Prof. Celal Şengör her fırsatta “Deprem geliyor, İstanbul’dan kaçın!” diyor. Anlattığı felaket senaryosunu dinleyince, kaçmaktan başka çare de yok aslında. Ama bir de “Yahu kaçalım da İstanbul kimlere kalsın?” diye insanın aklına takılıyor. Buna yanıtı da iyi ki, İlber Ortaylı, Türkiye’den kaçan parlak gençler için söyledikleri ile verdi:
“Bu memleketten kaçmayın, kaçıp kalanların buraları ahır yapmasına izin vermeyin, burası babanızın toprakları.”
Yani Celal Şengör İstanbul’dan kaçarsa, onun yerine gelecek kişi, İstanbul’u ahıra çevirebilir.
Söz depremden açılmışken, geçen gün Avcılar Belediye Başkanı Turan Hançerli’nin, görev süresinde depremle ilgili yaptığı çalışmaları dinleme şansım oldu. Turan Hançerli’yi ilk kez gördüm, iki kolu da olmayan, ama buna rağmen İstanbul Boğazı yüzme yarışını tamamlayan çok sıra dışı bir engelli; hatta buna insanüstü bir ‘mücadele adamı’ demek de mümkün.
Avcılar malum İstanbul’un depreme en hassas ilçesi, 17 Ağustos’ta çok bina yerle bir olmuştu. Turan Hançerli, 4 yıllık görev süresinde, 20 yılda yapılanın 4 katı konutu depreme dayanıklı hale getirmiş, bu yüzden dönüşümde “Avcılar Modeli”ni yaratmış. Bu modelin temeli, riskli bir binada önce komşuları uzlaştırmak, sonra belediye imar izinlerini kolaylaştırmak ve daha önemlisi onlara ucuz para bulup, binayı yenilemeleri için fırsat yaratmak; bunu da müteahhit rekabetini körükleyerek ve bankalarla iş birliği ile yapmış.
Sonuç: Avcılar’daki 2 bine yakın riskli binanın tamamına yakınını dönüştürmeyi başarmışlar.
Peki Avcılar bunu yaparken, başka belediyeler benzer şeyi yapmışlar mı? Bilmiyoruz ama bildiğimiz, Avcılar’daki sayıya kimsenin ulaşamadığı. Bu yüzden Birleşmiş Milletler, dünyada sadece Avcılar Belediye Başkanı Turan Hançerli’yi konuşma yapmak için davet edip duruyor, yakında yeni bir konuşması daha olacak.
Söz belediyeden açılmışken, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun alkışlanacak iki icraatını da anlatayım. Bunlardan biri, Feshane, öteki de sizi Feshane’ye taşıyan Eminönü-Alibeyköy Tramvay hattı.
Feshane, ‘Artİstanbul’ adında dünya çapında bir sanat merkezine dönüştürülmüş. Bir grup arkadaşla orayı gezdik, maalesef bir takım Vandalların hedefi olan ‘ufuk açıcı’ sanat eserlerini ilgiyle izledik. Adı Paris, Londra, New York’la anılan İstanbul, ancak böyle sanat merkezleri artarsa, onlarla gerçekten rekabet edebilir, İstanbul Modern ve Artİstanbul, kente bu özellikleri katacak nitelikte. Eğer bunları yapmazsanız, İlber Ortaylı’nın dediği gibi İstanbul ‘Ahır’ olmaktan kurtulamaz.
Eminönü-Alibeyköy Tramvay hattı da kentin bu bölgesinde, mükemmel bir ulaşım aracı olmuş. Belediyeciliği aşan bazı icraatlarına ihtiyatla bakılan Ekrem İmamoğlu, bu iki projesiyle bile önyargıları yıkacak.
Son bir not, yine belediyecilikten ve tanık olduğum olayla ilgili.
Beşiktaş Belediyesi, emlak vergisini geciktirenler için hemen haciz takibine geçmeye başlamış. Ne olduğunu anlamadan, 15 gün içinde 20 ayrı bankaya yazı yazıyorlar ve nerede hesabınız varsa bloke ettiriyorlar, sonra uğraş dur. Her sene vergi affı, her iki senede bir imar barışı, üç senede bir de katil ve tecavüzcülere af çıkarılan bir ülkede, faiz uygulama hakkı varken, vergisini geciktirene 15 günde haciz uygulayıp, hesaplarını bloke ettirmek, bir anda bütün parasal kaynaklarını kurutmak nedir?
Benzer durumdaki AKP’li belediyeler (ki örneği var) bunu niye yapmıyorlar da Beşiktaş’ın CHP’li Belediye Başkanı Rıza Akpolat hemen uyguluyor? Bu soruyu, Akpolat’ın avukatlarına da ilettim ama cevap alamadım.