Ekonomi yazarı Alaattin Aktaş, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın talimatıyla bazı ürünlerde gerçekleştirilen, Tarım Kredi Kooperatif indirimlerinden bahsetti.
Yapılan çalışmanın bir şeye etki etmediğini vurgulayan Aktaş, yaklaşan felakete karşı vatandaşları uyardı, iktidara çağrıda bulundu.
Dünya Gazetesi’nde köşesinde Aktaş, şunları aktardı:
“Herhangi bir veriyi tek başına değerlendirmek de mümkündür tabii ki ama bir kıyaslama yapma olanağı varsa çok daha anlamlı sonuçlar elde edilebilir. Şimdi bunun en tipik örneğini gıda maddelerinin fiyatıyla ilgili olarak yaşıyoruz. Elimizde iki veri var ve iki veri de TÜİK’e ait. TÜİK temmuz ayı enflasyonu kapsamında gıda grubunda yaşanan fiyat artışını açıkladı. Önceki gün de tarım ürünlerindeki üretici fiyat artışı açıklandı. Bir anlamda şöyle bir bilgiye erişmiş olduk: “Tarım ürünlerinde toptan fiyatlar, daha basite indirgersek örneğin tarladaki fiyatlar ne kadar arttı; buna karşılık pazarda, manavda, marketlerin manav reyonundaki fiyatlar ne kadar arttı?” Veri kapsamı yalnızca tarım ürünleriyle; meyveyle, sebzeyle sınırlı değil. Kapsamda süt ürünleri de var, yumurta da var, et ve balık da var. Kapsam böyle, geniş. Ve elimizde hem toptan fiyatlardaki değişim bulunuyor, hem tüketici fiyatlardaki. Şunu kabul etmek gerek; her iki endekste bulunan maddelerin ağırlıkları bir miktar farklı olabilir, bu da kıyaslamanın yüzde 100 doğru olmadığı anlamına gelebilir; ama elimizdeki veri de bu ve elbette bir fikir veriyor. Son bir yılın seyrini geçen yılın temmuz ayını 100 kabul ederek bir grafik haline getirdik. Bir yıllık dönemde tarımdaki üretici fiyatları ne kadar artmış, TÜFE kapsamındaki gıda grubunda ne kadar artış olmuş. Hemen belirtmek isterim TÜFE’deki gıda grubunun hesabını yaparken alkolsüz içecekleri dikkate almadım. Çarpıcı ve aynı zamanda kaygı verici bir tablo çıktı ortaya. Son bir yılda tarım-ÜFE yüzde 159 artarken, TÜFE kapsamındaki gıda maddelerinin ortalama fiyat artışı yüzde 94 düzeyinde. Yani Antalya’da tarlada satılan diyelim domatesin fiyatı bir yılda yüzde 159 gibi müthiş bir artış gösterirken; İstanbul’da, Ankara’da pazar ve manavda bu ürün yüzde 94 zam görmüş. Tarım ürünlerindeki üretici fiyatların bir yılda yüzde 159 artmasını nasıl izah edeceğiz? Gelin bu oranın detayına göz atalım. Son bir yılda tek yıllık bitkisel ürünlerin fiyatında tam yüzde 199 artış var. Her yıl emek verilecek, her yıl dikilecek ürünler... Neler olduğunu biliyoruz. Çok yıllık bitkisel ürünler daha az emek ve masraf istiyor; bu gruptaki artışın oranı yüzde 136. Canlı hayvan ve hayvansal ürünlerdeki fiyat artışı ise yüzde 119 düzeyinde. Bu oranların bize söylediği çok açık: “Yeni ürün yetiştirmek için öylesine çok masraf yapmak gerekiyor ki bu ürünlerin fiyatında çok hızlı artış yaşanması kaçınılmaz.” Peki o zaman ucuzluk beklentisi ne oldu? Hala mevsimsel etkenlerle fiyatların yatay seyredeceğini, hatta gerileyeceğini bekleyebilir miyiz;
Yıllar yılı şunu söyledik:
“Antalya’da, Adana’da tarlada şu kadar olan ürünün fiyatı Ankara’ya, İstanbul’a gelene kadar üçe, beşe katlanıyor. Parayı aracılar kazanıyor...” Şimdi bu ezber bozulacak mı? İşte son bir yılın verileri ortada. Tarladaki fiyat artışı perakende tüketimdeki fiyat artışının üstünde. Bunu nasıl izah edebiliriz? Ya aracılar kar marjlarını düşürmek zorunda kaldı ya da son halkayı oluşturan perakende satıcılar; yani pazarcılar, manavlar, marketler kardan fedakârlık etti. Tabii ki bir olasılık daha var; tüketici fiyatlarındaki artışı doğru ölçemiyor ya da ölçmüyoruz.
‘DİPTEN GELEN DALGA ÇOK KÖTÜ’
Aracısı, komisyoncusu, perakendecisi geçmişe göre daha az karla yetinmeye mevcut ekonomik koşullar yüzünden razı oluyor. Eski kar marjları kovalansa azı da bulunamayacak belli ki. Bu yüzden şimdilik böyle idare ediliyor. Ne var ki aşağıdan gelen dip dalga çok güçlü. Üretici fiyatları bu kadar artarken aradaki makas korunsa ve perakendeci daha az karla yetinmeye devam etse bile tüketici fiyatlarındaki artış hız kesmeyecek demektir. Biz istediğimiz kadar Tarım Kredi Kooperatifleri''nin marketlerinde indirim yapalım, istediğimiz kadar son satış noktalarında fiyatları baskı altına almaya çalışalım; dip dalga çok güçlü, çok! Hem maliyetler aşağı çekilemeden perakende fiyatların indirilebildiği ya da dizginlenebildiği nerede görülmüş!”