Bu bağış sayesinde klinikte izlenen 20 tip 1 diyabet hastası çocuk ile deprem bölgesi Hatay'da yaşayan 10 çocuğa bir yıl boyunca kullanılmak üzere toplam 780 adet şeker sensörü sağlandı. Maliyeti 2 milyon lirayı bulan bu yardımın ardından, sensörler hastanede düzenlenen bir etkinlikte maddi durumu yetersiz ailelere dağıtıldı.
Marmara Çocuk Endokrinoloji ve Diyabet Derneği aracılığıyla hayırsever bir iş insanı, deprem bölgesindeki 10 çocuk da dahil olmak üzere 30 diyabetli çocuğa bir yıl boyunca şeker ölçüm sensörü bağışladı. Hastane toplantı salonunda düzenlenen sensör dağıtım törenine, Marmara Üniversitesi İstanbul Pendik Eğitim ve Araştırma Hastanesi Başhekimi Prof. Dr. Hakan Gündüz, bölüm doktorları, diyabetli çocuklar ve aileleri katıldı. Törende, sensörlerin nasıl kullanılacağı ve özellikleri hakkında bilgi verildi. Etkinliğin sonunda uzmanlar, sensörleri çocuklara takarak nasıl çalıştığını ve şeker ölçümünün nasıl yapılacağını gösterdi.
ÇOCUKLAR PARMAKTAN ŞEKER ÖLÇÜMÜ YAPTIRMAK İSTEMİYOR
Marmara Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi Çocuk Endokrinoloji ve Diyabet Kliniği Bölüm Başkanı Prof. Dr. Belma Haliloğlu, “Diyabet sensörleri cilt altı sıvısından kan şekerini ölçerek cep telefonuna aktarır. Diyabetli hastalar için büyük kolaylık sağlayan glikoz sensörlerinin aylık maliyeti 4 bin 500 lirayı buluyor. Diyabetli çocuklar şu anda parmak uçlarını delerek şeker ölçümü yapıyorlar ve bu ağrılı bir işlem olduğu için çocuklar kan şekerlerini ölçmek istemiyor. Sık ölçüm yapılmayan çocuklarda ise diyabeti dengede tutmak zorlaşıyor. Parmaktan ölçümle günde 7-8 kez şeker ölçümü yapan bir çocuğun aralarda şeker seviyesinin nasıl değiştiğini bilmek mümkün olmuyor” dedi.
SENSÖR HER 5 DAKİKADA BİR ÖLÇÜM YAPIYOR
Prof. Dr. Haliloğlu, “Glikoz sensörleri her 5 dakikada bir cilt altındaki hücreler arası sıvıdan şeker ölçümü yapıp cep telefonuna bildirir. Bu sayede şeker yönetimi kolaylaşır ve şeker düşmesi veya yükselmesi durumları önceden tespit edilip önlem alınabilir. Glikoz sensörlerinin aylık maliyeti 4 bin 500 lirayı buluyor. SGK tarafından geri ödemesi yapılmadığı için durumu iyi olan hastalar bu cihazları kendi ceplerinden ödüyor ancak durumu iyi olmayanlar bu imkandan yararlanamıyor” diye ekledi.
Tip 1 diyabetin tedavisinde teknolojik ilerlemelerin önemine vurgu yapan Prof. Dr. Haliloğlu, bu ilerlemeler sayesinde diyabetin korkulacak bir hastalık olmaktan çıktığını belirtti.
TÜRKİYE’DE 18 YAŞ ALTI 15 BİN TİP 1 DİYABET HASTASI ÇOCUK VAR
Prof. Dr. Haliloğlu, “Sensörler sayesinde gece hem aileler hem de çocuklar rahat uyuyor. Sensörler, çocukların ve ailelerin fiziksel ve psikolojik durumlarını olumlu etkiliyor. Ayrıca diyabet komplikasyonlarını önleyerek uzun vadede oluşabilecek diğer hastalıklardan çocuklarımızı koruyoruz. Biz veya aileler çocukları uzaktayken bile şeker seviyelerini görebiliyor. Bu sensörlerin devlet tarafından karşılanması gerektiğini düşünüyoruz. Sağlık Bakanlığı’nın onayı var ancak SGK’da gecikmeler yaşanıyor. Bu bizim için ciddi bir sorun. Ülkemizde şu anda 18 yaş altı 15 bin tip 1 diyabet hastası çocuk bulunuyor. Devlet için büyük bir yük değil ancak aileler için ciddi bir maliyet. Birçok aile sensörü sürekli alabilecek durumda değil, bu yüzden bağışlar bizim için çok önemli” dedi.
AİLELER MEMNUN
Koluna sensör takılan 4 yaşındaki Zeynep’in babası Bayram Şahin, “Yaşı küçük olduğu için takip etmek zor oluyordu. Hastalığını anlamıyordu, anlatmak da güçtü. Özellikle ihtiyaç sahibi aileler için bu bağışlar çok önemli. Kızımın hastalığını 2 yıl önce öğrendik, demir eksikliği bunu tetiklemiş olabilir” dedi.
Zeynep’in annesi Merve Şahin ise, “Parmağından kan alıp şekerine bakarken canı yanıyordu. Sürekli pazarlık yapıyordu. Bizim için çok iyi oldu. Gece ölçüm yapmak için sürekli uyanıyorduk, parmağı acıdığı için ağlıyordu” dedi.
14 yıldır tip 1 diyabet hastası olan 18 yaşındaki Muhammet Eren Sarı da koluna sensör taktırdı. Şekerini ölçmekten zaman zaman bıktığını anlatan Sarı, “Sensör benim için çok iyi oldu çünkü şeker ölçümünü ihmal ediyordum. Hayatımı kolaylaştıracak” ifadelerini kullandı.