İnsan ömrünün kısalığı hep rakamlarla ifade edilir de hiç kelimelere vurulmaz. Oysa kelimelere göre daha kısadır ömrümüz. Kelimeler daha hacimli insan ömrüne göre. Şöyle bir bakıyorum da bütün rüyalarım ve bütün gerçeklerim iki kelimenin arkasında toplanmış. Bu iki kelime ki yüzünü perdeleyen evinizin camındaki perde misalidir. Ne güzel anlatmış bunu Şükrü Erbaş:
Rüzgârını içinde taşıyan bir bulut gibi
Takılıp bir gece treninin düşlere bakan camlarına
Çekip gitsem bir gün, çekip gitsem
O yaz mavilerinin dünyaları yumuşatan
Dalga dalga kırılan içli kıyılarına
Geçerek derin tünellerinden sevgisizliğin…
Bunca bulutun rüzgârın hayalin içinde baş verebilen cam kadar renksiz, cam kadar tatsız ve tuzsuz sevgisizlik başka nasıl anlatılabilirdi ki…
İşte bundandır çekip gitmeye ama giderken bile dönmeye azmetmiş halim. Sevgisizliğin tünellerini yıkabilmek umuduyla…