Hürriyet yazarı Ahmet Hakan Coşkun, CHP'li Muharrem İnce'nin yeni parti kurma ihtimalini değerlendirdi. Hakan, İnce'yi aradığını WhatsAPP'tan yazdığını aktardı.
Hakan, bugünkü "Benim gözümde Muharrem İnce olayı" başlıklı yazısında, "Evet, ayrı parti kurabilirdi. Evet, CHP’yi bırakabilirdi. Evet, CHP yöneticilerinden bu kadar ayrı düşmüş olabilirdi. Evet, partisinden tamamen umudu kesmiş olabilirdi." ifadelerini kullandı.
İŞTE HAKAN'IN İNCE YAZISI
Muharrem İnce’yle yakın temas içindeyim. Uzun zamandan beri.
Gazetecilerin sevdiği türden bir politikacıdır Muharrem İnce.
Her dem tazedir... Her dem yeni şeyler söyler... Her dem açık konuşur... Her dem şeffaftır... Her dem öfkesini de mutluluğunu da yansıtmaktan çekinmez... Her dem yeni haberlerin öznesi olabilir... Her dem dikkat çekecek bir şeyler bulmasını becerir...
Bir bağlılığım yok kendisine. Bazen kendisini memnun edecek türde şeyler yazdım, bazen de kendisini kızdıracak. Yani kendisiyle temasım da var, mesafem de...
Zaten gazetecilik dediğin de bir temas ve mesafe sanatı değil midir?
*
Bayram tatiline çıktığım günlerde Hürriyet’in usta kalemi Yalçın Bayer patlattı bombayı...
Bomba şuydu:
“Muharrem İnce ayrı parti kuracak.”
*
Muharrem İnce’yi yakından tanıyan bir gazeteci olarak önce tereddütle karşıladım bu bombayı...
İlk tepkim şöyle oldu: “Yok canım. O kadar da değildir.”
*
Muharrem İnce’yi aradım. Kapı duvar. WhatsApp’tan yürüdüm. Sıfır karşılık. Üstelik “Okundu” işareti bana doğru acımasızca göz kırptığı halde.
*
Sonra sakince düşündüm.
Temel soruları ardı ardına sıraladım:
Gerçekten de ayrı parti kurar mı? Gerçekten de gençliğinden beri içinde yer aldığı CHP’yi bırakır mı? Gerçekten de CHP’yi yönetenlerden bu kadar ayrı düşmüş olabilir mi? Gerçekten de partisinden umudu tamamen kesmiş olabilir mi?
*Muharrem İnce’yle uzun süredir temasta olan, Muharrem İnce’yi uzun süredir izleyen, Muharrem İnce’yi anlamaya çalışan, Muharrem İnce’nin öfkesinden haberdar olan bir gazeteci olarak etraflıca düşününce...
Tüm bu soruların cevabını buldum:
*
Kendisini öyle büyük nezaketsizliğe maruz kalmış, kendisini öylesine dışlanmış, kendisini öylesine CHP dışındaki minik partilere tercih edilmiş falan hissediyordu ki...
Evet, ayrı parti kurabilirdi. Evet, CHP’yi bırakabilirdi. Evet, CHP yöneticilerinden bu kadar ayrı düşmüş olabilirdi. Evet, partisinden tamamen umudu kesmiş olabilirdi.
*
Peki bardağı taşıran son damla neydi acaba?
Onun da cevabını buldum:
*
Partisinin oyunu 40 yıl sonra sekiz puan arttıran cumhurbaşkanı adayı olduğu halde kurultayda en arkaya oturtuldu ya...
Bardağı taşıran son damla, sanırım işte bu lanet olası damla oldu.