Daha önce eşi benzeri görülmedi! Dolar kurunu alt üst edecek gelişme

Kapalıçarşı'da dolar/TL'nin 20 lirayı geçmesinin ardından birçok ekonomist, ülkede 'ikili kur' ortaya çıktığını belirtirken, AKP'nin ani kur artışını baskılamak için yürürlüğe soktuğu Kur Korumalı Mevduat (KKM) uygulaması da içinden çıkılamaz bir hal almaya devam ediyor

Gülsüm Hülya Sundu / Günboyu

Anayasa''ya göre koşulsuz ve şartsız bir şekilde bağımsız hareket etmesi gereken Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB), 2018 seçimlerinin ardından tam anlamıyla AKP''nin güdümüne girmiş ve hükümetin ekonomi politikalarında piyasaya yönelik müdahalelerinde kullanılan bir maşa haline gelmişti.

Cumhurbaşkanına, TCMB Başkanını görevden alma yetkisi tanınırken, yüksek enflasyonu önlemek adına faizleri de bu doğrultuda artırma kararı alan Merkez Bankası Başkanı Naci Ağbal''ın görevine AKP''li Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından son verilmişti.

"BU PARA YENİ KRİZİN TETİKLEYİCİSİ OLABİLİR!"

Bu hamlelerin ardından Türkiye piyasalarından kaçan yabancı yatırımcı, Türkiye ekonomisinde herhangi bir güven ortamı görülmediğini işaret ederek, mevcut risklerin artışı nedeniyle tüm birikimini yurt dışına kaçırdı. Mevduatların çekilmesi beraberinde kur krizini tetiklerken, tüm gelişmiş ülkelerde yüksek enflasyonu azaltmak için başvurulan faiz artırımına, Erdoğan''ın ''Faiz Sebep Enflasyon Sonuçtur Teorisi'' esas alınarak başvurulmadı ve hiperenflasyona karşın PPK toplantılarında faiz indirimi kararları alınmaya devam edildi.

Ekonomideki bu ısrarlı tutum, 2021 yılının son çeyreğinde büyük bir kur krizine neden olurken, dövizin ateşini söndürmekte başarılı olamayan hükümet, son çare olarak 21 Aralık 2021 tarihinde Kur Korumalı Mevduat (KKM) uygulamasını hayata geçirdi. KKM ilanı ile ani bir düşüş yaşayan dolar/TL paritesi, saatler içerisinde 8 lira birden düşmüş olmasına karşın, geçtiğimiz yıl dolar kuru, KKM uygulamasına son verilmemesine rağmen yüzde 50''den fazla değer kazanarak yılı 18.70 seviyelerinde kapattı.

Seçim ekonomisi nedeniyle yaz aylarından itibaren ülkedeki tüm yabancı para birimlerinin baskılanması ve suni bir ''değerli TL'' yaratılması, KKM hesaplarının cazibesini de giderek öldürürken, hesaplardan çıkışların artması sonrasında panikleyen TCMB, Kur Korumalı Mevduat''a yönelik teşvik edici bir dizi adım atarken, yatırımcının söz konusu ''müjde'' uygulamalarıyla KKM''ye akın etmesi, Nisan ayı itibariyle havuzda toplam 1.77 trilyon liralık bir mevduatın birikmesine neden oldu. Biriken her kuruş, aynı zamanda hazineye getirilen yükü de ağırlaştırmasına karşın, Merkez Bankası döviz işlemlerine yönelik kısıtlmalarla birlikte bu yükün bir kısmını kamudan alarak, bankaların üzerine bıraktı.

EKONOMİ yazarı Alaattin Aktaş, söz konusu uygulamanın yürürlüğe girdiği tarihten bu yana ortaya çıkabilecek ''felaket senaryoları'' hakkında ipuçları paylaşmasına karşın, AKP hükümetinden herhangi bir somut adım atılmaması, Türkiye''de seçim sonrasında muhtemel bir ''kur krizi'' için kuvvetli mesajlar veriyor. Dünyanın kıskandığı buluş olarak lanse edilen kur korumalı mevduat. Bu hesabı açtıranlara bütçeden ve Merkez Bankası’ndan aktarılan kaynak bir yana asıl felaket uygulama bittiğinde yaşanacak'''' sözleriyle KKM''nin neden olduğu çıkmazı gözler önüne serdi.

Öyle ki, Döviz Tevdiat Hesapları (DTH), KKM''ye son verilmesiyle birlikte yeniden yatırımcının gözdesi haline gelirse, geçmişte yaşanan kur şokunun mumla aranması oldukça muhtemel. AKP''nin ekonomi yönetimi tarafından ''liralaşma'' olarak sunulmasına rağmen, esasen ''dolarlaşma'' üzerine inşa edilen uygulama hakkında Aktaş, köşesinde bir yazı alarak, ortaya çıkabilecek felaket senaryosuna dair detayları okuyucuları ile paylaştı...

"YAKINDA BİTECEK, PEKİ BİTTİĞİNDE NE OLACAK?"

Sen tut yıllar yılı reel kayba uğrasa da TL tutmayı tercih edenleri dövize giderler kaygısıyla KKM''ye davet et, onları dövizin getirisine alıştır, şu anki duruma göre normalde TL''de duracak olan 650 milyarı dövize endeksli hale getir, sonra da bunun adına "liralaşma" de! Tam aksine bu uygulama "liralaşma" değil, "dolarlaşma"dır...

Başımızda büyük bir bela var. Dünyanın kıskandığı buluş olarak lanse edilen kur korumalı mevduat. Bu hesabı açtıranlara bütçeden ve Merkez Bankası’ndan aktarılan kaynak bir yana asıl felaket uygulama bittiğinde yaşanacak. Bunu defalarca yazdık. Detaylı olarak da 10 ve 11 Ağustos’ta...

Kur korumalı mevduat, döviz artmasın diye başvurulan bir uygulama ve atılan başka adımlarla birlikte bu uygulamaya “liralaşma” adı uygun görüldü. İyi de bu uygulama aslında tam tersi... Bu uygulama görünürde TL tutmayı teşvik ediyor gibiyse de geçmişte TL cinsi tasarruf edenleri de dövizin getirisine alıştırdı. “Liralaşma” oldu aslında “dolarlaşma”...

Merkez Bankası Başkanı Şahap Kavcıoğlu da bankanın bloğunda yer alan yazısında liralaşmanın öneminden ve alınan mesafeden söz ediyor. İyi güzel de, şu soruya bir türlü yanıt bulamıyoruz:

“Bu uygulama bittiğinde ne olacak?”

1.77 trilyon dövize giderse...

BDDK verilerine göre kur korumalı mevduat hesabının toplamı 2 Eylül itibarıyla 1 trilyon 770 milyar lira.

Bazı ayrıntıların artık verilmediğini, verilerin karartıldığını hatırlatalım.

KKM hesabının vadesini bilmiyoruz; ama tahmin zor değil, özellikle gerçek kişiler ağırlıkla üç ay vadeyi tercih ediyor.

Bu hesapların ne kadarının doğrudan TL cinsinden açtırıldığını, ne kadarının DTH dönüşümü yoluyla oluşturulduğunu başlangıçta biliyorduk, daha sonra bu veri açıklanmaz oldu.

Ama tahminler toplam hesapta TL ve döviz cinsi tutarın kabaca yarı yarıya olduğu yönünde.

Bütçeden kur farkı olarak mart-temmuz döneminde 60.6 milyar ödendi, vazgeçilen 10.2 milyar lira da vergi var; böylece KKM’nin bütçeye yükü beş ayda 70.8 milyar lira oldu. (Dünya 16 Ağustos 2022)

Ama bu yük, uygulama bittiğinde ortaya çıkacak yıkımın yanında hafif kalır.

O yıkım, uygulama sona erdiğinde hesaptaki paranın nereye gideceğiyle ortaya çıkacak.

YENİ KUR KRİZİ ESKİYİ MUMLA ARATABİLİR

2 Eylül’deki hesap tutarının 1.3 trilyon lira olduğunu belirttim. Varsayalım uygulama bittiğinde, artık ne zaman bitirilirse, tutar yine bu düzeyde.

Bu hesabın yarısı, yani 650 milyarı zaten dövizden geldi. Yıllardır döviz tasarruf etmekte olan bu kişi ve kuruluşlar, uygulama bitip ellerine bu para geçtiğinde çok doğaldır ki döviz alacak.

Öte yandan yıllar yılı TL tasarruf etmekteyken kur korumalı hesaba geçenler de dövizin tadını aldı. Bu hesap sahipleri parayı yatırırken bankanın verdiği faize hiç bakmıyor artık. Dikkatler tümüyle dövizin getirisinde, çünkü faiz kaç olursa olsun döviz artışı kadar getiri elde ediliyor. Adeta masum masum TL''de duranlar, dövize itilmiş oldu. Şimdi normalde TL tasarruf ederken KKM’ye geçip dövizin bu cazip getirisine alışanlar ellerine geçecek 650 milyarla enflasyonun çok altında getirisi olan TL mevduata mı döner, yoksa dövize mi yönelir? Yanıtı belli olan bir soru değil mi...

Dolayısıyla kur korumalı mevduat uygulaması bugün bitse ve tutar 1.77 trilyon lira olsa bile Türkiye bir anda bu kadar döviz talebiyle yüz yüze gelecek demektir.

1.77 trilyon lira kaç milyar dolar döviz eder, hesaplayın artık!

"LİRALAŞMA MI DOLARLAŞMA MI?"

Zarar ettiği halde TL’de duran vatandaşı “Dövize gitmesin” diye KKM’ye davet et, adeta “Paranı dövize bağla” diye teşvik et, yaklaşık 650 milyar lirayı dövize endeksli hale getir, yani döviz hesabını bir anlamda bu kadar, bugünkü kurla 36 milyar dolar büyüt, sonra da buna “liralaşma” de!

Dövizden geçerek KKM hesabı açtıranların dövize dönmesi bile sıkıntı yaratacak. Bir anlamda taksit taksit toplanan döviz, bir anda talebe dönüştüğünde piyasayı alt üst edecek.

Ya TL’den dövize dönecekler...

Yani 1.77 trilyon lira “Döviz isterim” dediğinde ne olacak? İyi "liralaşamadığımız mı” ortaya çıkacak?

Yoksa vatandaşı “liralaşmaya” ikna edemediğimiz mi?

Bunları düşünmeden bloglarda yazılar yazacağız, “Bir liralaştık, bir liralaştık ki sormayın” diye!

BANKALAR YÜKÜ HAZİNE’YE YIKMANIN YOLUNU BULDU!

Kur korumalı mevduat uygulamasında bankaların uygulayacağı faize, nedendir bilinmez, en başta tavan getirildi.

Bankalar KKM’ye, en fazla “politika faizi+3 puan” faiz uygulayabiliyor. KKM başladığında politika faizi yüzde 14’tü, dolayısıyla en yüksek faiz yüzde 17 olabiliyordu. Daha sonra politika faizi yüzde 13’e düşürülünce tavan faiz de yüzde 16’ya inmiş oldu.

Ancak çoğu banka ne daha önce yüzde 17 faiz uyguladı, ne şimdi yüzde 16 faiz uyguluyor. Çünkü bu oranlar tavan ve bankalar faizi daha düşük tutabiliyor.

Vatandaş da kur korumalı mevduat hesabı açtırırken ya da hesabını yenilerken bankanın faizine neredeyse hiç bakmıyor. Çünkü kur artışı faizin altında kalmıyor ki bu oran önem taşısın. Kur artışı hep daha fazla ve faizle kur artışı arasındaki fark nasıl olsa Hazine tarafından ödeniyor.

Olan Hazine’ye, dolayısıyla KKM hesabı açtırmayanlara oluyor.

İlgili Haberler

12 gün içinde başvurmayan EYT'li hakkını kaybedecek! Zamlı emekli promosyonu açıklandı
Selçuk Geçer ''Ne altın ne dolar! En fazla o kazandıracak'' diyerek açıkladı: Yatırımcısını zengin edecek...
Bankada dolar tutanlar için korkulan oldu: Merkez Bankası kararıyla resmen yasaklandı

Ekonomi Haberleri