Türkiye yüzde 17 faiz ile tüm dünyada en yüksek faiz veren 9'uncu ülke durumuna yükseldi.
Türkiye, Avrupa ülkeleri arasında en yüksek faize sahip ülke olurken, gelişmekte olan ülkeler arasında da üçüncü sırada yer alıyor. Yani koronavirüs salgını döneminde dünya ülkeleri istihdam ve ekonomiyi korumak için düşük faiz politikası uygularken Türkiye yanlış para politikalarının sonucunu ağır bir fatura ile ödemek durumunda kaldı.
Üstelik yabancı yatırımcı ve sıcak para girişinde “güven sorunu” aşılamadığı için yüksek faiz politikasının beklenen sonuçları yaratması da mümkün olmayabilir.
Sözcü'den Recep Genel'in haberine göre, Sesmir Başkanı Orhan Ökmen, “Bu faiz seviyesi dahi, reformlar olmadan tek başına ters para ikamesini canlandırmaya ve rezerv birikiminin başlamasına yetmemektedir” diye konuştu.
“ACI İLACI İÇTİK”
“Vatandaşı faize ezdirmeyeceğiz” diyen Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, sık sık Merkez Bankası'nı da hedef alan açıklamalar yapmıştı.
Erdoğan'ın “Faiz sebep, enflasyon neticedir” sözleri son iki yılda en çok tartışılan yaklaşımlardan biri olurken ekonomistlerin de sık sık eleştirileri ile karşılaşmıştı.
Tera Yatırım Ekonomisti Enver Erkan, şu ifadeleri kullandı:
* Biz, ekonomiye dış finansman girişinin de olmadığı bir ortamda aşırı gevşek politika duruşu ile tüketimi hızlandırarak, kredi talebini yükselterek ve cari açığı artırarak büyüme gösterdik.
* Sürekli finansman açığı veren bir ekonomi olarak, paramız değersizleşti. Bu şekilde büyümenin en büyük yan etkisi, enflasyondu. Enflasyon nedeniyle faiz adı verilen acı ilacı içmek durumunda kaldık.
REZERVLER EKSİ
Son bir yılda faizleri düşük tutabilmek ve kuru dengelemek için ciddi rezerv kaybı yaşadığımızı hatırlatan Ekonomist, Bilgi Üniversitesi Öğretim Üyesi Murat Sağman ise “Swaplar dahil edildiğinde 50 milyar dolar eksi rezervimiz var. Geçtiğimiz yaz döneminde aşırı yüksek kredi büyümesiyle hem iç talebi hem de cari açığı artırdık” diye konuştu.
İktisatçı Hayri Kozanoğlu, “Şimdi sıkı para politikası finansal piyasaları yatıştırırken, yüksek faiz büyümeyi yavaşlatacak, yatırımları durduracak, işsizliğin daha da tırmanmasına yol açacaktır” dedi.
“Politika faizinin yüzde 17'ye yükselmesini bir sebep değil sonuç olarak görmek gerek” diyen İktisatçı Hayri Kozanoğlu, Türkiye'nin 1 yıl içerisinde çevirmesi gereken borçlarının 181 milyar dolar olduğunu hatırlattı.
Kozanoğlu, şunları söyledi:
* Bu nedenle ülke yabancı fon girişlerine bağımlı durumda. Bunun yapısal nedeni 18 yıllık iktidarında ülkeyi finans kapitalin tutsağı haline getiren AKP'nin neoliberal politikaları.
* Konjonktürel nedeni de yaz aylarında faizleri zorlama yüzde 7.30'a indiren ve doları 6.85 lirada tutmak için döviz rezervlerini harcayan yanlış politikadır. Bu politikalar yabancıları özellikle tahvillerini yüksek fiyattan satarak ülkeyi terke yöneltmiş, yerlilerin de dövize talebini artırmıştır.