. Giresun’daki yerel basına adamı Hakan Karaahmet ile etki yaptı. Hakan Karaahmet kim? Şike Davası’na Giresunspor’un ismini karıştıran, hapiste yatan hemen çıkarttırılan Nurettin Canikli’nin adamıdır. Giresun Öncü ve Giresun Ekspres gazetesinin sahibidir. Bunlar avukatlarımla da görüşmeye çalıştılar, baskı yaptılar.
“BENİM BAKANIM OLAYI BÖYLE KAPATIR”
Birinci adli tıp raporu çıkmıştı. O gün avukatımın yanına gittim. Lunaparkçı, Canikli’nin adamlarından Murat’la görüşme yaptı. Murat Bey İstanbul’dan bir rapor geldi, hoparlör açtı. Dediği kelime şu ‘koskoca bakanın olayı kapatamayacağını mı zannettiniz? Benim bakanım olayı böyle kapatır.’ Bizzat yanındaydım, kulaklarımla duydum.
“HÜCREYE ATSINLAR VAZGEÇMEYECEĞİM”
Ben çocuğumun paramparça olmuş halini izledim, devletimizin yöneticileri ne halde? Lanet olsun hepsine… Bir insan nasıl dayanabilir, çocuğunun kurbanlık gibi parça parça edilmesine? Ben bunları izledim. Beni yıldıramazlar, utanmasınlar hücreye atsınlar vazgeçemeyeceğim. Kolu, bacakları, omuzları kırık bir kız çocuğunun 15 metre süründüğünü söylüyorlar. O profesörlere de yazıklar olsun… Tek tek hepsinden kanun önünde hesap soracağım maddi manevi… Fakir çocukları sevindireceğim."