Milli Savunma Üniversitesi Rektörü Prof. Erhan Afyoncu, Sabah Gazetesi'nde 'Ermeni Meselesi' ile ilgili ayrıntılı bir yazı kaleme aldı. Milli Savunma Üniversitesi, 15 Temmuz Kanlı Darbe Girişimi'nin ardından yapısı değiştirilen Harp Akademileri'nin yerini aldığı için, diğer tüm üniversitelerden farklı bir özelliği var ve Türk Silahlı Kuvvetleri'ne personel yetiştiriyor. Prof. Afyoncu da darbe girişiminden hemen sonra 4 Ekim 2016'da bu göreve bizzat Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından atandığı için, kendisi Beştepe Sarayı'nın 'en makbul' ve 'yetkin' akademisyenlerinden biri; dolayısıyla yazdıkları, bir bakıma devletin resmi görüşünü de yansıtıyor desek yanlış olmaz.
Afyoncu, temel olarak 1915 yılında yaşananların bir 'soykırım' olmadığını, tersine Ermeni Tehcirinde suç işleyenler olduğunu ama onların da en ağır cezalara çarptırıldığını belirtiyor. Afyoncu şöyle diyor:
· "Osmanlı yönetimi, fiili isyan karşısında başka çaresi kalmayınca 27 Mayıs 1915'te Talat Paşa'nın tutturduğu ve Murat Bardakçı tarafından yayınlanan kayıtlara göre 924 bin 158 Ermeni'yi kademeli olarak Suriye'ye sevk ve iskâna tâbi tuttu. Sevk işlemi yaklaşık 10 ay sürdü.
· Ancak sevk sırasında Erzurum ile Erzincan arasında bir kafileye bölgedeki aşiretler saldırdı. Durum haber alınınca Ermenilerin korunması, halkın kafilelerden uzak tutulması, mukateleye izin verilmemesi ve suçluların en ağır şekilde cezalandırılması için talimat gönderildi.
· Ancak istenmeyen hadiseler yaşanmaya devam ediyordu. Tokat Jandarma Komutanı'na soruşturma açıldı. Pınarbaşı Kaymakamı Hamid Bey Divan-ı Harb'e sevk edildi; Şarkışla Kaymakamı görevden alındı; Urfa civarındaki kafileleri korumakla görevli jandarmalar ihmallerinden dolayı Divan-ı Harb'e sevk edildi.
· Eylül 1915'te Bakanlar Kurulu soruşturma heyeti oluşturdu. Tahkikatlar sonucunda 1.673 kişi Divan-ı Harb'de yargılanmak üzere tutuklandı. Bunların 528'i asker, polis veya teşkilat-ı mahsusa çalışanıydı. 170'i ise sıhhiye müdürü, kaymakam, belediye reisi, kâtip, sevk memuru, muhtar gibi kamu görevlisiydi.
· Mahkemeler sonunda 1916'da 67 kişi idam cezası, 524 kişi hapis cezası, 68 kişi kürek, para, kalebent, pranga veya sürgün cezası aldı.
· Boğazlıyan Kaymakamı Kemal Bey 10 Nisan 1919'da Beyazıt Meydanı'nda asılarak idam edildi. Mahkemede 15 yıl kürek cezası almasına rağmen Urfa Mutasarrıfı Nusret Bey de idam edildi.
MURAT BARDAKÇI'NIN KİTABINDAKİ SAYILAR
Görüldüğü gibi Prof. Erhan Afyoncu, yazısının girişinde, gazeteci ve Cumhurbaşkanlığı Kültür ve Sanat politikaları Kurulu üyesi Murat Bardakçı'nın yayınladığı 'Talat Paşa'nın not defterindeki tehcir sayılarına da atıfta bulunuyor.
Gerçekten de Murat Bardakçı'nın 'Talat Paşa'nın Evrak-ı Metrukesi' adıyla (Everest Yayınları, 2008) yayınladığı Talat Paşa'nın Not Defteri, çok ilginç bir tarihi belgeydi. Tehcir sırasında Osmanlı'nın Başbakanı olan Talat Paşa, nereye kaç kişinin sevk edildiğini bu deftere tek tek kayıt ettirmişti. Defteri Murat Bardakçı'ya, Talat Paşa'nın eşi Hayriye Hanım'ın torunu Ayşegül Bafralı vermişti. Defterin bulunuşu da ilginçti, Murat Bardakçı bunu şöyle anlatmıştı:
"2005'te yazmak için Talat Paşa'nın eşinin bana 23 yıl önce verdiği belgeleri incelemeye başladım. Bu arada ailenin elinde başka bir şey olabileceği ihtimaliyle, Hayriye hanımın torunu arkadaşım Ayşegül Bafralı'yı aradım. Kendisi rahmetli babaannesinden kalan evdeki kâğıtları elden geçirmeye başlamış, sürgün senelerinden kalma eski bir valizi açmış ama valiz boşmuş. Yerine koymadan, valizin ne derece yıprandığını anlayabilmek maksadıyla içini kontrol ederken, kapakla alt kısmın birleştiği yerde, astarın içinde bir yükseklik olduğunu fark etmiş ve iyice bakınca astarın altında bir şey bulunduğunu anlamış. Astarı açmak üzereyken zaten kesilmiş ve sonradan dikilmiş olduğunu görmüş, dikişleri sökmüş ve 'Kara Kaplı Defter' buradan çıkmış."
Böylece tesadüfen ortaya çıkan Kara Kaplı Defterde, Talat Paşa'nın 'Tehcir edilen' tüm Ermenilerin sayısını küsuratıyla not ettirdiği ortaya çıktı. Murat Bardakçı bu defteri sanırım Askeri Müze'ye armağan etti. Gelelim defterdeki sayılara.
Defterde Prof. Erhan Afyoncu'nun da belirttiği gibi toplam 924 bin 158 Ermeni'nin tehcir edildiği kayıtlı. Buna ilişkin tabloda sürgünün en yoğun şekilde uygulandığı şehirler 141 bin 592 kişiyle Sivas ve 128 bin 657 kişiyle Erzurum. En az sayıda Ermeni'nin nakledildiği vilayet ise 4 bin 381 kişiyle Konya. Ayrıca defterde, Ermenilerden kalan boş ev ve öteki mülklerin sayıları bile küsuratına kadar kayıtlı.
DEFTERDEKİ İLGİNÇ SAYFA
Ancak defterin çok ilginç bir sayfası daha var ki, Talat Paşa bu sayfadaki tabloya "Ermeni nüfusunun tehcir sonrasındaki genel hesabı" başlığını vermiş. Yani tehcirden sonra Osmanlı topraklarında kaç Ermeni kaldığını da yazdırmış Talat Paşa.
Bu tabloya göre, 'Tehcir' sonrasında Osmanlı topraklarındaki Ermeni sayısı 972 bin 246 kişi azalmış.
Murat Bardakçı, bu tabloyla ilgili bilgi verirken, şöyle diyor:
"Tehcir öncesi ile sonrasındaki nüfus sayıları arasındaki 972.246 olarak görünen şaşırtıcı farkın tehcir sırasında bu kadar kişinin hayatını kaybettiği şeklinde yorumlanmaması gerekir, zira bu sayıya çeşitli sebeplerden ölenlerin yanı sıra, başka memleketlere göç edenler de dahildir."
Ancak bu tablonun altında, bir de ilginç dipnot var. Dipnotta, Osmanlı'daki Ermeni nüfusunun 1914 sayımında toplam 1.256.403 olduğu, tehcirden sonra bunun 972 bin kişi azalarak 284.157'ye indiği anlatılıyor. Ve şöyle deniyor:
"Bu sayılar mevcuda tamamen uymayabileceği için, gerçek miktar (Tehcirden önce) 1.500.000 olabilir, bu durumda halen bulunan Ermeni sayısı da yüzde 30 ilave edilince 350 bin ile 400 bin arasında bulunmuş olur."
Bu dipnot dikkate alınınca, tehcir sonrasında Osmanlı Devleti'ndeki Ermeni sayısının 1 milyon 100 bin ile 1 milyon 150 bin kişi kadar azaldığı tahmin edilebilir.