Geçtiğimiz günlerde, İstanbul Sanayi Odası (İSO) Başkanı Erdal Bahçıvan ile Merkez Bankası Başkanı Şahap Kavcıoğlu arasında yaşanan tartışma ile gündeme gelen ''kredi çekerek dolar aldığı'' iddia edilen şirketlerin ve kişilerin kim olduğu tartışma konusu oldu.
Gazeteci yazar Barış Yarkadaş, Korkusuz’daki bugünkü köşesinde, geçtiğimiz gün liste elimde dediği şirketleri ve isimleri açıklamanın yanında, konuyla ilgili gizli detayları da açıkladı.
Barış Yarkadaş, şunları aktardı:
“Yaklaşık bir ay önce bu köşede BDDK’ya bir çağrı yapmış ve “Milyarlık kredileri kime verdiniz? Açıklayın…” demiştim. Bu çağrıyı yapmamın sebebi şu idi: Aralarında Halkbank, Ziraat Bankası ve Vakıfbank’ın da olduğu kamu bankaları, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın talimatı üzerine, vatandaşlara ‘’düşük faizli kredi’’ verilmesi için kampanya başlattı. Ancak kampanya hedeflenenin tam aksine hizmet etti. Türkiye’nin önde gelen şirketleri, düşük faizle verilen milyar tutarındaki paraları TL’den dövize çevirdi ve yüksek oranda kar elde ettiler. Önceki gece TV 100’de yayımlanan Taksim Meydanı adlı programda bu listeyi üstünü kapatarak gösterdim. Çünkü; görüşlerine önem verdiğim iki hukukçu, Hasan Sınar ve Yiğit Acar, listedeki isimleri açıklamamın, KVKK kapsamına girebileceğini, bu yüzden hakkımda yeni davalar açılabileceğini belirttiler. İzleyicilere ‘uzaktan’ gösterdiğim listedeki isimleri, programın katılımcılarıyla paylaştım. Bu liste BDDK’da da Merkez Bankası’nda mevcut… Listede, karayollarını yapan iki büyük firma da Antep’in tanınmış şirketleri de tekstil devleri de var. Kuşkusuz; yapılan yasadışı bir iş yok! Düşük faizli TL kredisini alıp dövize çevirmek suç değil! Zaten birçok iş insanı, “Biz bu paraları çekip ihracat ve ithalat için kullandık” diyor. Kendi açılarından haklılar da. Zira; listedeki bazı isimler parayı gerçekten de ithalat ve ihracat için gerekli olan mallar için değerlendirmişler.
KİM DENETLEYECEK?
Önceki gece TV’de yeniden gündeme getirdiğim ‘kamu bankalarının iş insanlarına dağıttığı düşük faizli kredi listesi’ tartışmasını izleyen iş insanı bir dostum “Barış Bey, keşke mesele sadece bununla sınırlı kalsa…’’ dedi. Yıllarını turizm sektörüne verdikten sonra inzivaya çekilen ancak sektörü avucunun içi gibi bilen dostum, bir kamu bankasının ismini verdikten sonra şunu söyledi: “O banka, benim eski sektörümdeki bir otele yüklü miktarda kredi verdi. Otelin sahibi krediyi ödemiyor. Bunu herkes biliyor. Kredinin miktarı 32 milyon euro… Krediler geri ödenmeyince, yaklaşık 3 yılın sonunda otele mecburen haciz koymak zorunda kaldılar. Otel şimdi banka kanalıyla satılacak. Çok yüksek teklif vermek isteyen firmalar var.”
İLGİNÇ İDDİALAR
Sektörün duayenlerinden olan dostum, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Ancak ne ilginçtir ki; satış sessiz sedasız yapılmak isteniyor. Bir Azeri iş insanına satılacağı söyleniyor otelin. Bu kişinin ismini de biliyorum. Belli ki; adrese teslim ihale yapılacak. Oysa; daha yüksek teklif vermek isteyen arkadaşlarımız da var. Bildiğim kadarıyla teklif verenler de var. Bunlar nedense görmezden geliniyor. Ayrıca bu otelin döviz borçları da TL’ye çevrilmiş ve otelin sahibi rahatlatılmış. Otel yıllardır para kazanmasına rağmen nasıl olur da kredisini ödeyemez? Bunlara kim dur diyecek?”
İş insanı dostumuzun serzenişi haksız mı?
Merak ediyorum:
Hazine Maliye Bakanlığı ile BDDK bu olup bitenleri nereye kadar izleyecek?
Zira; bahsi geçen tüm paralar kamunun yani halkın cebinden çıkıyor…