Hükümet cephesinden yapılan açıklamalarda krizin daha çok Avrupa ülkelerini vuracağı söylense de Eylül ayıyla birlikte ardı ardına yapılan zamlar Türk halkı için de gelecek günlerin iyi olmadığını işaret ediyor. Dünya gazetesi ekonomi yazarı Hasan Ardıç da köşesine yaklaşan bu tehlikeyi taşıdı ve bu kışın zor geçeceğinin altını çizdi.
Ardıç köşesindeki yazısında şu ifadeleri kullandı:
“Bu yıl kış zor geçecek.”
Evet, bu yıl zor bir kış olacak.
Tabii ekonomi bağlamında…
Ama bu; doğal olarak yaşamımızın da olağanın dışında soğuk geçeceğini ifade ediyor.
Soğukluk; sadece iklimsel bir anlatı değil, türevindeki değişik anlamları da beraberinde taşıyabilen bir tanımdır. İlişkilerde soğukluk, renklerde soğukluk vd. gibi…
İlk işaretler, pandeminin adeta süreklilik kazanmışçasına devam ettiği 2022 yılında, küresel ekonomilerdeki zorlukların giderek daha da ağırlaşmasıyla geldi. Küresel ekonomilerde, hem de ekonominin makro boyutlarına bakmaksızın ani yükselişlerle enflasyonun artışı bütün dikkatleri, pandemide olduğu kadar ama bu defa ekonominin de üzerinde yoğunlaştırdı.
ABD’de son 41 yılın en yüksek oranlı enflasyonu, benzer şekilde AB üye ülkelerinde enflasyon artışları, Brexit sonrası dönemde İngiltere’de görülen yüksek enflasyon, AB’nin lokomotif ekonomisi durumunda olan Almanya’da da artan enflasyon ve diğerleri de bir arada, AB ekonomileri yükselen enflasyonist baskı altına girdiler…
Bu dönemde enflasyonun kalıcı ya da geçici olabileceği konusunda karşılıklı değişik görüşler havalarda uçuşurken, kısa süreceği söylenen ancak nerdeyse kalıcı hâle gelen Rusya Ukrayna savaşı patladı… Tarihlerde yanılmıyorsam savaş, ilk yarıyılına yaklaşıyor. Bir savaşta artık asla savaşan ülkeler mağdur olmuyor. Savaşın fiilen içinde olanlar, belirli paktlardaki ülkeler, savaş alanına komşu olan ülkeler, diğer ülke birlikleri…
Ekonomi sıkıntıları, yükselen enflasyonun hız kesmemesi, savaşın etkileri, protestolar, konulan ya da konulacağı üzerinde sıkça konuşulan ekonomik, siyasal, askeri ambargolar, uluslararası gerginlikler, stagnasyon, hiperenflasyon, stagflasyon derken görülen zor bir kış olacağı idi ve öyle de oluyor zaten…
Tam da korkulan ama beklenen Rus doğal gazının Avrupa musluklarının kapatılmasıydı ki, o da oldu. Önce bakım gerekçeli açıklamalar yapılsa da bunun yaptırımlara karşı bir hamle olduğu öngörüsü artık netleşti, kesinleşti. Buna karşılık Avrupa, henüz önlemlerindeki devamlılığı sürdürme kararlılığında. Hattâ Rusya’ya karşı yaptırımların daha da artırılmasını (Ursula von der Leyen) konuşuyor, doğal gaz fiyatlarında tavan fiyat uygulanması gibi…
Bu arada, Şubat ayından beri 100 dolar üzerinde seyreden ham petrol varil fiyatları da 85 dolar seviyesine kadar geriledi, Rusya başta Hindistan olmak üzere, Türkiye’nin de dâhil olduğu bazı ülkelere nispeten ucuz petrol satışlarına devam ediyor.
Ara sonuç itibariyle, artan fiyatları ve beraberinde arzı kısılan / kısıtlanan doğal gaz sevkiyatları başta sanayi olmak üzere, ticareti ve dahası elbette yaşamı negatif anlamda çok etkileyecektir. Konuya yaklaşımda biz tüm bu tür enerji girdilerini tek bir kalemde, sektör anlamda enerji adı altında topladığımızda görülecek olan; ekonomilerin çok, ama çok zorlanacakları, kışın son derece zor geçeceğidir.
Buraya kadar sadece yüksek enflasyon ve bağlamında durgunluktan söz ettim, daha carî açık, sanayide kullanım kapasitesi, PMI değerleri, CDS primleri, TCMB emisyon hacmindeki artışlar, kurlardaki volatilite ve TL’nin değer kayıpları, esasen maliyet enflasyonu olarak başlayan fiyat artışlarının talep enflasyonuna dönüşerek (Bu konuda değerli hocamız Sayın Dr. Mahfi Eğilmez’in yazısını okumanızı özellikle öneririm.) daha da kalıcı hâle dönüşmesi, turizmden beklenen döviz gelişlerinin beklentiler altında kalması, ihracatın ithalatı karşılamasını geçtik, aradaki makasın açılması gibi birçok iktisadî sorunun bir arada ve kuvvetle ekonomimiz üzerinde etkin olması var…
Karamsar, hatta birbirinden daha karamsar öngörüleri alt alta sıralamak istemiyorum. Pandemi ve savaş etkenleri hariç ben bu ekonomik sıkıntıları, kısa süreli olarak bulunduğum Ürdün’de, Lübnan’da, Portekiz’de ve son derece sıkça gittiğim Yunanistan’da deneyimledim. İnanın yaşam hiç kolay olmuyor…
Artan fiyatların önüne geçilememesi, bir noktadan sonra başta gıda olmak üzere ürün ve hizmetlerde oluşan yokluklar, petrol krizinin getirdiği ulaşım sorunları, iletişim olanaksızlıkları, işsizlik, enerji kısıtlamaları, giderek daha da uzun saatlere dayalı enerji problemleri, karartmalar…
“Peki, ne yapılması gerekiyor?” gibi bir soru da kalmadı artık. Çünkü konu, yapılması gerekenler hususu bireysel olarak yapılabilecek, sonuç verecek bir düzlemde de değil artık. Kişiler, hane halkı tek başına enflasyonla mücadele veremez. Bunun için bireysel gücü de yoktur, makro düzeyde etkisi de olamaz zaten…
Özetleyecek olursak; 2022-2023 kış mevsimi son zamanların belki de en zor kışı olacak ve insanlar, çeşitli ülkelerde özellikle ekonomi ve ötesinde pandemi boyutlarında ciddî zorluklara katlanacaklar.