AKP hükümetinin vatandaşı içine soktuğu ekonomik kriz ve yüksek enflasyondan en çok etkilenen kesimler arasında öğrenciler geliyor. Yurt ücretlerine yapılan yüzde 80''ne varan zamları, üniversite harçları takip etti. Vakıf üniversitelerinin zamları astronomik düzeyde.
Yıllık zammın yüzde 10’u geçmeyeceğini taahhüt eden üniversiteler, şartlara uymuyor. Bunlardan birisi de Beykent Üniversitesi. Öğrencilerin yıllık ücretlerinde ''en fazla yüzde 5 zam yapayacağını'' taahhüt eden Beykent Üniversitesi’nin zamları yüzde 289''u buldu. Öğrenciler ve veliler durumu protesto ediyor.
Tükenmez Haber’den Nilay Gör’ün haberine göre, üniversite’nin İç Mimarlık bölümünde okuyan E.K. ''geçen sene yıllık 17 bin TL olan harcının 55 bin TL''ye yükseldiğini'' söyleyip şunları aktardı:
"2020 girişliyim. Kayıt olurken yüzde 5''i geçmeyecek zam sözü verildi ve reklamı yapıldı. 2021 senesinde söz verildiği gibi yüzde 5 zam yapıldı. Geçen sene 17 bin TL eğitim ücreti ödemiştik. Bu sene 55 bin tl eğitim ücreti isteniyor. Neredeyse yüzde 300''e varan bir zam yapıldı. Yatay geçiş takvimi kapandıktan sonra ücretleri açıkladılar."
''EĞİTİM EN TEMEL ANAYASAL HAKTIR''
Konuya ilişkin açıklamalarda bulunan Avukat Cansu Koç, "Anayasa ve Türkiye''nin taraf olduğu uluslararası sözleşmelere göre eğitim hakkının temel hak ve özgürlüklerdendir " yorumunda bulundu.
''Eğtimde fırsat eşitliğine'' dikkat çeken Koç, sözlerine şu şekilde devam etti:
"En temel insan haklarından biri olarak kabul edilen eğitim hakkı, devletin olumlu katkısını zorunlu kılan sosyal bir haktır. Anayasada eğitimin bir hak olarak düzenlenmesi ve bu hakkın gerçekleştirilmesi bakımından devlete bir dizi yükümlülük yüklenmesi karşısında devlet, eğitim hizmetinin amaçlarına uygun öncelikleri gözeterek birtakım faaliyetlerde bulunmakla yükümlüdür. Eğitim hakkının tanınması ve yasalarda yer alması bu hakkın kullanımını veya gerçekleşmesini teminat altına almaya yetmemekte, hakkın kullanımını garanti edecek diğer koşulların sağlanması gerekmektedir. Bu da ancak eğitimde fırsat eşitliğini, eğitime erişimin adil olmasını sağlamakla mümkündür. Ülkemizde eğitim ve öğretim, 1982 Anayasası’nın ''Eğitim ve Öğrenim Hakkı ve Ödevi'' başlığını taşıyan 42. maddesinin 3. fıkrası gereği devletin denetimi ve gözetimi altında yapılmaktadır. Bunun yanı sıra aynı maddenin 6. fıkrası uyarınca, özel ve ilk dereceli okulların bağlı olduğu esaslar, devlet okulları ile erişilmek istenen seviyeye uygun olarak, kanunla düzenlenmektedir. Bu hükümler özel öğretim kurumları açılmasının anayasal dayanakları olarak değerlendirilebilir. Anayasa ile güvence altına alınan haklardan olan eğitim hakkının özel kişilerce görülmesi, hizmetin niteliği gereği idarenin denetim ve gözetimi altında mümkün olabilmektedir. 547 sayılı Yüksek Öğretim Kanunu''nun 5/ e maddesindeki, ''yükseköğretimde imkân ve fırsat eşitliğini sağlayacak önlemler alınır'' hükmünü hatırlamak gerekir. Yine aynı kanunun 5. Maddesinin c fıkrasında yer alan ''Yükseköğretim kurumlarının özellikleri, eğitim- öğretim dalları ile amaçları gözetilerek eğitim- öğretimde birlik ilkesi sağlanır'' şeklindedir. Eğitim ve öğrenim görmek isteyen her yurttaşın, bu hak ve özgürlüğünü fırsat eşitliğiyle kullanabilmesinin sağlanması devletin temel görevleri arasında yer almaktadır.
‘KEYFE DAYALI YAPILMAMALI’
Avukat Koç, sözlerine şunları da ekledi:
Son senesinde olan ve okul bırakmak ya da değiştirmek zorunda olan bir sürü öğrenci var. Şu an yeni tercih dönemi olduğu için de diğer üniversitelerde kontenjan sorunu ortaya çıkacak. Kim bilir kaç öğrenci mağduriyet yaşayacak bu sebepten. Birçok öğrenci okul değiştirmek için uğraşacak. Yaşamını idamesi mutlak olarak bir başkasına, ailesine bağlı olan yükseköğrenim öğrencilerinin yaşama ve eğitim haklarının devlet tarafından desteklenmesi ''krize karşı'' alınan fahiş tedbirler içinde mağdur konuma düşürülmemeleri gerekmektedir."
‘KAYITLARDAN ÖNCE İLAN EDİLMESİ GEREKLİ’
Tüketici Kanunu''nu hatırlatan, Tüketici Konfederasyonu Başkanı Aydın Ağaoğlu, konuyla ilgili şunları söyledi:
Tüketici Kanunu''nun 4. maddesinin 2. fıkrasına baktığımız zaman, ''Tüketici sözleşmeleri süresi boyunca tüketici aleyhine değiştirilemez'' şeklinde açık bir hüküm var. Tüketici Kanunu''nda ticari reklam 61. madde vardır, tüketicinin bilgilendirilmesi esastır. Ayrıca fiyat etiketiyle ilgili yönetmelikte tüm öğrenciler dahil nihai fiyatın tüketiciye duyurulması zorunlu kılınmıştır. Geçtiğimiz günlerde Yükseköğretim Kurulu (YÖK) Başkanı Erol Özvar, ''üniversite ücretleri ile ilgili bir açıklama'' yaptı. Özvar, ''Kayıttan önce bu ücretlerin ilan edilmesi gerektiğini ve önceki yılla ilgili artış da yüzde 36''yı geçemez'' dedi."