Partisinin grup toplantısında konuşan İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, gündeme ilişkin önemli açıklamalar yaptı. Çadır satan Kızılay’a tepki gösteren Akşener “Türk Kızılay’ı tümüyle yozlaşmış, çürümüş, bir yer hâline gelmiş. Memleketin, yarasını saracağına, çadır tüccarı olmuş. Kızılay’ın deposunu da basıp, çadırlara el koyacak mısınız? Stokçu diye, Kızılay Başkanı’nı da, “aldıracak” mısınız? Biz Kızılay’ı, kötü gün dostu biliriz. İnsanlarımız, geceleri, eksi 18’lere varan soğukla, mücadele ederken, Türkiye’nin her köşesinde milletimizin uykuları kaçtı. Ama bu ülkenin Kızılay’ı, kendi vatandaşına çadır sattı. Kızılay’ın sancağını daha fazla kirletmeyin. Türk Milleti’nin “Vicdan Kalesi” Kızılay’ın surlarında, gedik açmayın” dedi.
Akşener''in konuşmasında öne çıkanlar şöyle:
"İMAR AFFIYLA AFFEDENLER BU FELAKETTEN SORUMLUDUR"
Depreme karşı hazırlık yapmayanlar felaketten sorumludurlar. Milletimize ev diye mezar yapılmasında payı olan herkes bu büyük felaketten sorumludur. Bir suç mahaliyle karşı karşıya kalmamıza neden olan herkes sorumludur. Saray korkusuyla karar alamayanların, sivil toplumla kavgaya tutuşanların, interneti kesip kapılara polis gönderenlerin hepsi sorumludur. Başımıza ucube sistemi bela eden bay kriz baş sorumludur.
“HANGİ YÜZLE ÇIKIP HELALLİK İSTİYORSUN?”
Tüm sorumsuzluklarına rağmen hiç utanmıyorlar, hiç yüzleri kızarmıyor. Aralarından bir kişi bile istifa etmiyor. Sorumlu olanlardan beklenen şey budur. Utanmadan kampanya, propaganda yapıyorlar. İktidarın beceriksizliği nedeniyle başımıza gelen her felakette önce Sayın Erdoğan milleti tehdit etmeye başlıyor. Her gün bağırıyor, çağırıyor, hakaret ediyor. Sonra çıkıyor helallik istiyor. Sayın Erdoğan yeter artık. Depremin üstünden 23 gün geçti. Hangi yüzle çıkıp helallik istiyorsun? Dün ''Kader planı'' diyordun, bugün helallik istiyorsun. Dün ''Ahlaksız, namussuz, adi'' diyordun bugün helallik istiyorsun. Dün ''Hain'' diyordun, bugün helallik istiyorsun.
“BÖYLE YÜZSÜZLÜK, UTANMAZLIK, TERBİYESİZLİK OLMAZ”
Bir idarecinin vatandaşlarıyla helalleşmesi istifayla, sorumluları görevden almakla olur. Cürmün ve haramın helalleşmesi olmaz. Enkazlar bu iktidarın suçlarının enkazıdır. Hükümetin başının cürümlerinin ve haramlarının enkazıdır. Bir Allah''ın kulunun istifa etmediği yerde helallik istemek Allah''ın ''Adil olun'' emrine isyandır. Meydanlarda sadaka vererek helallik alamazsın. Paranın kölesi olan yandaşların bekçiliğini yaparak helallik alamazsın. Senin bulamadığın vinci getiren ama valinin izin vermediği için ailesini kaybedenlerden helallik alamazsın. Kimsesiz kalan çocuklardan helallik alamazsın. Takdiri çok gördüğün sağlıkçılardan takdiri alamazsın. Cenazesine kefen arayan babalardan helallik alamazsın. Tuvalet için çırpınanlardan helallik alamazsın. Günahına girdiğin masumlardan helallik alamazsın. Böyle yüzsüzlük, utanmazlık, terbiyesizlik olmaz, olamaz. Milletimizden helallik alamazsın Sayın Erdoğan.
İlla helalleşmek istiyorsan yolunu söyleyeyim: Siyasetçi milletiyle sandıkta helalleşir. Önce aziz milletin önüne sandığı getireceksin öyle helallik isteyeceksin. Öyle televizyondan üfürmekle olmaz. Madem helallik alacağına eminsin, derhal sandığı getireceksin.
“CENAZESİNE KEFEN ARAYAN BABALARDAN HELALLİK ALAMAZSIN”
Adıyaman’a senin getiremediğin vinci, bulup da getiren, ama ''valin'' izin vermediği için ailesine yetiştiremeyen Nehir’den helallik alamazsın. Enkaz altındaki yakınlarının gün geçtikçe azalan seslerini dinleyenlerden, helallik alamazsın. Kimsesiz kalan çocuklardan helallik alamazsın. Evladını kurtarmak için, yüzlerce kiloluk betonları, tek başına kaldırmaya çalışanlardan, helallik alamazsın. Takdiri çok gördüğün sağlıkçılardan helallik alamazsın. Hayallerini yıktığın gençlerden helallik alamazsın. Çaresizliğe mahkûm ettiğin annelerden helallik alamazsın. Cenazesine kefen arayan babalardan helallik alamazsın. Sevdiklerini battaniyeyle gömenlerden helallik alamazsın. Tuvalet için hijyen malzemesi için çırpınanlardan, helallik alamazsın. Günahına girdiğin, nice masumdan, helallik alamazsın. Dondurucu soğukta, bir çadır peşinde günlerce koşanlardan, helallik alamazsın. Bir damla huzura, iki dirhem tebessüme, muhtaç ettiğin milletimizden, helallik alamazsın. Böyle yüzsüzlük, böyle utanmazlık, böyle terbiyesizlik olmaz, olamaz. Sen haram içinde sefa sürerken, dar günde tek başına bıraktığın milletimizden, şimdi çıkıp da, helallik alamazsın Sayın Erdoğan.
“BU ÜLKENİN KIZILAY''I VATANDAŞINA ÇADIR SATTI”
Kendi vatandaşına çadır satmak organizasyon sorunu değildir, ahlak sorunudur. Kızılay''ımızda yaşananlara bir bakın. Bunların elinde naylon bağış kurumuna dönüşmüştü. Gelinen noktada paravan bir şirket olmuş. Türk Kızılay''ı tümüyle yozlaşmış, çürümüş bir hale gelmiş. Çadır tüccarı olmuş. İnsanlarımız çadır bekliyor, Kızılay ise deposunda stoklayıp satıyor. Gıda, soğan stoklanıyor diye depoları bastınız. Peki şimdi çadır stoklayan Kızılay''a ne diyeceksiniz? Deposunu basıp çadırlara el koyacak mısınız?
“HİÇBİR İŞE YARAMIYORSUN BİR ZAHMET İSTİFA EDİN”
Düşman diye kötülenenler yardıma koştular. Eloğlu dediklerimiz milyarlarca yardım parası topladılar. Ama bu ülkenin Kızılay''ı vatandaşına çadır sattı. İnsanlarımız geceleri -18''e varan soğukla mücadele ederken milletimizin uykuları kaçtı ama bu ülkenin Kızılay''ı vatandaşına çadır sattı.
Bu ahlaksızlığa şaşıranlar olduğunun farkındayız ama biz hiç şaşırmadık. Kaşıkçı davasını satan bu hükümet değil miydi? Memleketi sığınmacı hendeğine çevirip milletin huzurunu satılığa çıkaran bu hükümet değil miydi? Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığını satan yine bu hükümet değil miydi? Sayın Erdoğan''ın dünyasında bu ülkenin satılık olmayan hiçbir değeri olmadığını çok iyi biliyoruz. Madem hiçbir işe yaramıyorsun bir zahmet istifa edin. Ülke yönetmekten acizsiniz milletin huzurunu bozmayın. Kızılay''ı daha fazla lekelemeyin. Ahlaksız, şuursuz yönetim anlayışıyla tüm kurumları delik deşik ettiniz bari Kızılay''ın surlarında gedik açmayın.
“BİZİM SEÇİMİMİZ DÜN DE BELLİYDİ BUGÜN DE BELLİ”
Bugün bir yol ayrımındayız, seçim yapmak zorundayız millet yolunda başımız dik yürüyeceğiz ya ateşten bir gömleği giyip bu imtihandan geçeceğiz ya yok olup gideceğiz. Ya beyaz zambaklara can suyu vereceğiz ya gazap üzümlerine razı olacağız. Önümüzdeki bu ateşten imtihanı parti içi görenlere sesleniyorum; bazen gerçek komutan olmak için apoletlerden vazgeçmek gerekir. Sahici mücadele için kendinle barışman gerekir. Bizim seçimimiz dün de belliydi bugün de belli. Yolumuz dün de aynıydı bugün de aynı. Bizim itirazımız dün de aynı bugün de aynı.
“ÜLKEYİ UÇURUMA GÖTÜRÜYOR”
Artık bir seçim yapmak zamanı, kişisel hesapları bırakıp millet için bir şeyler yapmak zamanıdır. Devasa bir ihanet şebekesiyle karşı karşıya olduğumuzu tüm çıplaklığıyla ortadadır. İktidar organları bu ihanet şebekesi elinde terse çalışan bir saat, yiyeni şeytanlaştıran zehirli bir meyve ağacıdır. Vatanın bütünlüğü tehlikededir. Saray üzerine aldığı sorumluluğu yerine getiremez haldedir. Hükümetin başı gaflet ve dalalet içinde ülkeyi uçuruma götürmektedir. Kişilerin kaprisleri değil, milletin iradesi tecelli edecektir. Kimsenin endişesi olmasın kazanan mutlaka Türkiye olacaktır.
“SİNAN ATEŞ’E KIYILMASININ ÜZERİNDEN TAM 61 GÜN GEÇTİ”
Başkent’in göbeğinde bir evlada, bir babaya, bir eşe, bir kardeşe Sinan Ateş’e kıyılmasının üzerinden, tam 61 gün geçti. Aşağılık bir suikastın, faillerinin, ellerini kollarını, sallayarak gezdiği ve hiç kimsenin, bu hainleri bulmak için, kılını bile kıpırdatmadığı tam 61 günü, geride bıraktık. Devleti yönetenlerin, mafyalara, simsarlara, uyuşturucu kaçakçılarına, bir kez daha, boyun eğen acizliğiyle tam 61 gün geçirdik. Geçen bu 61 günde adaletsizlik, daha da derinleşti. Hukuksuzluk, daha da belirginleşti. Arsızlık, daha da normalleşti. Değerli dava arkadaşlarım daha önce de, bu kürsüden söylemiştim “14 Mayıs’a kadar, her konuşmamda Sayın Erdoğan’a, aynı soruyu soracağım.” demiştim.
Sinan Ateş’in katillerinin, peşini bırakmayacağıma, söz vermiştim. Adalet yerini bulana kadar, her hafta, Sinan Ateş’i hatırlatacağıma söz vermiştim. Bu adaletsizlik karşısında, asla susmayacağıma, söz vermiştim. Nitekim bugün, ben yine, bu sözün gereğini yapacağım.
"HAKSIZLIĞA BOYUN EĞMEĞE DEVAM EDECEK MİSİN?"
Sayın Erdoğan! Peki ya sen? Haksızlığa boyun eğmeğe, devam edecek misin? Adaletsizliğe teslim olmaya, devam edecek misin? Vicdansızlığa sahip çıkmaya, devam edecek misin? 61 gün oldu Sayın Erdoğan! Dile kolay, tam 61 gün… Kuklalar tutuklandı; kuklacılar serbest. Maşalar tutuklandı; maşayı tutanlar serbest. Tetikçiler tutuklandı. azmettirenler serbest… Oysa, yargının görevi, herkesin bildiği gerçekleri, gizlemek değil; o gerçeklere, herkesten önce ulaşıp, hakikati ortaya çıkarmaktır. Ancak maalesef katilleri kaçıranlar, telefonla, talimat verenler, suçluları, koruyup kollayanlar, henüz davada, şüpheli bile değil. Sinan Ateş’in ailesinin bildiği gerçekler, Yakın çevresinin bildiği gerçekler, Hepimizin bildiği gerçekler, Henüz daha, yargının, gündeminde bile değil… Yazıklar olsun!
“O KARAR 3-5 KİŞİYLE DEĞİL, MİLLETÇE VERİLECEK”
Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ni, 21 yıldır yöneten hükümet, tüm kurum ve kuruluşları yıkmış,
amacından saptırmış ve onları, kendi şeytani emelleriyle, bozarak, yok etmiştir. İktidar organları artık, bu ihanet şebekesinin elinde, terse çalışan bir saat, yanlış yönü gösteren bir pusula, yiyeni şeytanlaştıran, zehirli bir meyve ağacıdır. Ve bugün 100 yıl sonra, bir defa daha, vatanın bütünlüğü, milletin selameti ve istiklâli tehlikededir. Saray hükümeti, üzerine aldığı sorumluluğu yerine getiremez haldedir. Hükümetin Başı, gaflet ve dalalet içinde aldığı her kararla, memleketi uçuruma sürüklemektedir. Ve aynı 100 yıl önce olduğu gibi, bugün de Milletin istiklâlini, yine milletin azim ve kararı kurtaracaktır. O karar da 3-5 kişiyle değil, milletçe verilecek ve uygulanacaktır. Kişilerin kaprisleri değil, milletin iradesi tecelli edecektir. Onun bunun değil, milletin dediği olacaktır. Ve kimsenin endişesi olmasın; Kazanan mutlaka Türkiye olacaktır!
“TÜRKİYE’Yİ YÖNETEMEDİĞİNİ, TÜM ÇIPLAKLIĞIYLA İZLEDİK”
Biz, İYİ Parti olarak kurulduğumuz günden beri, ciddiyetin, kıymetinden söz ediyoruz. Kurulduğumuz günden beri, liyakatin, öneminden bahsediyoruz. Kurulduğumuz günden beri, devletteki kurumsal çürümeye, dikkat çekiyoruz. Bu ucube yönetim sisteminin her geçen gün, yolsuzluğun, hırsızlığın, liyakatsizliğin, önünü açtığını söylüyoruz.
Nitekim hepimizin içini yakan, deprem felaketinde de maalesef, tüm bu işaret ettiklerimizin sonucunda, binlerce canımızı, yitirişimizi gördük. Devletimizin, en önemli kurumlarının, AK Parti’nin, arka bahçesi olduğuna, şahit olduk. Hükümetin Başı’nın ve liyakatsiz ekibinin, Türkiye’yi yönetemediğini, tüm çıplaklığıyla izledik. 21 yıllık iktidarın getirdiği, bu yozlaşma, artık hepimizi boğuyor. Kurumlarımızın, içini boşaltarak, nefsini doyurmaya çalışanların, bu açlığı, artık hepimizi kemiriyor. Hâlden anlamayan, empati kuramayan, hamasetten başka, hiçbir şey yapmayan, bu bezirgan saltanatı, artık hepimizi etkiliyor.
Kerim devlet anlayışımızdan, bir türlü nasiplenemeyenlerin, neden olduğu, devasa yıkımın sonuçları, artık her alanda, karşımıza çıkıyor. Ancak, her şeye rağmen, biz, İYİ Parti olarak; Ak Parti iktidarının, neden olduğu bu enkazı, milletimizle birlikte kaldırmamız gerektiğinin, farkındayız. Sadece sorunları konuşup, kısır tartışmalarla, vakit geçirerek, hiçbir şeyi değiştiremeyeceğimizin de farkındayız.
Bu yüzden biz yangından mal kaçırmak için değil, yangını söndürmek için buradayız. Nitekim, tam da bu nedenle depremin olduğu, ilk günden itibaren, sahada vatandaşlarımızla birlikteydik. Afet Koordinasyon Merkezi’mizin, çatısı altında Arama kurtarma ekipleri kurduk, enkazdan insanlarımızı çıkarttık. Bölgedeki ihtiyaçları tespit ettik, yardımlarımızı yönlendirdik. Vatandaşlarımızla birlikte oluşturduğumuz, yardım tırlarını, depremzede kardeşlerimize ulaştırdık. Sahra hastaneleri kurduk. Aşevleri kurduk. Seyyar tuvaletler, çadırlar götürdük. Açıkta kalan insanlarımızı, bölgeden tahliye ettik, konaklama sağladık. Hâlâ birçok arkadaşımız, deprem bölgesinde, çalışmaya devam ediyor. Hâlâ ihtiyaçlar tespit ve temin ediliyor. Gençlik teşkilatlarımız, pedagogların tavsiyeleri üzerine, depremzede çocuklarımız için, motivasyon etkinlikleri düzenliyor.