Bu bayram…
İlk defa, sessiz ve kimsesiz geçti. Telefonları ve elektronik iletişimi saymazsak tabii…
Fuzulî'nin edebiyatımızın en ünlü gazellerinden birinde "Ne açar kimse kapım bâd-ı sabâdan (sabah rüzgârından) gayrı" diye derdini dökmesi meşhurdur. Bizim derdimizin yanında onunki bile yaya kalır. Onun hiç olmazsa "sabah rüzgârı" kapısını açıyormuş. Bize o da gelmedi bu bayram…
Biz derken sizi ayrı tutmuyorum dostlar. Biliyorum ki çoğunuz evde çekirdek ailenizle baş başa kaldınız. Belki o da ayrı bir güzellik ama bayramlar birlikteyken güzel oluyor; öyle değil mi? Hele öyle dostlarım var ki asıl onlar Fuzulîden daha elemli yalnızlığı yaşadılar bu bayram. Kapılarını ne bir evlat, ne bir komşu çaldı bayramlaşmak için… Ne de bir çocuk zile basıp bayram şekeri istedi.
Siz ne yaptınız bilmiyorum ama ben televizyonun karşısına geçtim, telefonu da yanımdan ayırmadım hiç. O kanal, bu kanal dolaştım durdum.
Arife gününden başladı bu yeni günlük yaşantım.
Bir haber dikkatimi çekti: "Otoyol, köprü ve tünellerden geçiş bedava."
Nasıl yani! Hepsi mi?
Alt yazıda bu kadar yazıyordu. Ben de hemen Google amcaya başvurdum ve haberi buldum: Özel sektörün işlettiği Yavuz Sultan Selim Köprüsü, Osmangazi Köprüsü ve Avrasya Tüneli gibi projeler bağlantı yollarıyla birlikte ücretli olmaya devam edecek.
Yok yok! Bu bayram sonu kimseye laf çakmayacağım. İç sesim burnunu bu işe soksa, "Ey sözleşmeyi hazırlayanlar! Bu ne biçim iş? Hadi araç geçiş garantisi verirken devasa rakamlarda bazı özel ricalar(!) nedeniyle bir şey diyemediniz. Mesela Osman Gazi Köprüsü'ne saat başı 579 bin TL garanti ücret ödeniyor. Yeterli geçen olmazsa hepimiz ödüyoruz. Gerçi cebimizden çıkan para dolaylı olduğundan onu fark edemiyoruz. Hiç olmazsa bayramları sözleşmeye soksaydınız olmuyor muydu? " diye yazmayacağım. Her işe burnunu sokmamayı öğrensin.
Emekli Öğretmen de arasa onu dinlemeyeceğim diyordum ki telefon çaldı. Baktım o! "Benden bu hafta lütfen bir şey yazmamı isteme! Ben bayram yazacağım" dedim. "Yok!" dedi. "Sen de duymuşsundur. Köprüler, otoyollar ve tünellerden geçiş bedava! Eğer geçmeye niyet edersen yanına 3150 TL almayı unutma! Onu hatırlatayım diye aradım." Sinirlendim eski dostuma: "Ne alaka!" diye çıkıştım. "Sokağa çıkma yasağı yok mu kardeşim? Köprüden bedava geçersin geçmesine de sokağa çıkmanın cezasını hatırlattım sana. İyilikten de anlamazsın! Son bir şey: Sakın Yavuz Sultan Selim Köprüsü, Osmangazi Köprüsü ve Avrasya Tüneli'nden geçme! Onlar paralı…" dedi ve telefonu kapattı.
Bak işte! Kafamı karıştırdı ama yine de onu bunu eleştirmeyeceğim işte. Bana ne?
Emekli Öğretmen bir daha aradı. Meşgule verdim. Kim bilir ne diyecek yine! Daha birkaç dakika geçmişti ki onun eski dostu, Üniversite Hocası aradı. Bu aramanın onunla bir ilgisi var diye tahmin ettim ama koskoca profesör… Açmasan olmaz!
− Merhaba dostum!
− Merhaba! Buyurun Sayın Hoca'm.
− Elçiye zeval olmaz. Emekli Öğretmen sana komik bir şey soracakmış, sen de telefonu açmamışsın. Onun sorusundan başka bir soru da ben soracağım. Bana dedi ki Emekli Öğretmen, "O anlı şanlı (?) köşe yazarı, kulağı deliktir. Senin sorunu ancak o cevaplayabilir.
−Neymiş onun komik sorusu?
− "Bir ülkede iktidar partisinin yaptırdığı aleyhindeki videoyu ana muhalefet partisi kendi sayfasında paylaşır mı?" diye soruyor.
− Gerçekten komik soruymuş. Böyle bir ülke mi olur hiç?
− Senin bu cevabı vereceğini kelimesi kelimesine bildi. Bu cevap gelince sen de şunu söyle dedi bana: "Hemen Google'a girsin ve "Yalan Üretim Merkezi" yazsın. Sorunun cevabı orada. Bir de unutmadan o videoyu iktidar partisinin sayfasında aramasın. Kaldırdılar çünkü… YouTube'da, Twitter'da bolca var. Oralardan bulsun."
Huylu huyundan vaz geçer mi? Yine cevabını bildiği soruları bana yazdırmaya çalışıyor. Emekli Öğretmen! Yazmayacağım işte!
− Senin sorun ne Sayın Hoca'm?
− 17 Mayıs Pazartesi sabah yasaklar bitiyor. Türkiye'deki bütün meslek mensupları ve vatandaşlar için soruyorum. Neler yasak, neler serbest?
− Sen duymadın mı Hoca'm, o gün Bakanlar Kurulu toplanacak ya! Onlar duyuracak.
− Peki sen düşünmedin mi, Köşe Yazarı; Bakanlar kurulu sabah 05'ten önce mi toplanıp kararlarını açıklayacak? Hani lokantacılar, pazarcılar, kahveciler… aklına ne gelirse önceden hazırlanmaları gerekiyor ya!
Üniversite Hocası bunları söyledi, telefonu kapadı. Halbuki ona bir sorum vardı:
Bunları yazsam, sonra da o videoyu bulup seyretsem laf çakmış olur muyum?
Ona soramadım, size sorayım:
Sahi laf çakmış olur muyum?
Dilerim bir dahakine elli günlü, yasaksız bir bayram yapabiliriz.