Yeni araştırmanın yazarları, devam eden karbon salımının Grönland'da aşırı erimeye yol açtığını söylüyor. Son 30 yılda Grönland'daki buzulların erimesiyle küresel çapta deniz seviyeleri de giderek yükseldi. Grönland'la ilgili geçen sene Aralık ayında yayımlanan bir uluslararası rapor, bölgede 1990'lara kıyasla yedi kat fazla buzul kaybı yaşandığını ortaya koydu. Yeni yapılan araştırma da bu durumun devam ettiğini gösteriyor.
Uzmanlar, 1948'ten bu yana kayda geçirilen erime verilerine bakıldığında son incelemelerin 'eşi benzeri görülmemiş bir seviyeye' işaret ettiğini belirtti. Bu kayıpların başlıca nedeni olarak, geçen yaz Grönland üzerindeki yüksek hava basınç sistemlerinin 'bloke olması' gösterildi.
Artış yükseldi
Grace ve Grace-FO uydularından elde edilen veriler ile iklim modellemeleri kullanılarak yapılan incelemede uzmanlar tam bir yıl içerisinde Grönland'ın 532 gigaton buz kaybettiği sonucuna vardı. Bu rakamlar, 2012'den bu yana çok büyük bir artış olduğuna işaret ediyor.
Araştırmacılar, bu kaybın deniz seviyesinin 1.5 milimetre yükselmesine denk olduğunu belirtiliyor. Bu da bir yıl içinde ortalama %40 artış anlamına geliyor. Danimarkalı iklim bilimci Martin Stendel'in hesaplamasına göre 2019 yılındaki buzul kayıpları, tüm Britanya'yı 2,5 metre derinliğinde erimiş suyla kaplayacak kadar büyük. Araştırmacılar hem geçen yılı hem de 2012'yi 'bloke edici' olayların yaşandığı yıllar olarak tanımlıyor. Bunun anlamı, jet akımındaki kesintiler nedeniyle yüksek basınçlı hava sistemleri Grönland üzerinde sıkışıyor bu da erimeyi artırıyor. Almanya Bremerhaven'deki Alfred Wegener Enstitüsü'nden Dr. Ingo Sasgen yaşanan erimelerle ilgili "Grönland'da giderek daha çok olağandışı erimelerin yaşandığı bir alana girmiş görünüyoruz. 2019 veya 2012'de yaşananların tekrarlanması bekleniyor. Bu kadar güçlü erimelerin yaşanmasıyla, geri tepki mekanizmaları açısından buzun nasıl davranacağını henüz net olarak bilmiyoruz. Belki de bizim farkında olmadığımız bir geri tepkisi vardır veya belki de şimdi modellemelerde mükemmel bir şekilde göremediğimiz bir tepki vardır. Bu bazı sürprizler de getirebilir" ifadeleri kullanıldı.
Geçen yıl buzulların erimesinde rekor kırılmış olsa da 2018 ve 2017'de buzul kayıplarında azalmalar yaşandı. Bu iki yılda, 2003'ten bu yana iki yıllık periyodların en düşük seviyedeki buzul erimesi kaydedildi. Uzmanlar bunu sonbahardaki ağır kar yağışlarından sonra Grönland'daki iki yazın soğuk geçmesine bağlıyor. Ama 2019 yılında büyük oranlarda buzul erimesi yaşanması kaygı verici bir gelişme olarak değerlendiriliyor.
25 milyon tehlikede
Grönland'da 2020 yılında şimdiye kadar ortalama koşullar görüldü. Son yıllardaki devasa buzul erimelerinin genel olarak dünya genelinde düşük rakımlı bölgelerde yaşayanlar üzerinde büyük etkileri olabilir. Leeds Üniversitesi'nden Prof. Andy Shepard, 2019 yılını kapsayan araştırma sonuçlarının buz örtüsünün yüksek kayıp durumuna geçtiğini teyit ettiğini ve bununda iklim ısınmasının en kötü senaryolarından biri olduğunu söylüyor. Prof. Shepard, şu uyarıyı yapıyor: "Bu demek oluyor ki, 2100'e kadar yalnızca Grönland'dan bile kaynaklı, küresel deniz seviyesinin 10cm daha yükselmesine hazırlıklı olmalıyız. Aynı zamanda iklim ısınmasıyla ilgili yeni bir en kötü senaryo yaratmamız gerekiyor çünkü Grönland mevcut senaryoyu zaten yaşıyor. Grönland'daki buzul kayıpları mevcut şekilde devam ederse, bu yüzyılın sonuna kadar her yıl 25 milyon kişinin yaşam alanları daha sulara kapılabilir"
Yakın zamanda medya çıkan haberler, Grönland'ın artık geri dönüşü olmayan bir yola girdiğini öne sürüyor. Haberler, küresel ısınma ve karbon salımıyla birlikte Grönland'ın tamamının eriyeceğini yazıyor. Dr. Sasgen, bu perspektifin doğru olabileceğini belirtiyor ama Grönland'ın kaderinin hala bizim elimizde olduğunu söyleyerek, "Grönland'dan kaynaklı olarak deniz seviyesinde beklediğimiz yükselme oranları ve Grönland'dan ani deniz seviyesi yükselmesi riski küresel ısınma sınırılarının altında kalırsak büyük oranda azalacak. Almamız gereken mesaj, CO2'yi (karbondioksit) azaltabilirsek, küresel ısınmayı azaltabilir veya sınırlayabilirsek, yakın zamanda Grönland'dan riski artıracak katkıların da azaldığını görürüz" ifadelerini kullandı.