Ahmet Davutoğlu, "Gayrımeşru yollarla elde ettikleri servetleri 'emanete hıyanet' olarak değil, güç elde etme yolunda ganimet olarak görün! Evet, onlar ganimeti paylaşırken, sizlerin bunu ülkenin bekası için zorunlu bir paylaşım olduğunu düşünmenizi istiyorlar. Bu ganimeti ceplerine değil, düşmanla mücadele için harcadıklarını düşünmenizi istiyorlar. Onlar ganimeti paylaşırken, sizlerin bunu ülkenin bekası için zorunlu bir paylaşım olduğunu düşünmenizi istiyorlar" dedi.
Günboyu'na özel açıklamalarda bulunan Davutoğlu şöyle devam etti: "Keşke sadece birbirlerinin otellerine, marinalarına çökseler. Keşke sadece birbirlerinden rüşvet isteseler. Keşke sadece bu kirli çarkın içinde olanlar zarar görseler… Maalesef öyle olmuyor. O tamahkarlık sınır tanımıyor. O tamahkarlık İkizderelerde olduğu gibi, dağlara, tepelere, taşlara, göl kenarlarına da çöküyor. Halkın özel mülküne de el atıyor. O tamahkarlık size enflasyon, hayat pahalılığı, faiz olarak dönüyor. O tamahkarlık size 2.820 TL ile geçinmenin imkansız olduğu, yoksulluk sınırının 9000 TL'nin üzerinden olduğu bir ülke olarak dönüyor. Farkı şu; Çiftçiyi ağlatırken gözönünde olan tamahkarlık, yandaş işadamını güldürürken gizlenmek zorunda kalıyor! Halkın 750 milyon dolarını medyaya peşkeş çekerken olabildiğince bonkörleşebiliyor. Kurdukları bu düzeneğin detayları, ancak içlerinden birine kazık atıldığında öğrenilebiliyor."
RANT MÜCADELESİNİN VEKALET SAVAŞÇILARI
Gazetecilere kadar sıçrayan rüşvet iddialarını 'klikler arası rant savaşı' olarak niteleyen Davutoğlu, bunun beka mücadelesi olarak yutturulduğunu ifade ederek "Kendi aralarındaki "tamahkarlık" yarışının adını beka savaşı koymuş bunlar! Önce siyasal çıkar denklemini kurdular; sonra da bu denklemi ayakta tutacak olan rant paylaşımını kurguladılar. İsimlerini öğrendiklerimiz rant mücadelesinin vekalet savaşçıları. Ülkede doğru düzgün bir hukuk düzeni, bir yargı sistemi olsa, bu aracıların arkasındaki güçleri de öğrenmek işten bile değil" şeklinde değerlendirmede bulundu."
KAN İLE KURULAN KURTLAR SOFRASI
Davutoğlu, sözlerine şöyle devam etti: Ortada resmen kan ile kurulan bir kurtlar sofrası var. Eğer ortada birlikte kurulan bir düzen, gayri meşru ilişkiler söz konusu olmasa çıkıp yalanlamaları işten bile değildi. Eğer ortada demokratik bir hukuk devleti olsa, araştırma soruşturma komisyonu derhal kurulurdu. Eğer ortada günahkarlar olmasa, suça ortak olmadıkları için "hayır biz orada değildik" demeleri o kadar da zor değildi! Elleri temiz olsaydı, dertleri hukuk devleti olsaydı, bu ifşaatlardan ötürü memnun olurlar, devletin içindeki urları temizlerlerdi!