Doğal Hayatı Koruma Vakfının (WWF) yayımladığı "Denizlerdeki Plastik Kirliliğinin Denizel Türler, Biyolojik Çeşitlilik ve Ekosistemler Üzerindeki Etkileri" adlı raporda yer alan bilgilere göre, her yıl 19 ila 23 milyon ton plastik atık denizlere bırakılırken denizlerdeki kirliliğin yüzde 60'ından fazlasını tek kullanımlık plastikler oluşturuyor. Plastik üretimindeki artışın devam etmesi durumunda 2050'ye kadar denizlere karışan makroplastik miktarında 4 kat; 2100 yılına kadar mikroplastik miktarında 50 kat artış meydana geleceği tahmin ediliyor. Bu nedenle suları kirleten mikroplastik kaynaklarıyla ilgili araştırmalar çevre sağlığı açısından büyük önem taşıyor.
Çamaşır yıkama kaynaklı mikroplastik kirliliğiyle ilgili yüksek lisans öğrencisi Emrah Bektaş'ın "Evsel çamaşır yıkama sonucu oluşan mikroplastik ve mikrolif oluşumunun değerlendirilmesi" başlıklı araştırmasının detaylarını AA muhabiriyle paylaşan Çelik, evsel çamaşır yıkamadan kaynaklanan mikroliflerin değerlendirilmesi, şimdiki ve gelecekteki durumunun ortaya konması anlamında, bunun, Türkiye'de yapılan ilk çalışma olduğunu söyledi.
Tekstil ürünlerinin hızlı moda akımıyla çok hızlı tüketildiğini ve kişi başına alınan kıyafet sayısının, dolayısıyla yıkama sayısının arttığını ifade eden Çelik, özellikle sentetik içerikli tişört, pantolon, kazak gibi günlük kıyafetlerin yıkanmasıyla suya karışan sentetik mikroliflerin ciddi bir mikroplastik kaynağı olduğunun altını çizdi.
Çelik, "Çalışmada kilogramda yıkanan çamaşır başına 24,87 miligram ila 59,25 miligram mikroplastik oluştuğunu belirledik. Bir adet mikroplastik lifinin yaklaşık ortalama değerinin 0,0036 miligram olduğu dikkate alınırsa yaklaşık bir avuç mikrolif bir yıkamada suya karışacaktır." dedi.
- Mikroplastiklerin yüzde 53'ü, 200 mikrometrelik filtrede tutulabilir boyutta
Araştırmada polyester, pamuk, akrilik ve elastan içerikli tekstil ürünleri kullandıkları bilgisini paylaşan Çelik, "Yıkama sonucunda oluşan suyu 200, 100, 50, 20,10 ve 5 mikrometrelik polipropilen filtrelerden geçirdik. Bu şekilde oluşan mikroplastiklerin daha çok hangi boyut aralığında olduğunu belirlemeye çalıştık. Bunun dışında da her bir filtrede tutulan mikroplastiği hassas terazide tartarak ağırlık üzerinden mikroplastikleri ortaya koyduk." diye konuştu.
Plastiğin 1950'li yıllardan beri kullanılan bir malzeme olduğunu aktaran Çelik, bu malzemenin organik olarak doğada çözülmesinin mümkün olmaması nedeniyle parçalara ayrılarak mikroplastik haline geldiğini, bu nedenle atık oluşumunu kaynağında azaltmak için tüketimin azaltılmasının ve çamaşır makinelerinde filtre kullanılmasının etkili olabileceğini vurguladı.
Çelik, şunları söyledi:
"Mikroplastiklerin boyut aralığına baktığımızda bunların yüzde 53'ünün 200 mikrometrelik filtrede tutulabilir boyutta olduğunu gördük. 200 mikrometrelik bir filtrenin ayrıca bir basınçlandırma sistemi vesaire gerektirmeden yani ileri teknoloji bir uygulama yapmadan çamaşır makinesi giderine yerleştirilmesiyle mikroplastiklerin yüzde 53'ünü tutabileceğimizi ortaya koyduk."
Tekstil ürünlerinin yıkanmasından kaynaklanan mikroplastik kirliliğinin azaltılabilmesi için tüketicilere tavsiyelerde bulunan Çelik, sentetik içerikli ürünler yerine pamuk gibi doğal içerikli ürünlerin tercih edilmesinin hem insan hem de çevre sağlığını korumak adına faydalı olacağını dile getirdi.
- Trakya bölgesinin 2035 simülasyonu
Yüksek lisans öğrencisi Onur Turan'ın "Çamaşır yıkamadan kaynaklanan mikrolif birikiminin sistem yaklaşımı ile modellenmesi" araştırmasında danışman olarak yer alan Tekirdağ Namık Kemal Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Çevre Mühendisliği Bölümü Dr. Öğretim Üyesi Nesli Aydın, çalışma kapsamında Trakya bölgesinde 2035 yılına kadar çamaşır yıkamadan kaynaklı mikroplastik birikimini model aracılığıyla tahmin etmeye çalıştıklarını ve çözüm önerilerinin etkinliğini kıyasladıklarını bildirdi.
Aydın, şöyle devam etti:
"Birinci senaryoda ileri arıtma tekniklerinin daha iyi verimli çalıştırılması ve de çamaşır makinelerinin deşarj suyu çıkışına filtre uygulanması durumunu inceledik. Bu senaryoya bağlı olarak dinamik sistem modelimizi çalıştırdığımızda 2035 yılı sonu itibarıyla birikecek mikroplastiğin 25 ile 450 ton aralığında olduğunu tahmin ediyoruz. İkinci senaryo kapsamındaysa; kumaş tekniklerindeki ilerlemelerle daha az mikroplastik salımı yapabilecek türde kumaş üretiminin yaygınlaştırılması, çevre bilincinin ilerlemesi ile insanların daha az çamaşır yıkamaya özendirilmesi durumunu inceledik. Bunun sonucunda modelimizi simüle ettiğimizde ise mikroplastik salımının 30 ile 150 ton aralığında olacağını tahmin ediyoruz."
Son yıllarda tekstil endüstrisindeki kıyafetlerin içeriğinde polyester liflerin yani sentetiklerin çok fazla kullanıldığını kaydeden Aydın, bu sentetiklerin yıkandıkça, aşındıkça çok yüksek miktarda mikroplastik salımına sebep olduğunu, bu nedenle hem üretici hem de tüketicilere bu kirliliği azaltmak için görev düştüğünü belirtti.
Aydın sözlerini, "Dikiş farklılıkları yani genellikle kumaşın bitim noktasının aşınmasından kaynaklı bir mikroplastik salımı söz konusu. Bu noktalara dikkat edilmesi gerekiyor. Tercih ettiğiniz deterjan tipi, sıkma devri, yumuşatıcı kullanıp kullanmamanız, sıcaklık ayarının yüksekliği ve bu konudaki bütün faktörler mikroplastik salımını etkiliyor." diyerek tamamladı.