Cumhuriyet yazarı Barış Pehlivan'dan çok konuşulacak yazı: Şimdi de SATÖ tezgahı mı?

"TUGAM" ismiyle internette yer alan bir araştırma merkezi, TSK'daki Atatürkçü subayların yeni bir darbe yapacağını ileri sürerek, kimliklerini paylaştı. SATÖ(Sabetaycı-Atatürkçü Terör Örgütü) adını veren sözde araştırma merkezi Alevileri de hedef alarak, vatandaşlara silahlanma çağrısında bulundu.

TUGAM isimli sözde araştırma merkezinin internet sitesinde yer alan "Manifesto" kısmında kendilerini şöyle anlatıyorlar:

3 SENARYO YAZDILAR 

"Türkiye Ulusal Güvenlik Araştırmaları Merkezi (TUGAM) Türkiye’nin iç ve dış güvenlik tehditlerini analiz ederek bu tehditlere karşı çözüm önerileri sunan özgür bir platformdur.

TUGAM.org Türkiye için gelecekteki en büyük güvenlik tehdidinin adını ilk defa TUGAM’ın koyduğu Sabetaycı-Atatürkçü Terör Örgütü (SATÖ) mensuplarınca yapılacak olan askerî darbe girişimi olduğunu öngörmektedir. TUGAM’ın analizlerine göre cuntacılar sivil iktidarı görevden uzaklaştırmayı başardığı taktirde 3 farklı simülasyondan biri gerçekleşecektir.

Birinci senaryoya göre SATÖ ülkedeki bütün kontrolü eline alıp Türkiye’nin son yıllardaki bütün kazanımlarını silecek, 1930’ların yönetim anlayışından daha ceberut ve daha rövanşist bir kin politikasıyla dindar, muhafazakâr ve milliyetçi kesimleri manevi ölü haline getirecektir. Ayrıca şimdiye kadar gizli kalmayı tercih etmiş Sabetaycılar kimliklerini açıklamakta bir beis görmeyip etnik kökene dayalı bir rejim yaratmaya çalışacaklardır.

İkinci senaryo, SATÖ’nün iktidar olup muktedir olamamasıyla ortaya çıkacak yönetim boşluğunu; Selefî ve sözde Sünnî dinî gruplar ile PKK ve DHKP-C gibi seküler terör örgütlerinin silah yoluyla doldurmaya çalışmasıyla yaşanacaktır. Türkiye Suriye iç savaşına benzer bir ortama sokulduktan sonra ülke dış müdahaleye açık bir hale gelecektir.

Üçüncü senaryoya göre de iktidar ve kısmen muktedir olan SATÖ cuntasıyla diğer Kemalist ve sol gruplar arasında yaşanacak kıyasıya rekabette ülkenin hızlı bir şekilde “muz cumhuriyeti”ne irtica etmesidir.

Bilindiği üzere Sabetaycılar İngilizlerle işbirliği yaparak Osmanlı Devletini yıktı. Maşa olarak da Alevî askerleri kullandılar. Yıldan yıla güç kaybeden Sabetaycılar artık eskisi kadar aktif değildir. Uluslararası güçler şimdi yabancı dernek, vakıf ve think-tank’lerle bir nevi “yasal casusluk” yaparak hedef ülkeler üzerinde emellerini gerçekleştirmeye çalışmaktadır. Bu oluşumlar maşa olarak; muhalif siyasi partiler, yerel vakıf ve dernekler, düşünce kuruluşları, Sabetaycılar, Atatürkçüler, Kemalistler, bazı Alevî cemaatler, çeşitli yasadışı sol gruplar, terör örgütleri, FETÖ ve cumhur ittifakına çeşitli sebeplerden ötürü sırt dönmüş siyasi oluşumları kullanmaktadır. 

TUGAM bu cunta harekâtının başarılı olamaması için alınması gereken tedbirlere ve darbe/isyan hareketi sırasında yapılması gerekenlere yoğunlaşmaktadır."

SİLAHLANMA ÇAĞRISINDA BULUNDULAR

Kendilerini sözde özgür bir platform olarak tanıtan TUGAM'da silahlanma çağrısı yapılarak, şöyle deniliyor:

"Türkiye’de özellikle darbe girişiminden sonra yivsiz av tüfeği satışlarında büyük patlama yaşandı. Hem tüfek hem ruhsat ücretinin ucuz olması sebebiyle vatandaşlar vatan ve nefs müdafaası için yivsiz av tüfeklerine yöneldi.
Medyada yer alan rakamlara göre artık her 4 evin 1’inde silah mevcut. Vatandaşların olası bir darbe sırasında ve akabinde kendisini, ailesini ve ülkesini korumak için silah edinmesi doğal ve elzem bir davranış haline gelmiştir. Bu durum orduya, emniyete ve Milli İstihbarat Teşkilatı’na (MİT) veya SADAT gibi kurum-kuruluşlara bırakılamayacak derecede mühimdir.
...
Sabetaycı Atatürkçü Terör Örgütü (SATÖ) darbesinde darbecilere karşı vatandaşların kendisini, dinini, ailesini ve vatanını koruması için bireysel silahlanma son derece gereklidir. "

"ŞİMDİ DE SATÖ TEZGAHI MI?"

"TUGAM" isimli sözde araştırma merkeziyle ilgili Cumhuriyet Gazetesi yazarı Barış Pehlivan'dan dikkat çeken bir yazı geldi. Pehlivan'ın "Şimdi de SATÖ tezgâhı mı?" başlıklı yazısından ilgili kısım şöyle:

Telefondaki ses “Şimdi de SATÖ’yü uyduracaklar” dedi. 

Ne demek istediğini anlatacağım ama önce hatırlayalım... 

Neredeyse 20 yıl önceydi. 

Fethullahçılar “Alo İhbar” adlı bir web sitesi açtı. Ergenekon ve Balyoz kumpaslarında suç delili olarak gösterecekleri ne varsa, ilk orada yayımladılar. Denizciler, Paşa Keyfi, Karanet TV gibi onlarca site ardı ardına açılıyor, yüzlerce TSK mensubunun özel hayatı, ses kayıtları, gizli çekimleri sistemli olarak piyasaya sürülüyordu. Sahte belgeler havada uçuşuyor; internet, Türkiye’yi dönüştürme operasyonunda fragman görevi görüyordu. Asıl film, şafak gözaltılarıyla ya da Yüksek Askeri Şûra’da başlıyordu. Yani, neyi izleyeceğimizi biliyorduk, bekliyorduk. 

NEDİR BU TUGAM?

Ve bugün... Emekli amirallere operasyon ne anlama geliyor? Bu sorunun yanıtını ararken, telefonum çaldı. Sezgilerine güvendiğim kişi “tugam.org” adlı web sitesine bir göz atmamı önerdi. 

Türkiye Ulusal Güvenlik Araştırmaları Merkezi’nin kısaltmasıydı TUGAM. 

Gerçekte böyle bir kurum var mıydı, şüpheliyim. 

TUGAM sitesi Temmuz 2020’de İstanbul’da kuruldu. Tarihin en büyük Atatürkçü asker tasfiyelerinden birinin gerçekleştiği YAŞ’tan hemen öncesiydi bu. 

Kendilerini tanıttıkları metnin ikinci cümlesi şöyleydi: “TUGAM.org Türkiye için gelecekteki en büyük güvenlik tehdidinin adını ilk defa TUGAM’ın koyduğu Sabetaycı-Atatürkçü Terör Örgütü (SATÖ) mensuplarınca yapılacak olan askeri darbe girişimi olduğunu öngörmektedir.” 

Dil tanıdık geldi mi? Dahası, asıl tehlikenin farkında mısınız? 

ÇOK KARANLIK NOKTALAR

Siteye girince çok çarpıcı bir gerçekle karşılaştım. Buna göre; amirallerin yaptığı açıklamayı, 3 Nisan Cumartesi gecesi saat 23.03’te paylaşmışlardı. Bu da demek oluyordu ki sanılanın aksine, ilgili açıklamayı ikinci yayımlayan Zihni Çakır değil, TUGAM sitesiydi. Soru şuydu: Zihni Çakır’ın Emniyet’te ifadesinin alınması acaba TUGAM’ın üstünü örtmek için miydi? 

Daha da kafa karıştıran ne, biliyor musunuz? 

TUGAM sitesi, imzacı amirallerin biyografilerini kendileri daha açıklamayı yayımlamadan çok önce sistemlerine yüklemişlerdi. “Cuntacılığa özenen Ergun Mengi kimdir” başlıklı içeriğin zamanı 3 Nisan 22.05’i, “Cuntacılığa özenen Alaeddin Sevim kimdir” başlıklı içeriğin zamanı ise 3 Nisan 22.48’i gösteriyordu. Yani, açıklamaları daha hiçbir yerde yayımlanmadan emekli amirallerin biyografileri hazırlanmıştı. Bu eğer saat manipülasyonu değilse, çok daha vahim bir tabloyla karşı karşıyaydık. 

Ve sahi... “103 emekli amiralden muhtıra / TUGAM o isimleri tek tek deşifre ediyor” manşetiyle yayımlanan açıklamayı kim o siteye vermişti? 

KİME GÜVENİYORLAR? 

Şimdilik karanlıkta kalan o kadar çok nokta vardı ki... 

Künyesindeki kişilerin hepsi gerçek miydi? Neden apar topar tüm isimler silindi? İmtiyaz Sahibi ve Genel Yayın Yönetmeni “Faruk Atalay” kimdi? 

Bir de... Editörleri arasında görünen isimlere farklı yerlerde de rastlıyorduk. Gazete Politik, Ahval Türk, Komplo Haber gibi başka siteler de aynı ekibin işi gibiydi. Tüm bu sitelere ziyaretçi desteği de AKP’li bir bakan ve Saray’ın bir başdanışmanı için açtıkları yüksek takipçili Facebook sayfasından sağlanıyordu. Bir anlam ifade ediyor muydu bu olgu? 

Öyle ya, merak ediyor insan: “1 numara Ergun Mengi değil, Koç’un altın amirali Cem Gürdeniz’dir”, “TUGAM cuntacıları deşifre ediyor” gibi içi fişleme, dava konusu olabilecek, operasyon dolu metinleri hangi güce dayanarak yayımlıyorlardı? 

Bunları ve daha fazlasını sormak için sitede gösterilen adrese e-posta attım, ancak dönüş yapılmadı. 

Telefonda beni uyaran ses dikkatimi çekti: 

İçinde bir suç unsuru olmayan amiraller bildirisinin merdiven yapılıp, TSK’de kalan bir avuç Atatürkçü subayın da tasfiye edileceği söyleniyor. İşte tam da bu atmosferde TUGAM gibi operasyonel sitelerin varlığı çok daha kritik. Zira, biliyoruz ki internette yayımlanan böylesi içerikler subayların YAŞ dosyalarına giriyor ve TSK ile ilişkilerinin kesilmesi için “delil” sayılıyordu. 

Fragmanı izledik, film oynayacak mıydı? 


 

 

Politika Haberleri