2021 yılının son çeyreğinde dolar kurundaki artışının önlenememesi, ekonomi yönetimini son çare olarak Kur Korumalı Mevduat'ı (KKM) hayata geçirmeye mecbur bırakırken, yıllar içerisinde Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası'nın (TCMB) ısrarla sürdürdüğü hatalı politikaların bedeli, KKM sahiplerine Hazine tarafından ödenen milyarlarca liraya neden oldu.
28 Mayıs seçimlerinin ardından ekonomi yönetimindeki isimlerle birlikte, ekonomi anlayışında da köklü bir değişikliğe gidilerken, Hazine'ye ve dolayısıyla vergi mükelleflerine ağır bir yük getiren KKM için de tasfiye sürecine başlanıldı.
20 Ağustos itibariyle Resmi Gazete'de yayımlanan 4 adet tebliğin, 28 Ağustos'ta bankalara bildirilmesi ve uygulanmaya başlaması sonrası Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu (BDDK), yayınladığı haftalık bültende ilk kez Kur Korumalı Mevduat hesaplarındaki toplam paranın 39.3 milyar lira azaldığını belirterek, söz konusu uygulamada 8 ay sonra ilk kez artış gözlemlenmediğini ilan etmişti.
Çok sayıda ekonomist, bu düşüşün nedenini Merkez Bankası'nın Resmi Gazete'de yayımlanan 4 tebliğ ile döviz dönüşümlü KKM hesaplarına uygulanan TL payına göre indirimli kıymet tesis uygulamasına son verilmesine bağlarken, Ekonomim.com yazarı Alaattin Aktaş, paylaşılan rakamların tamamen aldatmaca olduğunu iddia etti.
Aktaş'ın açıklamalarından öne çıkanlar şu şekilde...
Kur korumalı mevduat 18-25 Ağustos haftasında görünürde azalınca bu durum hemen Merkez Bankası’nın bu hesapların tasfiyesi yolunda attığı adımlara bağlandı. Oysa KKM’de gerçekte bir azalma yok, tam tersine söz konusu hafta da artış devam etti. Kaldı ki 18-25 Ağustos haftasında bir azalma olsa bile bu durum Merkez Bankası’nın önlemlerinden kaynaklanamazdı, çünkü Merkez Bankası bu konudaki uygulama talimatını bankalara 28 Ağustos’ta gönderdi.
18-25 Ağustos haftasında KKM’nin gerilediği sonucuna varılmasının altında BDDK verilerini yalnızca TL bazlı okumak yatıyor. BDDK verilerine göre 18 Ağustos’ta 3 trilyon 408 milyar lira düzeyinde bulunan KKM, 25 Ağustos’ta 3 trilyon 369 milyar liraya indi. Ama acaba gerçekte bir azalma var mıydı?
KURDAKİ DÜŞÜŞÜN CİLVESİ
BDDK, kur korumalı mevduatı döviz cinsinden de açıklıyor. Buna göre 18 Ağustos’ta 126.4 milyar dolar olan KKM, 25 Ağustos’ta 127.6 milyar dolara çıkmış.
Nerede düşüş! Yok tabii ki!
Peki KKM döviz bazında artarken TL bazında nasıl mı düşmüş; yanıt çok basit, kur hareketinden dolayı. BDDK verilerine göre 18 Ağustos’ta 26.96 olan dolar kuru, 25 Ağustos’ta 26.40’a inmiş.
KKM’yi döviz cinsinden izlemek çok daha doğru; çünkü KKM’nin çok önemli bir kısmının, artık yüzde 60’ı mı, 70’i mi, yoksa daha fazlası mı; dövizden dönüşümle oluştuğu biliniyor. TL ile açılan kısım da dövize endeksli ama doğrudan DTH dönüşümle oluşturulmuş hesaplar zaten döviz. O yüzden de bu hesapları TL’ye çevirip “Şu kadar arttı ya da azaldı” demek çok fazla anlam ifade etmiyor.
Merkez Bankası’nın tahminlerin ötesinde faiz artırdığı ve aynı gün yüklü miktarda döviz satarak piyasaya müdahale ettiği 24 Ağustos’un ertesinde kurun düşük kalması KKM’nin TL bazında düşük görünmesi, hatta bir önceki haftaya göre gerilemiş görünmesi sonucunu doğurdu.
TCMB KARARININ ETKİSİ ZATEN OLAMAZ
Bir kere KKM’nin gerçekten azaldığı sonucuna varılması yanlıştı.
Hele hele görünürdeki bu azalmanın Merkez Bankası’nın KKM’nin yavaş yavaş tasfiyesini sağlamak amacıyla attığı adımların bir sonucu olduğunu söylemek tümüyle yanlıştı.
Merkez Bankası KKM’nin nasıl bir bela olduğunu görüp bu hesapların azalmasını sağlayacak yönde bir dizi adım attı. Bu adımlar ne ölçüde etkide bulunacak bunu henüz görmedik. Görmedik; çünkü Merkez Bankası bu önlemlerle ilgili uygulama talimatını bankalara 28 Ağustos’ta gönderdi. Dolayısıyla ortada henüz uygulama talimatının bulunmadığı 18-25 Ağustos haftasında bu kararın etkisi olamazdı.
TCMB KARARI İŞE YARAR MI?
Merkez Bankası KKM azalsın istiyor, özellikle de TL ile açılan KKM’de bunu daha çok önemsiyor. Çünkü kendi halinde duran TL tasarruflar “uyandırıldı” ve dövizin getirisine alıştırıldı. Şimdi TL ile açılan hesapların yükü de Merkez Bankası’nda ve bu yük olabildiğince azalsın isteniyor. Amaç belli; “TL mevduat yine TL mevduata dönsün”, bu sağlanmaya çalışılacak.
Ama TL tutup yıllarca enflasyona ezilen, daha sonra ise dövizin getirisine alıştırılan tasarruf sahibi bu getiriden öyle hemen vazgeçer mi? Bankaların çok iyi faiz önerip bu tasarruf sahiplerini KKM’den vazgeçirebilmesi kolay olur mu? Öyle bir faiz teklif edilecek ki bu cazip bulunacak. Yetmez, ayrıca dövizin çok artmayacağı algısı hakim kılınacak.
DTH’den dönüşümle KKM hesabı açtıranları TL mevduata döndürmek ise çok daha zor. Zaten eskiden beri döviz tutma alışkanlığı olan bu tasarruf sahipleri nasıl bir oran görecekler de TL mevduata dönecekler!
Bankaların TL mevduata verdiği faiz, enflasyonun gelecekte ulaşacağı tahmin edilen düzeyin neredeyse ancak yarısı kadar. Bu durumda siz olsanız ne yapardınız?
KKM'NİN MERKEZ BANKASI'NA YÜKÜ VAR MI YOK MU?
Kur korumalı mevduat için kur farkı olarak bütçeden geçen yılın mart-aralık döneminde (ilk ödeme martta başladığı için) 92.5 milyar lira ödendi. Bu yılın temmuz ayı ortasına kadar yapılan ödeme de 59.5 milyar lira oldu. Topluyoruz, bütçeden çıkan 152 milyar lira.
DTH dönüşümlü hesapların kur farkını Merkez Bankası ödüyor. Bütçeden yapılan ödemeler de temmuz ayı ortasından itibaren Merkez Bankası’na devredildi.
Temmuz ve ağustosta çok yüklü ödeme olacağı biliniyor. Bu iki ayın toplam yükünü 411 milyar lira olarak tahmin etmiştik. (Ekonomi 17 Ağustos 2023.)
Merkez Bankası’nın DTH dönüşümlü hesaplara ödediği kur farkı geçen yıl yaklaşık 90 milyar liraydı, bu yılki tutarı bilmiyoruz, o devlet sırrı! Özellikle temmuz ve ağustos ödemesi merak konusu ama dedim ya devlet sırları açıklanmaz!
YÜK MÜ, DEĞİL Mİ?
Şimdi yeni bir tartışma konumuz var...
Dövizden dönüşümlü hesaplar için yapılan ödemenin Merkez Bankası’na bir yük getirip getirmediği...
Gelin basit bir örnekle ortada bir yük var mı, yok mu anlamaya çalışalım: (Bu örnekte faiz getirisi sıfır varsayılarak yalnızca kur değişimi dikkate alındı.)
1000 dolar borcunuz var (ya da borcunuz olduğunu sanıyorsunuz) ve vadesi gelmiş. O günlerde de dolar 20 lira. Bir arkadaşınızdan rica ediyorsunuz; bir ay sonra almak üzere 1000 dolar verebileceğini söylüyor. Alıyorsunuz 1000 doları ve borcunuzu ödüyorsunuz. Bir ay sonra geri ödeme günü geliyor. Bu arada dolar 25 lira olmuş. 25 bin lira bulup buluşturuyor, birilerinden 1000 dolar alıyor ve borcunuzu kapatıyorsunuz. Şimdi; cebinizden artı bir para çıkmadığını söyleyebilir misiniz?
Ama çıkmayabilirdi de... Dolar 20 lirada sabit kalsaydı ya da 19 liraya düşseydi tabii ki bir yükten söz edilemezdi. Ama böyle bir durum kısa dönemler hariç Türkiye için söz konusu değil.
YA BORÇ DEĞİLSE?
Bir de şu yön var. En başta sözünü ettiğimiz 1000 dolar borç, aslında borç değil de sizin birilerine ne amaçla olduğu pek anlaşılamayan bir şekilde destek çıkmak için ihtiyaç duyduğunuz paraysa...
Birilerine, “Sen merak etme, ben 1000 dolar bulur sana o parayı öderim” diyorsanız. Ama o 1000 doları sattığınız kişiden TL alıyorsunuz ve onunla işiniz tümüyle bitiyorsa...
Yani siz ödeme tarihiniz geldiğinde 1000 doları sattığınız kişi ya da kurumdan 1000 dolar almıyor, 25 liradan karşılığını bile almıyor ve o dövizi güncel kurdan başkalarından temin ediyorsanız?
TCMB NİYE KURTULMAYA ÇALIŞIYOR Kİ!
Aslında “KKM’nin Merkez Bankası kanalıyla kamuya zararı var mı, yok mu” tartışmasına Merkez Bankası’nın aldığı karar son noktayı koymuş sayılmaz mı? Madem bu kur korumalı mevduat uygulaması çok yararlı, en azından zararı yok, şu durumda Merkez Bankası neden bu uygulamayı sona erdirmeye dönük adımlar attı ki?
O zaman “Merkez Bankası son adımlarıyla yanlış yapıyor” dememiz gerekmez mi?