TBMM'nin 27.Dönem 4. yasama yılı Genel Kurul'daki özel oturumla başladı. Cumhurbaşkanı Erdoğan ve BMM Başkanı Mustafa Şentop Genel Kurul'a konuştu.
Türkiye Büyük Millet Meclisi 27. dönemin yeni yasama yılına bugün başlıyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan, yeni yasama yılının açılışına katılmak üzere TBMM'ye gelirken, şu an ise TBMM Başkanı Mustafa Şentop Genel Kurul'a konuştu.
TBMM Başkanı Mustafa Şentop Genel Kurul'daki konuşmasının ardından Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan konuştu..
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, yeni yasama yılının açılışına katılmak üzere TBMM'ye geldi. Erdoğan Meclis'te törenle karşılandı. Törenin ardından Şeref Kapısı'ndan Meclis'e giren Erdoğan, Genel Kurul'da konuşma yaptı..
TBMM Başkanı Mustafa Şentop'un ardından AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan konuşmasına başladı.
Erdoğan'ın konuşmasından satır başları şöyle:
Meclisimizin İlk başkanı Gazi Mustafa Kemal Atatürk'e şükranlarımızı sunuyorum.
Açılışından bugüne Meclisin üyesi sıfatıyla ülkemize hizmet eden tüm vekillerimizi saygı ile yad ediyorum. Cumhuriyetin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk ile ülkenin kalkınmasında emeği geçen herkese şükranlarımı sunuyorum. Aziz şehit ve gazilerimizi hürmetle anıyorum.
Cumhuriyetin 100. Yılı İstanbul’un fethinin 600. Yıl dönümüne aynı şekilde önem veriyoruz. Türkiye gerisinde kesintisiz ve çok geniş bir coğrafyaya yayılmış 2 bin 200 yılı aşkın devlet geleneği olan nadir ülkelerden biridir.
"MECLİSİMİZ UMUT KAYNAĞIDIR"
Gücünü sömürgecilikten alan devletlerle aynı yöntemi kullanamaz. Asil duruşumuzu evlatlarımıza bırakacağımız en kıymetli hazinedir. Kıbrıs ve Azerbaycan Türklerinden Balkanlar Kuzey Afrika’ya kadar herkese samimi destek veren Meclisimiz umut kaynağıdır.
Bu yıl Meclisimizin dualarla açılışının 100. Yıl dönümüydü. Korona nedeniyle arzu ettiğimiz şekilde kutlayamadık. Ama Cumhuriyetin 100. Yılında gerekli kutlamayı yapacağız. Burası gazi bir meclistir. “Hangi çılgın bana zincir vuracakmış şaşarım” diyenlerin meclisidir. Nice darbelere ve girişimlere rağmen bu kutlu çatı temsilcisi olduğu milletin onurunu korumuştur.
Özellikle 15 Temmuz gecesi bu meclisin kararlı duruşu Dünya tarihine geçmiştir. Milletimizin yaşadığı her sıkıntının ardından milli iradenin tecelligahı meclisimiz üstlendiği sorumluluğu yerine getirmeyi bilmiştir. Bu çatı altında yapılan reformlar, alınan kararlar hayranlık verici bir başarı hikayesidir.
Önümüzdeki yıllarda Meclisimiz çok daha başarılı bir tarih yazacaktır. Eski alışkanlıklarla yeni bir sistemi sürdürmenin zorluklarını her alanda yaşıyoruz. Yeni reformlarla aksaklıkları gideriyor, çıtayı yukarıya taşıyoruz. Türkiye bu konuda dünyaya örnek olacaktır.
"YENİ BİR YOL AYRIMINA GELDİ"
Türkiye’nin istikrarsızlıklar, çekişmeler sebebiyle uzunca bir süre ihmal ettiği demokratik ve ekonomik atılımları yerine getirmekteyiz. Gelişmelerin bu derece hızlanmasının ikinci sebebi, dünyanın geldiği yeni yol ayrımıdır. İkinci dünya savaşı sonrası kurulan uluslararası düzen artık yıkılıyor.
Salgın sonrası düzen bu durumu gözler önüne sermiştir. Dünyanın karşılaştığı yeni sınamalar, krizler karşısında etkisiz kalan bu kurumlar yıkılmayı daha da artırıyor. Bir süredir her platformda dile getirdiğimiz “dünya beşten büyük” sözü bu yüzdendir.
Türkiye’nin istikrarsızlıklar, çekişmeler sebebiyle uzunca bir süre ihmal ettiği demokratik ve ekonomik atılımları yerine getirmekteyiz. Gelişmelerin bu derece hızlanmasının ikinci sebebi, dünyanın geldiği yeni yol ayrımıdır. İkinci dünya savaşı sonrası kurulan uluslararası düzen artık yıkılıyor.
"DÜNYANIN HER KÖŞESİNİN GÜVENLİĞE İHTİYACI VAR"
Salgın sonrası düzen bu durumu gözler önüne sermiştir. Dünyanın karşılaştığı yeni sınamalar, krizler karşısında etkisiz kalan bu kurumlar yıkılmayı daha da artırıyor. Bir süredir her platformda dile getirdiğimiz “dünya 5’ten büyük” sözü bu yüzdendir.
Dünyanın doğusu ve batısıyla kuzeyi ve güneyiyle her köşesinin güvenliğe ihtiyacı vardır. Dünyanın herkese yetecek kaynaklarının adaletli şekilde dağıtılmasına ihtiyacı vardı. Bunları sağlayacak bir küresel yönetim düzeni kurmamız şarttır.
Yoksa yağmaların, çatışmaların yeniden başlaması kaçınılmaz bir hale gelecektir. Bu çerçevede Meclisimizin de üzerine düşenleri yerine getirdiğini görmekten memnuniyet duyuyoruz. Balkanlarda yaşanan katliamların izleri hala tazedir.
"AZERBAYCAN'IN YANINDAYIZ"
Karadeniz’de Kırımın işgali ile başlayan kriz yeniden tırmanma potansiyeline sahiptir. Dağlık Karabağ’ı işgal eden Ermenilerin Azerbaycan’a saldırmasıyla başlayan çatışmalar bunun en net örneğidir.
Azerbaycan’ın yanında olduğumuzu buradan bir kez daha belirtmek istiyorum. Minsk Üçülsü denilen ABD, Fransa, Rusya 30 yıldır ihmal ettiği için durum buraya gelmiştir. İşgalcilerin bu topraklardan çıkmaları gerekir ki burada bir çözüm olsun.
"AZERBAYCAN'A DESTEĞE DEVAM EDECEĞİZ"
1 milyon kilometrelik alandan ayrılmış olan Azerbaycanlı kardeşlerimiz topraklarına dönecekleri günleri bekliyor. Putin’le görüştük, şimdi netice zamanı. Azerbaycanlı kardeşlerimiz kendi göbeklerini kesmenin adımlarını atmıştır. İşgalcilere sessiz kalıp vatanını savunanları ve onların yanında yer alanların bizim nezdimizde bir varlığı yoktur.
Azerbaycan’a tüm kalbimizle destek vermeye devam edeceğiz. Böyle geldi böyle gitmez bu oyun, Zalimleri iflah etmez bu oyun, Sizdeki yaranın özü bizdedir. Bu bölgedeki kalıcı barışın yolu, Ermenilerin işgal ettiği her karış Azerbaycan toprağından geri çekilmesinden geçmektedir.
"SURİYELİLERİNDE İHTİYACINI BİZ KARŞILIYORUZ"
Suriye krizi coğrafyamızın en acı meselesidir. Bu ülke ile 911 kilometrelik bir sınıra sahibiz. Binlerce yıllık bir ortak geçmişi paylaşıyoruz. Türkiye’nin 40 yıllık terörle mücadelesinde Suriye kritik bir konumda yer almıştır.
Suriye’deki zulüm ve savaştan kaçan 4 milyona yakın insanı biz misafir ediyoruz. Suriye içindeki 4 milyon insana da biz yardım ediyoruz. Her kim “Türkiye’nin Suriye’de ne işi var?” diyorsa kafasında başka hesaplar yapıyordur.
Türkiye sınırında güvenliği sağlamak için her yolu ve yöntemi kullanmayı sürdürecektir. Son terörist de ölene kadar operasyonlarımızı sürdüreceğiz.
Avrupa’daki kayıp 100 bin mülteci çocuğun durumunu gündeme getiren bizim milletvekilimiz olmuştur. Ülkemize 3 milyar+3 milyar sözü verip kırk dereden su getiren Avrupa Birliği olmuştur.
"KUDÜS BİZİM MESELEMİZ"
Anlaşmak da çatışma çıkarmak da karşımızdakilerin tercihidir. Çatışmaların arttığı bir dünyada barış için Türkiye kadar mücadele eden kaç ülke vardır. Türkiye’nin en güçlü ülkesi olmadığımıza halde dünyada en çok yardım yapan, en çok mülteciye sahip çıkan ülke olmamız bunun ispatı değil midir?
Kudüs meselesi bizim için sıradan bir şey değildir. Kudüs bizim şehrimizdir, bizden bir şehirdir.
"EN ÖNEMLİ KAYNAĞIMIZ EKONOMİDİR"
Türkiye’nin gezi olayları ile hedef alınmaya başlanan en önemli kaynağı ekonomidir. Nitekim geçtiğimiz yıl cari işlemler dengesi 8,8 milyar dolar fazla verdi. Enflasyon geriledi. İhracatımız dünyanın 50 ülkesi arasında müracaat büyümesinde 6. Sırada yer aldı.
Yaşanan tüm olumsuzluklara rağmen 2020’ye büyük umutlarla başladık. Korona virüs salgınına böyle bir iklimde yakalandık. Açıkladığımız destek paketleriyle ekonomimizin en az hasarla çıkmasını sağladık.
"CUMHURİYETİMİZİN TARİHİ REKORU OLMUŞTUR"
Milli gelirimizin yüzde 10’unu bulmuştur. 35 milyar TL’yi aşkın karşılıksız ödeme yaptık. 19 milyar kaynağı doğrudan çalışanlarımıza aktardık. İşsizlik ödeneğini de aktif şekilde değerlendirdik. Ertelediğimiz SSK Bağkur ödemeleri 40 milyar TL’ye yaklaştı.
Bireysel, esnaf, kurumsal destekleri temin ettik. Yılın ikinci çeyreğinde yüzde 9,9’luk eksi büyüme elbette üzüntü verici. Üçüncü çeyrekle ilgili tüm göstergeler ekonominin hızla toparlandığını işaret ediyor. Salgının dünya ekonomisinde yol açtığı dış talep daralmasına rağmen temmuz ihracatımız yüzde 4.4 artmış ve Cumhuriyet tarihi rekoru olmuştur.
Biz daha büyük bir büyüme gerçekleşeceğine inanmamıza rağmen beklentiyi ihtiyatlı bir şekilde belirledik. Gelişmiş ülkeler dahil pek çok ülke salgının yönetimden sağlığa sirayet etmesine engel olamamıştır. Türkiye ise bu konuda bölgesinin yükselen yıldızı olmuştur. OECD Türkiye’yi en az etkilenen 3. ülke olarak göstermiştir.