Sözcü gazetesi yazarı Deniz Zeyrek, bugünkü yazısında Tayyip Erdoğan'ın Babacan, Davutoğlu ve Gül' e karşı olan tepkileri arasındaki farkları değerlendirerek tespitlerde bulundu. Erdoğan'ın Babacan ile bizzat görüşerek yanında tutmaya çalıştığını fakat Davutoğlu ile birlikte hareket eden isimler için ihraç kararını verdiğini belirtti.
İşte Zeyrek'in bugünkü yazısı...
“Sakarya konuşmasından sonra Davutoğlu-AK Parti bağı sürdürülebilir olmaktan çıktı. Çok yakın bir zamanda Davutoğlu’nun partiden istifa etmese de parti yönetimi kendisini kesin ihraç istemi ile disipline sevk edebilir.”
Bu satırlara 26 Ağustos 2019 günü yayınlanan “Çarşı karışıyor mu” başlıklı yazımda yer vermiştim.
Belli ki aradan geçen dört gün içinde ikinci ihtimal gerçekleşti. Ahmet Davutoğlu'nun yanı sıra, Ayhan Sefer Üstün, Abdullah Başcı ve Selçuk Özdağ gibi siyasetçiler hakkında kesin ihraç istemi ile disiplin soruşturması başlatıldı. Haklarında ihraç soruşturması açılanlar listesine yakında yeni isimler de eklenebilir.
Doğrusunu isterseniz böyle bir ihtimal olduğunu AK Parti'li kaynaklarımdan öğrendiğimde, sürecin bu kadar hızlı gerçekleşeceğini tahmin edememiştim.
Öyle görünüyor ki geçmişte üç dönem milletvekilliği ve bakanlık yapmış Sadullah Ergingibi önemli isimlerin Ali Babacan'ın kuracağı yeni partiye katılmak üzere (e-devlet üzerinden) AK Parti'den istifa etmesi de Davutoğlu ekibinin ihracıyla ilgili süreci hızlandırmış.
Babacan ile Davutoğlu'na farklı tepkiler
Ali Babacan ile Ahmet Davutoğlu, AK Parti'den ayrılıp yeni parti kurmak için harekete geçen iki isim. Buna karşın, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın Babacan ile Davutoğlu'na yönelik tavrı arasında büyük farklar var.
Erdoğan, Babacan ve ekibini doğrudan hedef almazken “manifesto” üzerinden Davutoğlu'nu eleştiriyor.
Erdoğan Babacan'ı partiden ihraç etmek bir yana, kendisiyle bizzat görüşerek yanında tutmaya çalışırken, Davutoğlu ile birlikte hareket eden isimler için ihraç kartını ortaya koydu.
Diğer taraftan Erdoğan, Babacan'ın adeta siyasi danışmanlığını yapan 11. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ile de doğrudan polemiğe girmiyor.
Peki neden?
AK Parti tabanında bu soruma yanıt aradığımda şunu gördüm:
Davutoğlu'nun, AK Parti'nin “fabrika ayarlarından” uzaklaştığı iddia edilen yıllarda Genel Başkanlık ve Başbakanlık yapması, AK Parti tabanında “hepimiz buradaydık” tepkisine neden oluyor.
Bu nedenle Davutoğlu'nun AK Parti tabanından pay kapacak yeni bir parti kurmasının zor olacağı yorumu yapılıyor. Bu yorumu yapanlar, Davutoğlu'nun yeni bir parti kurmak yerine Babacan'ın kurması beklenen partiyle ya da Milli Görüş'ün mirasçısı Saadet Partisi'yle yoluna devam edeceğini de söylüyor.
Buna karşın Abdullah Gül ile Ali Babacan'ın birlikte hareket ettiği isimler, eleştirilerini AK Parti içindeyken dile getirdiklerini, eleştirdikleri konularda adım atılmaması üzerine partiden fiilen uzaklaştıklarını ya da dışlandıklarını, bu nedenle de yollarını ayırmak zorunda kaldıklarını söylüyorlar.
Babacan zorlu rakip!
Belli ki AK Parti kurmayları, Davutoğlu için başvurulan ihraç yönteminin Babacan ve diğerleri için de uygulanmasını parti tabanına izah etmekte zorlanacaklarına inanıyorlar. Şayet Babacan ve ekibi ihraç edilirse, parti tabanında tepki istifaları olacağı da yapılan yorumlar arasında.
Bu yorumları dinlerken aklıma köyde dedemlerin çok sık kullandığı “koç olacak kuzu komda(ağılda) belli olur” sözü geldi.
AK Parti'de yaşanan tartışmalara ve yapılan yorumlara bakılırsa, Babacan'ın Kasım ayında kuracağı partinin, fazla hafife alınmayacak bir parti olacağını söyleyebiliriz.