CHP, Mondros Mütarekesi sonrasında işgalcilere karşı kurulan Anadolu Rumeli Müdâfaa-i Hukuk Cemiyeti'nin devamı olarak, yüz yıl önce 9 Eylül 1923 tarihinde Mustafa Kemal Paşa tarafından Halk Fırkası adı ile kuruldu. CHP her zaman tartışıldıkça büyüyen, yenilenerek ileriye doğru değişen partidir. Değişim rüzgârlarının estirildiği bugünlerde de devrimci dinamizmi gereği Türkiye’nin geleceğinde etkili olmaya devam edecektir.
Anadolu ve Rumeli Müdâfaa-i Hukuk Cemiyeti
Anadolu ve Rumeli’nin birçok şehrinde kurulan Müdâfaa-i Hukuk Cemiyetleri, 7 Ekim 1919 tarihinde yapılan Sivas Kongresinde birleştirilerek Anadolu Rumeli Müdâfaa-i Hukuk Cemiyeti olarak Gazi Mustafa Kemal Paşa tarafından 13 Ekim 1919 tarihinde kuruldu.
Hazırlanan Tüzük’te;
-“Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti, vatanın maruz kaldığı olaylar ile ve tamamen aynı maksatla millî vicdandan doğmuş olup her türlü fırka cereyanının dışında” olduğu, amacının;
-“Osmanlı vatanının bütünlüğünü, Saltanat ve Hilâfetin makamı ile Millî bağımsızlığın korunmasında Kuvâ-yi Milliye'yi etkin ve İrâde-i Milliye'yi hâkim kılmak olduğu, bütün İslâm vatandaşları cemiyetin doğal üyesi olduğu, örgütlenme, köy ve mahallelerden başlayarak nahiye, kaza, liva, vilâyet, müstakil liva taksimatına bağlı olacağı,”
belirtildi.
Bunun üzerine, aciz İstanbul Hükümeti;
-“Müdâfaa-i Hukuk hareketini ittihatçılıkla, bolşeviklikle, saltanata ve hilâfete isyankârlıkla, cumhuriyetçilikle ve asilikle suçlandı”.
Mustafa Kemal Paşa tarafından, 21 Mart 1921 tarihinde tüm vilâyet ve mutasarrıflıklara gönderilen bir genelge ile de;
-Anadolu Rumeli Müdâfaa-i Hukuk Cemiyeti'nin ülke ve millete yönelik görevlerini daha iyi yapabilmesi için bu örgütlerin Meclis Başkanlığı ile daha iyi ve düzenli ilişki kurmaları istendi. Müdâfaa-i Hukuk Cemiyeti'nin Merkez Heyetini oluşturan kişilerin ad ve şöhretlerinin Meclis Başkanlığı’na bildirilmesi istendi.
CHP bu müktesebat, yani kazanımlar üzerine inşa edilerek bugüne kadar geldi.
Cumhuriyet Halk Fırkası (CHF) 2’nci Kurultayı’nda değişim
Halk Fırkası bazı İttihatçıların katılımıyla, Sivas Kongresi'nde tartışılmış ve 9 Eylül 1923 tarihinde kuruluşunu tamamlamıştır. Bu tarih aynı zamanda 1’inci Kurultayı olarak kabul edilmiştir. Ancak, resmî kuruluşu Halk Fırkası adıyla 11 Eylül 1923 tarihinde tamamlamıştır.
CHF, 15 Ekim 1927 tarihinde gerçekleştirdiği 2’nci Kurultayı’ndan önce; eğitim, kültür, sosyal ve ekonomik devrimlerinin birçoğunu gerçekleştirmiştir. Bu Kurultay'da Gazi Mustafa Kemal Büyük Nutuk'unu okumuştur. Kurultayda kabul edilen tüzüğe göre; CHF'nin; cumhuriyetçi, halkçı, milliyetçi siyasi bir cemiyet olduğu, fırkanın değişmez Umumi Reis’inin Gazi Mustafa Kemal, Başvekil İsmet İnönü ise Umumi Reis yardımcısı olduğu resmen kabul edildi.
Daha önce kurulup kapatılan Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası'nı (TCF) ve Serbest Cumhuriyet Fırkası (SCF) deneyimlerinin başarısızlıkla sonuçlanmasından sonra CHF'nin tek parti yönetimi, devrimlerini daha rahat yapma olanağı elde etti. 1931 yılından toplanan Üçüncü Kurultay'da tüzük yenilendi ve partinin programı belirlendi.
Kamucu ve devrimci değişim ve partinin yeni adı Cumhuriyet Halk Partisi…
4’üncü Kurultay 29 Mayıs 1935 tarihinde toplandı. Partinin adı, Dil Devrimi'nin getirdiği yeni anlayış uyarınca Cumhuriyet Halk Partisi olarak değiştirildi. Bu kurultaya “devletçilik kişinin yapamayacağı işleri devlet yapar” anlayışının yerine “özel girişimi kontrol etme” anlamı verilen “devletçilik” ilkesi benimsendi.
Siyasal, toplumsal, hukuk, eğitim-kültür ile ekonomik değişimler…
Mustafa Kemal kahraman bir asker olduğu kadar, siyasi ve diplomatik bir dehaya sahip bir devrimci olarak ülkenin çağdaş medeniyetler seviyesine ulaşabilmesi ve kültürel açıdan gelişmiş toplumların aktif bir üyesi olabilmesi için modern Türkiye Cumhuriyeti’ni inşa etmiştir. Bu amaçla; herkesin bildiği siyasi, sosyal, eğitim, kültür ve ekonomi alanlarında devrimler yaparak modern Türkiye’yi yaratmıştır.
1924-1938 yılları arasında Atatürk’ün Cumhurbaşkanlığı, İsmet İnönü’nün Başbakanlığı zamanında yapılan fabrika ve yatırımlar başka bir yazı konumuz olacaktır.
Ne yazık ki bu ekonomik kuruluşlar, 12 Eylül ürünü Turgut Özal, Mesut Yılmaz, Tansu Çiller ve Recep Tayyip Erdoğan tarafından önce kötü yönetilerek sonrada özelleştirme adı altında talan edilmişlerdir.
İsmet Paşa ve Ortanın Solu değişimi
Atatürk döneminde kamu ağırlıklı karma ekonomi modeli zaten sola yakın uygulamalardı. 1965 yılında İsmet Paşa, “CHP'nin çizgisinin ‘ortanın solu’ oluğunu, ‘devletçi bir parti olduğunu, bu sıfatlarıyla elbette ortanın solunda bir anlayışta olduğunu’, aslında ‘laikiz dediğimiz günden beri’ ortanın solundayız.” şeklinde açıklama yaptı.
İsmet Paşa’nın CHP’yi politik yelpazede merkez solda konumlandırılması CHP'nin sosyal demokrasi ile resmen tanışması anlamına da gelmekteydi. İsmet Paşa ortanın solu girişimi ile Kemalizmi sosyal demokrasi ile kaynaştırmış, bürokratik merkeziyetçi anlayışa da son vermiştir.
5 Mayıs 1972 tarihinde yapılan CHP Kongresinde Ecevit’çiler Parti Meclisi’nde çoğunluğu elde ettiler. Ecevit kimi kez ortanın solu, kimi kez demokratik sol olarak sürdürülen politikaları giderek sosyal demokrat anlayışa denk geliyordu.
CHP Sosyalist Enternasyonal’de
CHP, Sosyalist Enternasyonal’e Bülent Ecevit’in Genel Başkan olduğu 27 Kasım 1976 tarihinde katılma kararı aldı ve aynı yıl üyeliğe kabul edildi. Deniz Baykal, 2005’te Sosyalist Enternasyonal Genel Başkan Yardımcılığı görevini üstlendi.
Her ne kadar 2008 yılında Deniz Baykal ile Sosyalist Enternasyonal arasında bulunan bazı ülke temsilcileri ile yaşanan gerilim nedeniyle CHP Sosyalist Enternasyonal arasında 2012 yılına kadar soğuk dönem yaşansa da Kılıçdaroğlu’nun Genel Başkanlığı gelmesi ile yeniden soğukluk giderildi. 2013 yılında Lizbon’da yapılan toplantıda Kılıçdaroğlu oyların %87’sini alarak Sosyalist Enternasyonal’ın Başkan Yardımcılığına seçildi.
Kılıçdaroğlu Genel Başkan
Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu, 2010 yılında Deniz Baykal'ın bir kaset kumpası ile genel başkanlık görevinden istifa etmesinden sonra bürokrasi ve siyasi deneyim ve çalışkanlığı sayesinde yapılan 33’üncü CHP Olağan Kurultayı'nda delegenin tamamının oyunu alarak Genel Başkan seçildi. 13 yıldır partiyi yönetiyor.
İlginç olan, 13 yıl boyunca Sayın Genel Başkan’ın yanında olan, her icraatında payı ve sorumlulukları bulunan Genel Merkez Yöneticilerinin bugün O’nu yalnız bırakarak yenilikçiliğe soyunmaları ve yeni pozisyon almaları çok manidardır. Bu zevatlar; ‘’değişim şarttır, bizimde bu tatsız tuzsuz çorbanın tatsızlığında sorumluluğumuz var’’ deyip kenara çekilselerdi anlamlı bu derece eleştiri konusu olmazlardı.
Bugünkü kötü yönetimin kaynağı olan “tüzük değişikliğinin” yazmanı ve mimarı eski Genel Merkez Yöneticilerinin yenilikçiliğe soyunmaları ne kadar ciddiye alınması gerektiğine, bugünlerde yenilikçiliğe talip olanların çok daha iyi değerlendirerek düşünmeleri gerekir.
Son üç cumhurbaşkanlığı seçim sonuçları ve değişim tartışmaları…
Son 3 Cumhurbaşkanlığı seçimlerinin kaybedilmesinde Tüzük Kurultayından beri devam eden partideki kurulların ve kuralların işlememesidir. Partinin geçmişten gelen kazanımlarının bir kenara bırakılmasıdır. Bu kuralsızlıkları uygulayıp uzun yıllar Genel Merkez kadrolarını işgal edip şimdilerde de yenilikçi diye ortaya çıkmalarıdır. Eski Genel Merkez Yöneticileri yeni bir kaptanın yönetiminde eski pozisyonlarını devam ettirmek istiyorlar. Bir özürleri, pişmanlıkları yok. Genel Başkanı bütün olanların tek sorumlusu yaparak siyaseten yeni bir hamlenin peşine düşmüşler. Partide var olan ideolojik karşıtlıklar ve yapısal sorunlara da bir itirazları yok. Sadece Genel Başkan’ın değişmesi ile eski durumlarını devam ettireceklerini zannediyorlar.
İdeolojik ve yapısal değişiklikleri giderilmeden, halkı yani; işçiyi, emekliyi, esnafı, tüccarı siyasetin baş aktörü yapmadan siyaset bir avuç siyaset simsarının çıkarları etrafından döner durur. Hiçbir değişim olmaz.
Değişim seslerinin her cenahtan yükseldiği bu dönemde CHP il kongreleri hâlâ blok listelerle yapılıyor. İlginç olan değişimciler bile blok liste diyorlar. CHP Ankara İl Kongresi de Cumhurbaşkanlığı sisteminde ki gibi, yüzde 51’i alan yüzde yüzün tamamını alıyor!
Değişimci diye yola çıkan, şimdiye kadar değişime direnen, ön seçimi ittifaka kurban eden, solu çoğaltmak yerine sağla çoğalmaya çalışan bu değişimcilerden Allah değişimi korusun!
Elbette ki umutsuz olmayacağız. Sosyalist Enternasyonal üyesi CHP, çağdaş sosyal demokrasi ilkeleri ile altı okun gösterdiği hedeflere doğru Türkiye’yi Cumhuriyeti’nin 2’nci yüzyılında kurucusu olduğu Türkiye’yi daha da ilerilere taşıyacağına inancımız tamdır.