Araç paylaşım uygulaması olan BlaBlaCar’dan anlaştığı kişiyle yolculuk yapan bir kadın, araç sahibinin tacizine maruz kaldığı öne sürüldü.
BlablaCar, araç sahiplerinin aynı yöne gidecek kişileri aracına almasını ve böylece yol masraflarının paylaşılmasını sağlayan bir uygulama.
Medyascope'tan Merve Özçelik'in haberi şöyle:
Özge* 6 Temmuz günü beş yıldır aktif olarak kullandığı BlaBlaCar uygulamasındaki bir kişiyle Ankara’dan başka bir şehre yolculuk yapmak için anlaşıyor. Özge, normalde kalabalık olan araç paylaşımlı yolculukların pandemi süreci nedeniyle genellikle daha az kişiyle yapıldığını söylüyor. Nitekim kendisi de gideceği arabada tek yolcu. Fakat ortada dikkat çeken bir detay var:
“Yolculuktan bir gece önce bana uygulamadan yolculuğun iptal olduğu bilgisi geldi. Ben de şoföre neden yolculuğu iptal ettiğini sorduğumda ‘Uygulamadan çok yazan oluyor, bu nedenle iptal ettim. Araç kalabalık olsun istemiyorum’ dedi. Ancak burada benim gözümden kaçan şey yolculuğun uygulama üzerinden ‘’dolu’’ olarak da işaretlenebileceğiydi.”
Yolculuk başlıyor
Özge, yolculuk için buluşma noktasına gidiyor. Şoför 30’lu yaşlarında bir erkek. Özge, pandemi sürecinde tedbir amaçlı arka koltuğa oturmaya özen gösterse de bu kez isteği pek mümkün olmuyor:
“Araç sahibi, araç boş olmasına rağmen arka koltuğa ufak tefek eşyalar koymuş. Ben arkaya oturmak için hareket ettiğimde ‘Öne gelin lütfen’ diyerek beni ön koltuğa aldı. İçimden bir ses bana bu yolculukta bir tuhaflık olacağını söylüyordu. Neden o noktada ‘Arkada gitmeyi tercih ediyorum’ diyemediğimi bilmiyorum.”
“Hayatın en önemli ihtiyaçlarından biri seks”
Yolculuk başlayınca Özge ve şoför sohbet etmeye başlıyor. Şoför, kendisini felsefe öğretmeni olarak tanıtıyor. Özge, yolculuk ilerledikçe sohbetin tuhaflaşmaya başladığını şöyle anlatıyor:
“Bana ‘Gideceğim yerde nerede kalacağımı bilmiyorum. Oralarda eğlenilecek, bar tarzı yerler var mı?’ gibi sorular soruyordu. Hayat felsefesinin de hazcılık olduğunu ve hayatın en önemli ihtiyaçlarından birinin seks olduğunu bana anlattıkça ben korkmaya ve bu iletişimi tuhaf bulmaya çoktan başlamıştım.”
“Sürekli penisine dokunuyordu”
Özge, şoförün kendisine sapa yollardan geçerken buralarda mola vermeyi teklif ettiğinden de bahsediyor:
“Dağlık ve oldukça sapa bir yoldan giderken bana ‘Bakın buradaki orman manzarası ne güzel. Şurada biraz duralım mı?’ dediğinde kalbim hızla atmaya başlamıştı. Gözümü şoför koltuğuna çevirdiğimde ise onun cinsel organına dokunduğunu gördüm. Sakin kalmaya ve korkumu kontrol etmeye çalıştım. Ona, ‘Burada hiçbir şey yok, telefon çekmiyor, tesis yok. Burada durmamız güvenli olmaz’ dedim. Cevap vermeden sessizce aracı sürmeye devam etti. İçimdeki korkuyu ve kalbimin atışını hissediyordum. Ben derin nefesler alırken şoförün eli hâlâ penisindeydi ve sürekli penisine dokunuyordu. Hiçbir duygu belirtisi olmayan bir yüz ifadesiyle aracı sürüyordu.”
“Kalabalık yerlerde ısrarla mola vermek istemedi”
Özge, şoför zorla yol kenarında durursa kendini nasıl koruyabileceğini planlamaya başlıyor. Bu sırada dinlenme tesisinin olduğu bir yerden geçiyorlar. Özge, burada durmayı teklif etse de şoför bu teklife oralı olmuyor:
“İnsanların olduğu yerlerde ısrarla durmuyordu. Yine dağlık bir yerden geçerken tekrar bana tepeleri göstererek ‘Bu ormanlar ne güzel, oraya gidelim mi?’ dediğinde kan beynime sıçramıştı. Araçta bağırarak ‘Lütfen devam edin. Kendimi güvende hissetmiyorum ve böyle bir yerde durma isteğinizi anlamıyorum’ dedim. Artık iyice korkmuştum, Ankara’daki bir arkadaşıma beni araması için mesaj attım. Arkadaşım sesimden iyi olmadığımı anladı ve kalan yolun büyük bölümünü konuşarak geçirdik.”
Özge, gideceği yere varmadan iniyor
Özge, gideceği ilden bir önceki ilde inmeye karar veriyor: “Gideceğim yerden bir şehir önce başka bir arkadaşımı aradım. Arkadaşım uygundu ve beni almaya geldi. Hayatımda bu kadar büyük bir korku yaşamamıştım. Okuduğum, izlediğim o korkunç hikayelerin senaryolarına çok benzeyen bir tecrübe yaşıyordum.”
Özge, sonunda arkadaşının onu alacağı yere geliyor. Anlattığına göre “arkasına bile bakmadan” arabadan inip, arkadaşının yanına gidiyor. “İçimde olaydan sağ salim kurtulmanın rahatlaması vardı” diyor.
Özge, yaşadığı bu kötü tecrübeyi BlaBlaCar yetkililerine anlatmak istiyor. Fakat, Fransa merkezli bu uygulamanın Türkiye’de herhangi bir ofisi bulunmuyor. Uygulamanın içinden bir şikayet mesajı atsa da henüz bir geri dönüş alabilmiş değil: “Karşılıklı güvene dayanan ve uzun yolculukların paylaşıldığı bu uygulama ile ilgili güvenlik açığının olması beni oldukça korkutuyor. Kimbilir benim gibi daha kaç kişi bu türden bir tacize uğramıştır. Maalesef kendi hikayemi paylaşırken de korkum devam ediyor. Ülkenin hukukunun bu durumlarda beni koruyacağına güvenmek istiyorum.”
*Röportaj yapılan kişinin isteği üzerine gerçek ismi değiştirilmiştir.