AFAD'ın İzmir depremi raporu

AFAD raporunda, ağır hasarlı binaların büyük kısmında yumuşak kat etkisi gözlendiği, beton kalitesinin yetersiz ve donatı detaylarının uygun olmadığının görüldüğü belirtildi.

30 Ekim'de Seferihisar açıklarında meydana gelen depreme ilişkin AFAD'ın hazırladığı rapor yayımlandı.

5 BİNDEN FAZLA ARTÇI 
41 günlük süreçte 5 bin 99 artçı depremin normal olduğu belirtilerek, "Artçı deprem dağılımları aslında bölgede 3 fayda aktivite ve enerji boşalımlarının olduğunu göstermektedir. Artçıların büyük bir çoğunluğu 6,6 büyüklüğüne neden olan yaklaşık 30 kilometre uzunluğundaki doğu-batı uzanımlı normal fay türündeki fay üzerinde meydana gelmiştir. Adanın en doğu ucunda karada yaklaşık 7 kilometre uzunluğundaki normal fay ile adanın yaklaşık 15 kilometre kuzeybatısında denizde sağ yanal atımlı fay üzerinde de deprem dağılımları saptanmıştır" denildi.

"GERİLİM BİRİKİMİ SAPTANDI"
Depreme neden olan fayda gerilim birikiminin geliştiği belirtilerek, "İzmir Seferihisar açıklarındaki depremden hemen sonra yapılan Coulomb Gerilim Analizi sonuçlarıda bize depreme neden olan fayın doğu ve batı olmak üzere her iki ucunda gerilim birikiminin geliştiği saptanmıştır. Depremin ardından geçen 41 günlük süre içindeki artçıların dağılımı elde edilen gerilim dağılım haritasını doğrular nitelikte gelişmiştir" ifadelerine yer verildi.

"BETON KALİTESİ YETERSİZ"
Raporda, İzmir'in Bayraklı ilçesinde yapılan gözlemlere dayanan tespitlere göre bina hasarı genel başlıklar altında değerlendirilerek şu ifadelere yer verildi: "Binalar dayanım, uygulama ve detaylandırma yetersizlikleri nedeniyle toptan göçmüştür. Toptan göçmenin yaşandığı binaların büyük çoğunluğunun 1990-1994 arasında tasarlandıkları anlaşılmaktadır. Bu binaların hemen yakınında benzer özelliklere sahip olup nispeten daha iyi tasarlanmış ve inşa edilmiş binaların hasarsız veya az hasarlı olarak depremi atlattıkları gözlemlenmiştir. Ağır hasarlı binaların büyük kısmında yumuşak kat etkisi gözlenmiştir. Binaların giriş katlarında bulunmayan ancak üst katlarda devam eden dolgu duvarlar nedeniyle yumuşak kat durumu meydana gelmiştir. Hasar gören binaların beton kalitesinin genellikle yetersiz olduğu gözlemlenmiştir. Hasar gören binalarda, genel olarak donatı detaylarının uygun olmadığı görülmüştür. Ağır hasarlı binaların çoğunda özellikle alt katlarda aşırı korozyon gözlenmiştir. Yapısal sistemi hasar görmemesine rağmen dolgu duvarları ağır hasar gören çok sayıda binaya rastlanmıştır. Binalarda gözlenen çerçeve düzensizliği ve aşırı çıkmaların hasara neden olan bir diğer önemli unsur olduğu anlaşılmaktadır. Aynı sitede yer alıp aynı mimari ve statik özelliklere sahip olan binalardan bazıları yıkılmışken bazılarının daha az hasar alarak ayakta kaldığı gözlemlenmiştir. Yıkılan ve ayakta kalan binaların farklı kişiler tarafından inşa edilmiş olması malzeme ve işçilik kalitesinin yapı performansını etkileyen önemli parametrelerden biri olduğunu göstermiştir."

 

Yaşam Haberleri