İstanbul'un bulunduğu bölgede 4 ila 5 büyüklüğünde depremlerin meydana gelmesinin doğal olduğunu belirten Deprem uzmanı Dr. Mehmet Salih Bayraktutan, iddia edildiği gibi İstanbul'da şiddetli bir deprem beklenmediğini vurguladı.
Atatürk Üniversitesi Deprem Araştırma Merkezi'nin kurucusu olan Bayraktutan, İstanbul'a ilişkin ön yargılı yaklaşımların, bölgedeki olumlu jeolojik gerçekleri göz ardı etmenin bir sonucu olduğunu dile getirdi. Ayrıca, bu yaklaşımın deprem hazırlık çalışmalarını olumsuz etkilediğini belirtti.
Bayraktutan'a göre, İstanbul'da deprem riski, Kuzey Anadolu Fay (KAF) segmentindeki hareket mekanizmasının değişmesiyle ilgili faktörlere bağlı. Ancak, buna rağmen İstanbul'un en büyük avantajının, zeminin yüksek geoteknik dayanıma sahip kayalardan oluşması olduğunu ifade etti. Dolayısıyla, sağlam zemin ve yapılar varsa, İstanbul'da yaşayanların endişe etmeden yaşayabileceğini belirtti.
"KAYA ZEMİNİN DEPREM ŞİDDETİNİ AZALTICI ETKİSİ OLACAK"
Jeoloji Mühendisi Dr. Mehmet Salih Bayraktutan, Kuzey Anadolu Fay (KAF) kuşağı boyunca Tatvan'dan Çanakkale'ye kadar uzanan bölgedeki şehirlerdeki deprem riskinin İstanbul'a göre daha düşük olduğunu belirtti. Bayraktutan, şu şekilde konuştu:
"İstanbul'un genelinde yüksek geoteknik dayanıma sahip kaya zemininin varlığı, diğer şehirlerde olmayan büyük bir avantajdır. Sadece Haramidere Vadisi gibi dere tabanları veya akarsu deltaları gibi sınırlı alanlar dışında, kaya zemininin deprem şiddetini azaltıcı bir etkisi olacaktır. Kentin büyük bir kısmının kaya zeminden oluşması, boğazın açığında (Üsküdar-Kadıköy) Çınarcık çukurluğu duvarına yaklaşık 20 kilometre mesafede bulunması, İstanbul'un fay kuşağının kuzeyinde ve dışında yükselen blok üzerinde konumlanması, KAF kuşağının ana fay hattının körfezin güney kıyısından 40 kilometre uzakta olması (Üsküdar-Çınarcık arası) ve yapıların Anadolu'daki binalara kıyasla daha iyi teknik hizmetler almış olması gibi üstünlüklere sahiptir."
"SİYASİ MAKSATLI ALGI OPERASYONLARI"
Dr. Bayraktutan ayrıca, ülkemizde Kuzey Anadolu Fay kuşağı içinde doğrudan fay hattı üzerinde veya alüvyon zeminlerde gelişen İstanbul dışında birçok yerleşim yeri olduğunu ve alüvyon zeminlerin hızla geliştirilmeye devam edildiğini belirtti. Risk altında olan bu şehirlerin kısa sürede sağlam zeminlere dönüştürülmesi gerektiğini ve kentsel dönüşüm projelerinin tamamlanması gerektiğini vurguladı.
Bayraktutan, "Birkaç milyon yapı yıkılacak ve çok yüksek can kaybı rakamları verilmesi, uygulanmakta olan yeni kentleşme stratejisini olumsuz etkileyebilir. İstanbul'da çok ağır hasar ve can kaybı yapacak 7.0'inin üstünde bir depremi dört gözle bekleyen 'Zamanı geldi, yaklaştı, eli kulağında, ayak seslerini duyuyorum, kapıyı çalıyor' gibi ifadelerle medyayı meşgul eden bir kesim oluşmuştur. Bunun altında jeolojik gerçeklerden çok, halkın psikolojisini bozacak hatta panikletecek sonuçlara sebep olan ve karar verici mevkileri yanlış yönlendirecek siyasi maksatlı algı operasyonları bulunmaktadır."
"'KAF'IN ADI GEÇEN BÖLGEDE ETKİNLİĞİNİ KAYBETTİĞİNİ GÖRDÜK"
Türkiye-Yunanistan doğal gaz boru hattı için hazırlanan Geoteknik Risk Raporu sırasında, su altı görüntüleme ROV cihazı kullanılarak boru hattının 80 kilometrelik deniz geçişinde çekilen çekimlerle, boru hattının konumu üzerindeki tahribatlar ve bölgedeki heyelanlar tespit edildi. Bu konuda açıklamalarda bulunan Bayraktar, şunları belirtti:
"Pendik-Ambarlı arasında yaklaşık bir metre çapındaki borunun çizgisel olan orijinal konumundan saparak, boğazdan geçen ağır tonajlı gemilerin ve tankerlerin çapalarının boruya takılması sonucu oluşan tahribatlar ve zincirlerin kırılmasıyla boru hattının D-harfi şeklinde kaydırıldığını tespit ettik. Bu durum, bölgedeki fay karakterinin değişmesi ve derin heyelanların oluşmasıyla ilişkilidir. Bu çalışma sırasında, KAF'ın adı geçen bölgede etkinliğini kaybettiğini ve heyelanların baskın olduğunu gördük. Bu jeolojik yapı, İstanbul'un deprem riskini önemli ölçüde azaltmaktadır."
"BEKLENEN İSTANBUL DEPREMİ DİYE LANSE EDİLİYOR"
Bayraktutan, yıkıcı bir depremin Marmara Denizi'nin güney kıyısı boyunca uzanan; Gölcük, Yalova, Çınarcık, Gemlik, Bandırma, Mudanya ve Erdek yakınlarından geçen KAF'ın güney branşı üzerinde yaşanacağını belirtti. Ayrıca, güney hattın Biga Fayı ve Kestanbolu Fayı üzerinden devam ettiğini ve Kestanbolu Fayı üzerindeki jeotermal kaynaklar, volkanik aktiviteler ve genç kırık yüzeylerinin deprem riskini artırdığını ifade etti. Bayraktutan, "Ne yazık ki, nedeni hakkında bilgim yok ama İstanbul'a yaklaşık 80-100 kilometre uzaklıkta yaşanan bir deprem bile beklenen İstanbul depremi diye lanse ediliyor" şeklinde konuştu.