Borsa İstanbul, geçtiğimiz aylarda 9.400 puanı aşarak tarihi zirvesini yeniledikten sonra, son günlerde istikrarlı bir seyir izliyor.
Ancak bu sakinliği bozan hamle, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası'nın (TCMB) dünkü Para Politikası Kurulu (PPK) toplantısında alınan kararlarla geldi. Piyasalar, TCMB'nin faizleri sabit tutma eğiliminde olduğunu beklerken, Merkez Bankası'nın 500 baz puanlık artış kararı alması önemli bir gelişme olarak değerlendirildi. Bu kararın en önemli etkileri ise Borsa İstanbul'da gözlemlenecek.
Önceki dönemlerde faiz artırımlarının borsa kazancını olumsuz etkileyeceğini savunan ekonomist Atilla Yeşilada, yaşanan son gelişmelerin ardından fikir değişikliğine gittiğini belirtti. Yeşilada, borsanın en yüksek getiriyi sağlayan yatırım aracı olacağını ifade ederek, bu değişimin nedenlerini açıkladı.
İşte Yeşilada'nın açıklamalarından öne çıkanlar şöyle:
Artık, bu faiz artışından sonra dövizin yükselişini beklemek mantıksız olur. Asıl mesele, Türk lirasının değer kaybının kontrollü bir şekilde mi gerçekleşeceği yoksa kontrolden çıkacak mı? Eğer Türk lirasının değer kaybı enflasyonun altında kalacak şekilde gerçekleşirse, Türk lirası reel olarak değer kazanmış olacak. Ben döviz tarafında ciddi bir prim elde edilebileceğine inanmıyorum.
Elbette bu ülkenin çok güçlü bir döviz krizi geçmişi var. Merkez Bankası, yılbaşından bu yana artan döviz talebini doğru şekilde yönetemedi ancak zamanla insanların önce KKM'den çıkarken döviz yerine TL'ye geçtiğini, ardından da döviz varlıklarını tasfiye ettiğini göreceğiz. Ben her zaman Türkiye'nin eurobondlarının uzun vadeli ve muhafazakar düşünen yatırımcılar için çok cazip bir alternatif olduğunu belirtmiştim. Dün TCMB'nin faiz kararı sonrasında eurobondlarında da büyük bir ralli yaşandı. Ancak artık bu kadar cazip değiller. Bu nedenle, artık TL varlıkları ve Türk lirası finansal varlıkları üzerinde konuşmaya başlayacağız.
Konut satışlarında yıllık bazda bir yavaşlama gözlemledik ve konut fiyatlarının enflasyonun gerisine düştüğünü görmeye başlayacağız. Konut veya arsa gibi yatırım seçeneklerinin bireylerin portföyünden çıkacağını öngörüyorum. İkinci el otomobil piyasasında da büyük bir fiyat düşüşü bekliyorum. Genel olarak, faiz ve krediye dayalı herhangi bir varlık birikiminin şu anda değerli olmadığını düşünüyorum. Hisse senetleri konusunda ise daha kesin ve iyimser konuşabilirim. Bence artık borsada altın bir dönem başladı.
"BORSA BİR YIL İÇİNDE DOLAR BAZINDA YÜZDE 50 PRİM YAPACAK"
BIST100 endeksinin dolar bazında bir yıl içinde yaklaşık %50 civarında prim yapabileceğini düşünüyorum. Daha önceki açıklamalarımda bunun tam tersini söylemiştim, bu nedenle fikrimin neden değiştiğini açıklamak önemlidir.
İlk olarak, mevduat faizlerinin artması durumunda, yatırımcıların genellikle borsadan çıkıp TL mevduata yönelme eğilimi göstereceğini düşünüyorum. Son birkaç ay içinde bu eğilimin başladığını ve Borsa İstanbul'un 1 milyon yatırımcı kaybettiğini gördük. Bu çıkış eğiliminin daha da artabileceğini öngörüyorum.
İkincisi, Türkiye'nin istikrara kavuşacağı beklentisi altında, genellikle resesyon veya ekonomik büyümenin yavaşlaması gibi sonuçlar ortaya çıkar. Bu durumda, şirketlerin kar üretiminde de bir yavaşlama olabilir. Ancak, şu anda sıcak paranın ülkeye girişine engel olacak bir durum kalmadığını düşünüyorum. Dün Merkez Bankası'nın faiz artırımı sonrasında uluslararası basın kuruluşlarının açıklamalarını takip ettim ve Türkiye'ye daha olumlu bir yaklaşım sergileyen birçok fon yöneticisinin olduğunu gözlemledim. Bu nedenle, borsanın yükselebileceğini düşünüyorum.
"BU YATIRIMI YAPAN BÜYÜK KAYBEDECEK"
Tüm bu süreçler bir günde değişmez; insanlar hala seçim sonuçlarını bekleyeceklerdir. Ancak seçimlerin ardından Borsa İstanbul'a yavaş yavaş girişlerin arttığını göreceğiz. Borsa hala ucuz değil ancak önemli bir nokta var: Türkiye ekonomik istikrara kavuşursa ve bu yönde adımlar atılırsa, Türkiye'nin kredi notu yükselecek. Peki, bunun hisse senetleriyle ne ilgisi var? Türkiye, düşük kredi notu nedeniyle gelişmekte olan piyasalar hisse senedi ortalamasına göre düşük fiyatlarla işlem görüyor. Bu durumun değişmesi ve istikrarın sağlanması durumunda Türkiye'nin en azından gelişmekte olan piyasalar hisse endeksi civarında işlem görmesi ve dolayısıyla senetlerin prim yapması beklenebilir.
Gayrimenkul Yatırım Ortakları kaybedecek çünkü konuta olan talep düşecek.