Adli kontrol tedbiri ile serbest bırakılan Gezek kardeşlere ilişkin başlatılan soruşturma genişletilerek banka merkezinin olduğu İstanbul''da sürüyor. Türkiye''nin konuştuğu vurgununa ilişkin kardeşlerin alacağı en fazla adli yaptırımları değerlendiren Avukat Sezgin Azal, "Bu netice itibariyle bir suçtur. Ve karşılığında 3 ile 7 yıl arasında hapis cezası bulunuyor" dedi.
2 Mart’ta akşam saatlerinde İlkadım ilçesi Adalet Mahallesi’nde rutin denetim yapan polis ekipleri, şüphe üzerine Recep ve Emre Gezek kardeşlerin, aracında arama yaptı. Aramada araçta ruhsatsız tabanca bulundu. Gezek kardeşler, ''Çok paramız var, can güvenliğimiz yok. O sebeple silah taşıyoruz'' diyerek telefondan hesaplarındaki para miktarını polise gösterdi. Şüpheleri artan Gazi Polis Merkezi ekipleri, durumu Siber Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğü''ne bildirdi. Yapılan incelemelerde kardeşlerin, mobil bankacılık uygulamasının yazılımsal hatasından faydalanıp, 70''e yakın işlemle 16 milyar TL''yi hesaplarına geçirdiği ortaya çıktı. İfadelerinin ardından adliyeye sevk edilen kardeşler, çıkarıldıkları mahkemece adli kontrol şartıyla serbest bırakıldı.
SAMSUN''DA BAŞLAYAN SORUŞTURMA İSTANBUL''DA DEVAM EDECEK
Bankanın avukatları savcılığa başvurarak bankanın merkezi İstanbul’da olduğu için İstanbul’da suç duyurusu yapıldığını, bu sebeple soruşturmanın İstanbul’da devam etmesini talep etti. Bunun üzerine dosyayı inceleyen savcılık yetkisizlik kararıyla soruşturmayı İstanbul’a devretti. Samsun’da başlayan soruşturma İstanbul’da devam ederken, banka yetkilileri ise güvenlik açığını bulmaya çalışıyor.
Tarihin en büyük soygunlarından biri olduğu değerlendirilen olayda; Gezek kardeşlerin, ortak kullandıkları bahse konu hesaptan para çekmek isterken tesadüf eseri bankanın bir açığını buldukları ve bu yöntemle para transferi yaptıkları öğrenildi. Parayla önce cep telefonları, sonra da lüks otomobil alan kardeşlerin Samsun’da bazı yakın akrabaların da borçlarını ödediği belirtildi.
"HER DEFASINDA TALEBİM GERÇEKLEŞTİ"
Recep Gezek soruşturmadaki ifadesinde olayı şöyle anlattı:
“25 Şubat tarihinde yatırım hesabı açtım. Hesabı kardeşim kullanmaya başladı. 26 Şubat''ta 5 bin liraya hisse senedi aldı. Kağıdı 1 milyar TL rakam yazarak sattı. Para hesaba yatınca, mevduat hesabına aktardı. Sahte mi diye düşünerek başka banka hesabına 100 bin lira gönderdi. Kredi kartı borcunu kapattı. ATM''den de 10 bin lira çekti. Akşam eve gelince bana anlattı. Bir AVM''ye giderek 2 tane telefon aldık. Aynı kağıdı tekrar tekrar sattık. Toplamda 16 milyar 200 milyon lira hesabımıza geçti. 60-70 kez bu işlemi tekrarladım. Her defasında talebim gerçekleşti. Bu paralarla hemen cep telefonu aldım. Ardından bir galeriden BMW almak için 300 bin lira havale yaptım. ATM’den 40 bin lira nakit çektim. Önce yaptığım çekimlerle birlikte hesabımda toplam 16 milyar para oldu. Durumu aile büyüklerimize anlattık. Bütün akrabalara haber gönderdik. Bazılarının hesaplarına havale yaptık. Sonra banka arayıp onlardan parayı geri istemiş. Eğer bu işlem suç ise niye iki gün boyunca bloke koymadılar da para çekmemize onay verdiler. Hesabımdaki paradan akrabalarıma iyilik olsun diye onlara gönderdim. Art niyetli olsaydım paraları alır yurtdışına kaçardım”
"DEVLETE BAĞIŞLAYACAKTIK"
Emre Gezek’in ise ifadesinde, “Akrabalarımızdan, komşularımızdan kimin borcu varsa bize gelsin’ dedik. Borcu olan veya ekonomik durumu iyi olmayan akrabaların hesaplarına para havale ettik. Kardeşimle havale yaparken hesap bloke oluyordu. Bankayı aradığımızda ‘Güvenlik sebebiyle olmuştur’ diyorlardı. Blokenin kaldırılmasını istedik, onlar da kaldırdılar. İki gün sonra kardeşim Recep’i aradılar. ‘Hesabına yüklü para girişleri var, bunun kaynağı nedir, haberiniz var mı?’ diye sordular. Kardeşim de ‘Haberim var’ dedi. Banka görevlisi ‘Nereden geldi?’ diye sordu. Kardeşim de yatırım hesabından mevduat hesabına aktardığını söyledi. Bankacı ‘Bu kadar yatırımınız var mıydı?’ diye sordu. Kardeşim de ‘Olmasaydı çekemezdim’ dedi. Sonra hesap tekrar bloke oldu. Kimseyi dolandırmadık. Nasıl oldu bilmiyorum. Parayı devlete bağışlayacaktık” dediği öğrenildi.
''BİLİŞİM SİSTEMLERİNİN KULLANILMASI SONUCU HIRSIZLIK"
Türk Ceza Kanunu''na göre yaşanılan olayla dair değerlendirmelerde bulunan Av. Özlem Sezgin Azal, "Günümüzde bilişim sistemleri çok önemli bir hale geldi. İnternet bankacılığı, görüntülü ve sesli iletişim ağları oldukça dikkatli şekilde kullanılmalı. Bu olayda yer alan konu nitelikli bir suç teşkil eder. TCK''nın 142-2’nci maddesinin e bendinde yer alan ''Bilişim sistemlerinin kullanılması sonucu hırsızlık'' suçu burada karşımıza çıkıyor. Çünkü bu suç maddesinde, fail, para, hisse senedi, altın gibi ekonomik değeri bulunan taşınır malları fiziki olarak dokunmadan zimmetine geçiriyor. Şu anda adli kontrol şartıyla serbest bırakıldıkları bilgisi var. Fakat 3 yıl ile 7 yıl arasında yargılanmaları bekleniyor. Sonuçta şöyle düşünmek lazım, bu kişilerin hesaplarında aslında böyle bir para yok. Ve bankanın bir açığını keşfetmeleri sebebiyle hesaplarına para aktarıyorlar. Böylece ''nitelikli'' hırsızlığın bütün unsurları gerçekleşmiş oluyor" dedi. (DHA)