GÜNBOYU/ ESMA KARAYEL
Saadet Patisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu ve Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu, mecliste ilk ortak grup toplantısını düzenledi.
Yeni ittifakın 5 temel ölçüsü şöyle açıklandı: Bizim, parlamento çalışmalarında beş temel ölçümüz olacak; Güçlü bir Türkiye için çalışıyoruz. Bunu hayal ediyoruz. Atılan her adım 'Türkiye'yi güçlendiriyor mu?' diye bakacağız. Müreffeh bir Türkiye istiyoruz. Getirilen düzenlemelerin milletin refahını artırıp, artırmadığına bakacağız. Gelen düzenleme milleti eziyor mu, sömürüyor mu diye bakacağız. Biz üreten, özgür, öncü bir Türkiye hedefliyoruz. Ölçümüz, terazimiz budur. Buradan iktidara sesleniyorum; gelin israftan vazgeçin. Türkiye'nin kalkınmasını istiyorsanız önce kamuda israfı, ekonomide yolsuzluğu, adam kayırmayı bir tarafa bırakın. Biz de size o zaman destek veririz.
Saadet Partisi lideri Temel Karamollaoğlu'nun cümlelerinin satırbaşları şu şekilde:
“SAADET PARTİSİ MECLİS GRUBUMUZUN ÖNCELİĞİ ÖNCE AHLAK”
Hepimiz heyecanlıyız. Çok uzun bir aradan sonra bir araya geldik. İnşallah hayırlı hizmetlere imza atacak arkadaşlarımız.
Bu ilk grup toplantımıza bizleri kırmayarak iştirak eden bütün kardeşlerimize şükranlarımızı arz ediyorum. Siyaset tarihimize kayıt düşecek bir gündeyiz. Uzunca bir aradan sonra, buradayız. TBMM'nin 28 Dönemi'nde Saadet Partisi Meclis Grubumuzun ilk grup toplantısını yapıyoruz. Saadet Partisi Meclis Grubumuzun önceliği önce ahlaktır.
Sayın Davutoğlu'na ve arkadaşlarına tevazu ve özveriye dayalı, birlikte siyaset yapma süreci için şükranlarımı iletmeyi görev biliyorum. Siyaseti kişisel kazan imkanı kabul edenler bizi anlayamazlar. Biz siyaseti; millete hizmet üretme fırsatı kabul edenleriz. Bizim için siyasi makamlar kudret sahibi olmaya değil, adaleti kurmaya bir araçtır. İnanıyorum ki bu grup; milletin beklentilerinin mecliste söz, ses ve siyaset olarak vücut bulmasını sağlayacaktır. Matematik hesapların, politik kurnazlıkların öznesi olmayacaktır.
“MİLLİ GÖRÜŞ'Ü GÖMLEK SANANLAR, ANLAYAMAZLAR”
Bu meclis grubu; Milli Görüş siyasetinin meclisteki karargahıdır. Bu meclis grubu Erbakan hocamızın özümsediği ve hedef edildiği adil devlet ideallerinin meclis grubudur. Milli Görüşü gömlek sanıp çıkaranlar, kesinlikle bizi anlayamazlar, kavrayamazlar.
Seçimden bu güne kadar yapılmayanlara baktığımız, yalanla seçim kazanıyorlar demekten kendimiz alamıyoruz. Seçimlerin üzerinden iki ay geçti. İktidar tarafından bu süreçte ortaya konan icraatlar var. Şunu görmek gerekir ki; Sayın Erdoğan, dile getirmediği birçok icraata da girişmiş bulunuyor. Seçim beyannamelerinde yer almayan birçok husus kısa sürede icraata koyuldu. Seçimden sonra iktidar, milletin kesesine el atmaktan çekinmedi. 2023 yılında ödenecek MTV'nin iki kata çıkarılması vaatlerde yoktu. Ama hemen hayata geçirildi. KDV'nin artması da yoktu. Ama hemen artış yapıldı. Politika faizini yüzde 75 artırmakta geçirmediler, vergi harçlarında yüzde 58 artış yaptılar. Vergi muafiyeti vaat ettiler. Yurt dışından telefonların kayıt ücreti 6 bin liradan 20 bin liraya çıkartıldı. İktidarın 45 günlük icraatlarıyla enflasyon yükselmeye devam ediyor.
Hayatı pahalılaştıran iktidar, emeği ucuzlaştırmayı başarmış görünüyor. İktidarın, seçim sürecinde ve sonrasında siyasi gelişmelere yönelik haddi aşan hak ve adalet sınırlarını zorlayan haksız ithamlarda bulunduğu söylemlerine şahit olmuştuk. İktidarın kendisini seçim sürecinin sonuna doğru yolda gördüğü herhangi bir partiye 'sen de katıl' kimliğine bürünmesi şaşkınlık yaratan bir manzaraya sebep oldu. Milletin kesesine el uzatan, milletin emeğini değersizleştiren, emekçinin umudunu azaltan siyasi tokatçının kim olduğunu açıkça söylemeye gerek yoktur. Kimden bahsettiğimi herkes anlamıştır.
“SEÇİMDEN ÖNCE AB'YE MUHTAÇ DEĞİLDİK”
'Biz sizin NATO'ya girmeye vesile olalım, siz de bizim borçlarımızın ertelenmesine vesile olun' dediler. Seçimden önce AB'ye muhtaç değildik ama o da seçimden önceymiş. İki ülkenin NATO Üyeliğine Türkiye'nin Cumhurbaşkanı olarak mı yoksa Büyük Ortadoğu Projesi'nin Eş Başkanı olarak mı 'evet' demek zorunda kaldınız? Fakında mısınız, her adımınızla bu projeye destek veriyorsunuz ve bundan da vazgeçmiyorsunuz. Biz inanıyoruz ki; bu dönemde bu proje, hemen ülkemiz hem de dünya barışı için en büyük tehdittir. Biz sadece Allah akıl fikir versin demekle yetineceğiz.
Bugün, ilk toplantımızlar Davutoğlu ve milletvekili arkadaşlarımızla yapacağımız çalışmalar için "Bismillah" diyoruz. Bugün Türkiye siyasetinde de yeni bir dönem başlıyor. Yeni bir dünya kuruluşunun ilk tohumlarını atıyoruz. İnanıyoruz ki, Saadet çatısı altında oluşan grupla adalete önem veren 20 milletvekili arkadaşımız, meclisteki bütün çalışmalara hayra motor, şerre fren olacaklardır. Buradan ilan ediyor ve söz veriyoruz ki; bizler algının değil, hakikatin mücadelesini vereceğiz. Milleti adalete ve gerçek kalkınmaya ulaştırmanın derdinde olacağız. Gösteriş ve şatafatla övünenleri değil, ekmek kuyruklarında olanların mücadelesini, vereceğiz. Saadet Partisi Grubu, ihale paylaşanların değil, kömür madenlerinde ekmeğini paylaşanların mücadelesini verecektir.
Bu grup, bu parlamentoda dört-beş yerden maaş alan torpillilerin değil, atanamayan öğretmenlerin, öğrencilerin mücadelesini verecek. Beşli Çete'nin değil, işçinin mücadelesini verecek. Bundan hiç kimsenin şüphesi olmasın.
“BEŞ TEMEL ÖLÇÜMÜZ OLACAK”
Bizim, parlamento çalışmalarında beş temel ölçümüz olacak; Güçlü bir Türkiye için çalışıyoruz. Bunu hayal ediyoruz. Atılan her adım 'Türkiye'yi güçlendiriyor mu?' diye bakacağız. Müreffeh bir Türkiye istiyoruz. Getirilen düzenlemelerin milletin refahını artırıp, artırmadığına bakacağız. Gelen düzenleme milleti eziyor mu, sömürüyor mu diye bakacağız. Biz üreten, özgür, öncü bir Türkiye hedefliyoruz. Ölçümüz, terazimi budur. Buradan iktidara sesleniyorum; gelin israftan vazgeçin. Türkiye'nin kalkınmasını istiyorsanız önce kamuda israfı, ekonomide yolsuzluğu, adam kayırmayı bir tarafa bırakın. Biz de size o zaman destek veririz."
“NİCE ARKADAŞLARIMIZ BU YOLDA BEDELLER ÖDEDİ”
Gelecek Partisi lideri Davutoğlu'nun cümlelerinin satırbaşları şu şekilde:
Erdemli siyaset öncülerine selam olsun. Bu erdemli siyaset mücadelesinde omuz omuza verdiğimiz Sayın Karamollaoğlu, değerli milletvekilleri ve misafirlerimiz hepinizi saygıyla selamlıyorum. Çok çetin süreçlerden geçerek bu güne geldik. Tarih 20 Temmuz 2001. Rahmetli Başbakanımız, Erbakan, Saadet Partisi'ni kurdu. Bugün gelinen noktada Saadet Partisi'ni görmekten gurur duyuyorum. Aynı şekilde çileli bir yolculuktan sonra, ağır baskılar altında 12 Aralık 2019 tarihinde, tam bir samimiyetle yola çıkarak ülkenin üzerine çöken karabasan bulutlarını dağıtan cesur yürekli Gelecek Partisi kurucularına da selam ediyorum. Nice arkadaşlarımız bu yolda bedeller ödedi. Devlete nüfuz etmiş bazı çeteler, arkadaşlarımızı mahkemelere verdiler. Her düzeyde her bir Gelecek Partili mensub, ağır baskılar karşısında cesaretle direndi.
İşte buradayız. Birlikte buradayız. Birlikte burada olacağız.
İsveç'in üyeliğinin konuşulduğu bu günlerde, Bosna Hersek'in üyelik eylem süreci dondurulmuşken, masaya konulan en önemli dosyalardan birisi Bosna Hersek'in NATO'ya üyelik süreci olmalıdır. Bakanlık ve Başbakanlık süreçlerimde takip ettiğim bu süre. maalesef bizden sonra takip edilmedi. Bu süreç önemlidir. Çünkü NATO'ya üyeliği ile birlikte Bosna Hersek'in toprak bütünlüğü teminat altına alınacak ve Türkiye Cumhuriyeti, Bosna Hersek'in bu anlamda koruyucusu olacaktır.
“3-5 MİLYAR DOLAR İÇİN AVUÇ AÇMAYIN”
15 Temmuz 2016'da hain bir çete devletimize nüfuz etmiş ve bir gece milletimizi bombalarken, milletimiz bu çeteye 'Dur' dedi. 15 Temmuz şehitlerinin kanları üzerinde, kendi otoriter yolsuzluk düzenlerini kuran bugünkü iktidar sahiplerine sesleniyorum; 15 Temmuz'un aziz şehitlerinin kanı üzerinde kumar oynamayın. Kendi İçişleri Bakanınızın, 15 Temmuz'un faili ilan ettiği bir ülkeye, bugünkü ekonomik yoksullaşmanın sorumlusu olarak, gidip 3-5 milyar dolar için avuç açmayın. 15 Temmuz Şehitlerinin elleri yakanızda olacak.
Bugünkü toplantı, sıradan bir toplantı değil tarihi bir toplantıdır. Çünkü ilk kez iki parti bir araya gelerek, ortak bir meclis grubu kurma kararı aldı. Kolay değildi. Ama aynı davadan gelmiş iki dost olarak konuştu. 14 Mayıs ve 28 Mayıs Seçimleri'nin muhasebesini yaptık. Seçim süreci ile ilgili iki hususa dikkat çekmek isterim. 1946 da dahil bütün seçimlerin, devlet imkanlarının en hoyratça kullanıldığı bir seçim süreci yaşadık. Toplumumuz maalesef karpuz gibi ortadan ikiye ayrılmış görünüyor. Biz iki parti bu kutuplaşma karşısında milletin vicdanını harekete geçirmenin mücadelesini vereceğiz.
Seçim sonrası iktidar ve muhalefet kanalında iki husus görüyoruz. İktidar, Pirus zaferinin, sanki geçmiş bütün haksızlıklarına ibraymış gibi hiç tutum değiştirmeden iktidar-siyaset yöntemini kullanıyor. Halkın yüzde 48'i neden bize karşı çıktı diye düşünmediler. Buradan iktidar sahiplerine sesleniyorum; milletimiz size bir uyarı vermiştir.
“MİLLETİMİZ BİZE DE MESAJ VERDİ”
Diğer yandan, muhalefet o günden itibaren ciddi bir savrulma yaşıyor. Bu durum Altılı Masa'nın kazanımlarını neredeyse tehdit eder boyuta geldi. Muhasebe yapalım. Seçmen, 'yanılmıştır, yanıltılmıştır' demeyelim. Seçmen bize bir mesaj vermiştir, bunu alalım. İşte biz bu soruya Sayın Karamollaoğlu ile birlikte şu yanıtı verdik; 'Evet ben bu iktidardan memnun değilim, adaletsizliklerin, yolsuzlukların farkındayım ama bizim önümüze güçlü bir alternatif koyamadınız.'
“CUMHUR İTTİFAKI'NDAN KOPANLARIN OY VERECEĞİ BİR ALTERNATİF İÇİN ÇALIŞTIK”
Bunu kabul etmek zorundayız. İşte şimdi milletimizin önüne güçlü bir alternatif koymak için birlikteyiz. Artık önünüzde güçlü bir alternatif vardır. Bir siyasi ortaklık ve bir dava ahlakı vardır. Sayın Karamollaoğlu ve biz seçim öncesinde çok çaba sarf ettik. Cumhur İttifakı'ndan kopanların rahatça oy verecekleri bir alternatif için çok çalıştık. Olmadı. Ama şimdi önümüze bakacağız.
İki bakan değişmedi sadece; biri Kültür ve Turizm Bakanı biri ise Sağlık Bakanı. Niye? Çünkü tam seçim ortamında Ege'de imar yasağı getirilen yetki Çevre ve Şehircilik Bakanlığı'na verildi. Yetmedi. Anadolu'nun her bir köşesindeki yerlere rant olarak baktılar. Bizim meselemiz vatanın her bir köşesini korumaktır. İstanbul'u korumayı boynumuzun borcu biliyoruz. Onun için 'imar yasası' demiştik, karşı çıktılar.
Eğer bir ülkenin gençleri, başka ülkelere gidebilmek için riski yolculukları göze alıyorsa vatan tehlikededir. Gençlere, 'Giderseniz gidin' diyen o hoyrat sese sesleniyorum; Bu vatanın evlatları, bu vatanda yaşamaya devam edecektir. Ama siz iktidardan gideceksiniz.
AK Parti Genel Başkanı'ndan başlayarak Cumhur İttifakı'nın bütün üyelerine bakın. Hepsi seçim boyunca bizlere, ağır hakaretlerle saldırdılar, montaj videolar yayınladılar. Cumhur İttifakı'na oy vermiş seçmen kardeşlere de seslenerek, biz bölmeye değil birleştirmeye geliyoruz. Biz kutuplaştırmaya değil, kucaklaştırmaya geliyoruz.