Şubat ayı bir sürprizle merhaba dedi bu yıl.
Bu sürpriz, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'dan "yeni anayasa" çağrısıyla geldi.
Çağrı hemen hemen tüm gazetelerin baş köşesinde, görsel medyanın ana haber bültenlerinde yerini aldı:
Sayın Cumhurbaşkanı "Cumhur İttifakı'ndaki ortağımızla bu konuda bir anlayış birliğine varmamız halinde önümüzdeki dönemde yeni anayasa için harekete geçebiliriz." dedi.
Ve tabii Erdoğan'ın "yeni anayasa" çağrısına MHP lideri Devlet Bahçeli'den sürpriz olmayan bir destek geldi.
İyi de niçin yapılacak bu değişiklik ve neden şimdi?
Önce derin bir nefes alıp rahatlayalım ve düşünelim:
Ak Parti tek başına bu değişikliği yapabilir mi? Hayır!
Peki, MHP'yle birlikte bu değişikliği yapabilir mi? Hayır!
Peki, Sayın Cumhurbaşkanı'nın "Cumhur İttifakı'ndaki ortağımızla..." açıklamasında söz edilmemesine rağmen ihtiyaç duyulduğunda ortaklığı akla gelen BBP destek verse bu değişiklik olabilir mi? Hayır!
Peki tüm bu güçlerle meclisten "halk oylaması"na sunulacak şekilde geçmesi mümkün mü? Hayır!
Ve son olarak, CHP ve İYİ Parti'nin bu değişiklik önerisini desteklemeleri mümkün mü? Hayır!
Bir "Evet" formülü bulamaz mıyım ki diye düşündüm bir süre. Mesela şöyle olsa:
Cumhur İttifakı "Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem"e geçmeyi kabul ederse ya da Millet İttifakı " Biz 'Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem' talebimizden vazgeçtik. 'Türk Tipi Cumhurbaşkanlığı Sistemi' çerçevesinde bir değişikliği destekliyoruz." derse bu değişiklik olabilir mi?
Tam da burada iç sesim "Müsaade eder misin?" dedi, sanki müsaade etmesem konuşmayacakmış gibi... "Buyur!" dedim.
"Çok komiksin! Bu senin aklına gelenlerin olması için Türkiye'nin ters dönmesi veya taraflardan birinin kafasına taş düşmesi gerekir. Yani bu anayasa değişikliğinin olması asla mümkün değil."
"Peki!" dedim iç sesime "O zaman, neden bu teklif gündeme geldi?"
"Ben bilmem!" diye cevap verdi. "Onu Emekli Öğretmen'e sor." Ben de hemen onu aradım. "Neden" sorusunu ona sordum. O zaten hazırlıklıymış bu soruya:
Gözlerini kapa dedi bana... Seninle ülkemizin içinde sanal bir tur atalım.
Çarşı Pazar ne alemde? Yanıyor... İstediğini alabiliyor mu insanlar? Keşke alabilseler...
İşsizlik, pahalılık, kapanan iş yerleri, bankalarda takibe düşen borçlar, iflaslar, kapanan iş yerleri... Sinirlerin sağlamsa Google'dan bir ara istersen...
Devletin hemen hemen bütün zamları %20'nin üstünde olduğu halde TÜİK enflasyonu bile %14,6 açıklanmasına rağmen memurların ve emeklilerin 15 Ocak 2021 tarihinden itibaren alacakları maaşlarına yüzde 7.36, oranında zam gelmesi insanları mutlu etti mi? Aksine içi yanıyor gariplerin...
Artık toplumun ezici çoğunluğunun cebini, midesini doğrudan ilgilendiriyor bu sorunlar. Eskiden sadece merkezdeki muhaliflerin, uzmanların, ekonomi çevrelerinin dile getirdiği, dikkat çektiği bu sorunlar, şimdi çoğunluğunu Cumhur İttifak'ına oy verenlerin oluşturduğu kesimlerin de doğrudan etkilendiği ve konuştuğu konular haline dönüştü. Yani, Türkiye'nin gündemi bu.
Evlerimize ekmek götüremiyoruz diyenlere karşılık "Bu ülke uçuyor. Evlerine ekmek götüremeyenlerin olduğuna inanmıyorum." diyerek onları ikna edemiyor kimse.
Hele hele "Bu pahalılığı marketler, toptancılar, esnaflar yapıyor." diyerek oralara zabıta kuvvetlerini yığarak oluşturmaya çalıştıkları "pahalılıkla mücadele" savunma ve uygulamaları komedi filmlerinde kullanılabilecek sahneleri anımsatıyor.
Bak, pahalılığın nedenini bir örnekle anlatayım sana ve okuyucularına... Sonra siz bu örnekleri çoğaltabilirsiniz.
Biliyor musunuz? Türkiye ayçiçeği üretimi için en uygun şartları olan ülkelerden biri. Bir zamanlar ayçiçeği ürünleri ihraç ediyorduk. Mesela bizim köyümüz ayçiçek deposuydu. Küçük ölçekli de olsa ayçiçeği yağı fabrikası bile vardı. Şimdi artık sadece hatıralarımızda var.
Bugün müthiş başarılı(!) tarım politikalarımızla dünyada en çok ayçiçeği yağı ithal eden ülke haline geldik. Bütün dünyadaki ham ayçiçeği yağı ithalatının yüzde 37'sini tek başına Türkiye gerçekleştiriyor. Avrupa Birliği üyesi 28 ülkenin toplam ham ayçiçeği yağı ithalatı bile Türkiye'nin ithalatı kadar etmiyor. Bu arada ayçiçeği yağı ithal ettiğimiz ülkelerin bazıları, ihracatına yasak getirdi, kendi vatandaşlarına saklamak üzere depoluyor.
Bu özetten sonra size ayçiçeği yağı zamlarının nedenini söylüyorum:
Pandemiden önce ham ayçiçeği yağının tonunu 800 dolara ithal ediyorduk, şimdi 1.200 dolara ithal ediyoruz. Bu sebebin üzerine bir de enflasyon etkisini, mesela yüzde 40 zam yapılan otoyol geçiş ücretlerinin, mazotun etkisini ilave edin.
İşte bunlardan dolayı ayçiçeği yağı zam rekoru kırıyor.
Şimdi sen "İyi de bütün bunların benim sorumla, yani anayasa teklifi değişikliği ile ne alakası var?" diye sorarsın. Sen ve okuyucuların için bu sorunun cevabını vereyim ama sakın kimseye söylemeyin!
Muhalefet; açlık, yoksulluk, işsizlik, enflasyon gibi insanları doğrudan etkileyerek daha önceleri "beka, baş örtüsü, çöp yığınları, terörist belediye görevlisi" gibi kavramlarla saflarını sıklaştırdığın ve artık bunlardan etkilenmeyen taraftarların üzerinde ciddi ölçülerde etkili olmaya başlamışsa, toplumun ezici çoğunluğuna gerçek gündemi konuşturmayı başarmışsa iktidar olarak ne yapman gerekir?
Onların eline bir oyuncak verip dikkatlerini dağıtman!.. Ne yazık ki yandaş medya işaret edilenin peşine hemen takılıyor. Muhalefet de bu oyuncağın üzerine atlamaya hazır! Şimdi sen "Açık konuş!" diye oyuncağın adını da sorarsın, söyleyeyim bari:
YENİ ANAYASA!
Ve düğmeye basıldı: "Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın "yeni anayasa" çıkışının ardından kulisleri hareketlendiren bir görüşme yaşandı. Erdoğan ile MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, Beştepe'de buluştu.