Ekonomi yazarı Alaattin Aktaş, enflasyon verilerine ilişkin dikkat çeken açıklamalara yer verirken yatırımcılara değer kaybettiren yatırım aracını açıkladı. Detaylar haberde…
115
Türkiye İstatistik Kurumu'nun mart ayı enflasyon verileri açıklandı. Buna göre, mart ayında aylık bazda enflasyon yüzde 3,16 artış gösterdi. Yıllık enflasyon ise %68,50 olarak kaydedildi.
ENAG (Ekonomistler Araştırma Grubu) ise enflasyonu yüzde 124,63 olarak hesapladı. ENAGrup Tüketici Fiyat Endeksi (E-TÜFE), mart ayında %5,68 arttı.
215
Ekonomistlerin mart ayı enflasyon beklentilerinin ortalaması ise %3,67 olarak gerçekleşti. Ankete katılan ekonomistlerin mart ayı için en düşük enflasyon beklentisi %3,40, en yüksek ise %4,42 aralığında yer aldı.
315
TÜİK enflasyon verilerine yer veren Ekonomim yazarı Alaattin Aktaş kaleme aldığı yazında önemli noktalara değindi.
415
Enflasyon verileriyle birlikte yatırım araçlarının getirilerine değinen Aktaş, TL cinsinden yatırım yapan yatırımcıların eksi yanlarının dile getirirken TL mevduatının kaybettirdiğine vurgu yaptı.
515
Aktaş’ın yazısında öne çıkan kısım şu şekilde:
Vatandaş, çabalayarak bir kenara para koyuyor ancak bu birikimi değerlendirirken enflasyonla başa çıkabilmesi önemli. Eğer birikilen para enflasyondan daha az artarsa, yapılan tasarrufun anlamı kalmıyor ve harcamak daha mantıklı hale geliyor!
615
Geleceği değerlendirmenin en iyi yolu genellikle geçmişte yaşananlar oluyor. Bu nedenle, vatandaşlar öncelikle geride kalan dönemleri gözden geçiriyorlar ve TL cinsinden birikimlerin genellikle enflasyon karşısında değer kaybettiğini görüyorlar. Ardından, gelecekte ne olabileceğini, hangi tasarruf aracının nasıl kazandırabileceğini detaylıca incelemeden, neredeyse "Nasıl olsa söylenenlerin tersi olur" düşüncesiyle TL dışındaki araçlara yöneliyorlar. Yani, genellikle dövize yöneliyorlar.
715
Son dönemde ise TÜİK, finansal yatırım araçlarının mart ayı itibarıyla oluşan reel getiri oranlarını açıkladı. Bu veriler, TL cinsinden yatırım yapanların haklı olduğunu gösteriyor. Adeta "sütten ağzı yanan yoğurdu üfler misali!"
815
Örneğin, bir yıl önce TL mevduatına yatırım yapanlar, reel olarak yüzde 32 oranında bir kayıp yaşamışlar. Geçen yılın mart ayında 100 TL'nin alım gücü 68 TL'ye düşmüş. Eğer mevduat enflasyon kadar getiri sağlasaydı, alım gücü 100 TL'de kalacaktı. Ancak bu gerçekleşmemiş ve reel bir kazanç elde edilememiş, 100 TL'nin alım gücü 68 TL'ye gerilemiş.
915
Bu durum son bir yıla özgü değil. Bu yılın mart ayında, son üç ayda ve son altı ayda da TL mevduat hep kaybettirmiş. "Geçmişte böyle oldu, bundan sonra hep aynısı olacak değil ya, artık TL mevduat kazandıracak..." denilebilir; zira ekonomi yönetimi bunu belirtiyor ve bu görüş oranlarla desteklenmeye çalışılıyor.
1015
Ancak burada küçük bir(!) sorun var. Bugün için gelecek bir yılın faizi belli ve gayet iyi görünüyor, ancak o faizin verileceği bir yılın enflasyonu ne olacak, bu konudaki vaatlere güvenilmiyor.
1115
Merkez Bankası'na göre tüm bankalar ortalamasında 32 gün vadeli mevduatın mart sonundaki bileşik faizi yüzde 65'e dayandı. Bu oranın basit faiz karşılığı ise yüzde 55'e tekabül ediyor.
1215
Eğer basit faiz bir yıl boyunca hep yüzde 55'te kalırsa, bugünün 100 lirası bir yıl sonra 165 liraya çıkacak. Ancak sorun şu ki, bugün 100 lira olan ortalama fiyat düzeyi, yani enflasyon, bir yıl sonra 165'in ne kadar altında kalacak ya da kalacak mı, işte bu belirsizlik vatandaşları endişelendiriyor.
1315
Bir parantez açalım. Yüzde 65 bileşik faiz, tabii ki yüzde 55'lik basit faizin bir yıl boyunca sabit kalacağı varsayımına dayanıyor. Ancak bugünden bir yıl vadeli hesap açtırmak isteyenler için faiz oranı yüzde 49'a kadar geriliyor.
1415
Ekonomi yönetimi, ortaya koyduğu enflasyon tahminleri karşısında yüzde 65 bileşik faize burun kıvrılmasına bir türlü anlam veremiyor ya da veremiyormuş gibi görünüyor. Çok geriye gitmeye, geçmişte ne olduğuna bakmaya gerek yok! Vatandaşın neden böyle davrandığını görebilmek için TÜİK'in dün açıkladığı verilere bakmak yeterli.
1515
Bu veriler, vatandaşın reel kayıplar yaşadığını gösteriyor; zira vatandaş, bu verilere baktığında "Meğer ben reel kayba uğramışım" diyor. Tasarruf sahipleri zaten yıllardır bu kaybı yaşıyor ve bu yüzden "Gel vatandaş gel, yan tezgahtaki dövizi boş ver, benim TL mevduatıma gel" diyenlere prim vermiyor.