Sözcü gazetesi yazarı Rahmi Turan "Kara günlerde aydınlık mektup" başlıklı yazısında Prof. Dr. Celal Şengör'ün mektubuna yer vermişti.
Şengör mektubunda, Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği Kurucusu ve uzun yıllar Genel başkanlığını yapan Prof. Dr. Türkan Saylan için tartışma yaratan ifadeler kullanmıştı.
Celal Şengör söz konusu mektupta, Türkan Saylan için şunları söylemişti:
"Üniversite hocalarımızın ezici bir çoğunluğu lise hocası bile olamayacak düzeydedir.
YÖK'ün uyguladığı kontenjan politikası her türlü aklıselimin haricindedir.
Düşününüz ki, 25 tane optik mineraloji (mineral bilimi) mikroskopu olan bir jeoloji bölümüne 70 kontenjan verilmiştir. Bu açıkça ‘Eğitim yapmayın' demektir.
Türkiye'deki intihal (aşırma) sayıları insanı korkutacak düzeyde olup üniversite içinde pek ciddi bir ahlâk erozyonuna işaret etmektedir.
Yere göğe koymadığımız rahmetli Türkân Saylan, YÖK üyesiyken YÖK'ü yuvarlak lâflarla eleştirmekten başka dişe değer tek bir fikir üretemediydi.
Cumhuriyet'te yayımladığı saçma sapan bir yazıya ben sert bir cevap yayımlamıştım. Dönüp baktığınızda kendisinin bilim üretiminin de neredeyse yok düzeyinde olduğunu görüyorsunuz.
Bu durum, sağ-sol demeden tüm sözde bilim insanlarımızın acınılacak durumuna pek çarpıcı bir örnektir."
ÇYDD'DEN AÇIKLAMA
Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği ise konuyla ilgili olarak yaptığı açıklamayla, hem Sözcü gazetesi yazarı Rahmi Turan'a hem de Celal Şengör'e sert tepki gösterdi.
Açıklamada, "Akademik etiğe, basın etiğine ve toplumsal ahlaka açıkça aykırı şekilde, Büyük Atatürk’ün çağdaş uygarlık seviyesine erişilmesi hedefi için yurdun tüm evlatlarına çağdaş ve bilimsel eğitim verilmesi ve fırsat eşitliği sağlanmasına bütün ömrünü adamış ve son günlerini kendisinin ve ÇYDD’nin uğradığı saldırılarla mücadele ederek geçirmiş bir toplum önderine bu tür dayanaksız ve soyut tezlerle saldıranları ulusumuz asla affetmeyecektir" denirken, Şengör'ün saygısızlık yaptığı vurgulandı.
ÇYDD tarafından yapılan açıklamada, hem Şengör'ün hem Turan'ın özür dilemesi gerektiği vurgulandı.
ÇYDD'nin açıklaması şu şekilde:
"Bilim insanı, Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği’nin efsane Genel Başkanı ve son yüzyılın en önemli toplum önderlerinden biri olan Prof. Dr. Türkan SAYLAN’ın hatırasına, 19 Haziran tarihli Sözcü Gazetesi’nde Rahmi TURAN’ın köşesinde, unvanında profesör yazan ve öyle sandığımız Celal ŞENGÖR tarafından yazılan bir mektupla büyük bir saygısızlık yapılmıştır.
Adı geçen kişi hangi payesine, hangi ulusal, toplumsal ve evrensel çalışmasına ve başarısına dayanarak önce cüzzamı Türkiye’de yenmiş ve uluslararası alanda bu başarısı “Gandhi Barış Ödülü” ile ve başkaca sayısız ödüllerle ödüllendirilmiş, eğitimdeki eşitsizliği ve cehaleti yenme hedefiyle ömrünün son dakikasına kadar çalışmış bir toplum önderinin bilimsel yeterliliğini sorgulamaktadır, amacı ve beklentisi nedir? Bu mektubu köşesine taşıyan ve çok kısa süre önce benzer bir skandalla aklımızda büyük soru işaretleri oluşturmuş bir kişi, nasıl olur da saygın bir basın kuruluşunda halen başyazarlık yapabilmektedir? Bu soruların yanıtını halkımızın vicdanına bırakıyoruz.
Akademik etiğe, basın etiğine ve toplumsal ahlaka açıkça aykırı şekilde, Büyük Atatürk’ün çağdaş uygarlık seviyesine erişilmesi hedefi için yurdun tüm evlatlarına çağdaş ve bilimsel eğitim verilmesi ve fırsat eşitliği sağlanmasına bütün ömrünü adamış ve son günlerini kendisinin ve ÇYDD’nin uğradığı saldırılarla mücadele ederek geçirmiş bir toplum önderine bu tür dayanaksız ve soyut tezlerle saldıranları ulusumuz asla affetmeyecektir.
Bu cümleleri kuran ve bu saçmalıkları köşesine taşıyan kişiler açık ve ivedi şekilde özür dilemelidir. Aksi takdirde amaç ve beklentileri zamanla kendiliğinden anlaşılacak, bu süreçte toplumdaki tüm güvenlerini kaybedecek ve her söylediklerine kuşkuyla yaklaşılan, güvenilmez kişiler olarak yaşamaya devam edeceklerdir. Güneşin balçıkla sıvanamayacağı gibi Türkan SAYLAN Hocamızın ışığı da, bu karalamalar ile söndürülemez.
Son olarak, gerçek anlamda gazetecilik yaptığına inanmak istediğimiz Sözcü Gazetesi’nden bu skandal için ivedi bir açıklama beklediğimizi belirtiyor ve Türk Halk Edebiyatının büyük ozanı Pir Sultan Abdal’ın bu dizelerini hatırlatıyoruz:
'... Şu ellerin taşı hiç bana değmez
İlle dostun bir tek gülü yaralar beni beni beni...'"