Emeklilerin, ben dahil: umudu, son açıklamaların ardından tükendi, gitti ve bitti. Hiçbirinin ağzını bıçak açmıyor ya, o da cabası.
Derin bir sessizlik hakim evlerde. Bu sükût hayra alâmet mi, değil mi, henüz bilinmiyor.
Bir sefere mahsus, emekli hesaplarına mahsup edilen beş bin gaymelik z'amcıkın ki o da: çalışan-çalışmayan ayırımcılığı, ayrıca bir adaletsiz garabet, kimin hangi yarasını saracak, belli değil. Cumhuriyet hükümetleri bunu da başardılar: sadakaya mahkum ettiler emeklileri. Adalet ilkesi yaralandı, bir gecede yılların kazancını, yarı yarıya gasp ettiler. Ulufe dağıtır misali anlatılar desen, tam bir ayıp curcunası. Bu emeklilere hiç kimse 'dağ başından kar bağışlamıyor' beyler. Onlar çalışma hayatına katıldıkları süre içinde; alacakları emekli ödeneklerini, devlet geleneği gereği, bir yerde mahsup ettiniz ve şimdi onun alın terinden olan bu paraları, ona geri veriyorsunuz. Üstelik, bu mahsup edilmiş paraların zaman ve süreçte, başka amaçlar için de kullanılması, mutlak olarak kabil olmuştur. Yani, öyle 'tepeden tepeden bakarak' hâkir görmeyiniz. Devlet, varlığına emek koymuşları, sadaka kültürü, ahlakıyla küçümseyemez. Yani yaptığınız şey, bilin ki bir yaraya merhem dahi olmaz, tüm tekâüdleri incitmiştir...
Madem ki insanca yaşamak hakkı yine emeklilere çok görüldü, bari
5'li çeteye çok verin, verin ki, gözleri doysun, 'ana'larımızdan' uzak dursunlar, işçilerini sömürmeden, haklarını versinler hiç değilse...
'Enflasyona ezdirmeyeceğiz emeklilerimizi' derken, ağır yaşam koşullarında ayakta durmakta zorlanan emeklilerin, üzerinden silindir gibi geçti hayat pahalılığı, geçim sıkıntısı.
Değil marketler, pazarlar bile el yakıyor.
Ayın sonunu zor getiren emeklilerin, bir sefere mahsus, sadaka gibi sunduğunuz o paraya ihtiyaçları da yok: onlar sefil yaşamaya sayenizde alıştılar.
Bir sefere mahsus itibarınızdan tasarruf yapsanız da, yaşadıkları müddetçe tasarruf etmek zorunda bırakılan, evlerine 250 gram et girmeyen emeklilere 5'li çetenin, sildiğiniz borçları kadar bir aylık bağlasanız olmuyor mu?
Ya da ne bileyim, hangarları bekleyen itibar uçaklarına tasarrufu öğretseniz diyorum.
Ben, emekli bir sanatçı olarak itibarımdan tasarruf etmek zorunda bırakıldım.
Eskiden emekli maaşımla, giderlerimin dışında saç bakımı, cilt bakımı masraflarımı karşılayabilir, arasına sanatçı arkadaşlarımla bir lokantaya, kafe'ye gidebiliyorken, valla şimdilerde bahaneler uyduruyorum.
Kimseye masraf ettirmeyim, herkesin durumu, bu şartlarda benim gibidir diyerek, bizim gibi emekli olanlarla, empati kuruyorum.
'Alman usulü' kavramına gülerken, geleneklerimizdeki: izzet-i ikram varken, kültürünü rafa kaldırdınız. İnsanlar şakayla karışık, utana sıkıla: "Alman usulü olursa gelirim!" demeye son yirmi yılda alıştılar.
"Hesabı ben ödedim!" ile "Hesabı ben alayım!" lafları etnografik müzeye yazılıp konmalı ki, geriden gelen nesiller, hiç değilse bilsinler.
İtibardan tasarruf yapıyorum valla, kimse görsün, bilsin de istemiyorum bu arada tabii.
Aslında biz kadınların: 'krem tazminatı' almamız gerekiyor ya, o görülmemiş, hatırlatalım. Şimdi kendimden yola çıkarak, kıdem tazminatını vermemek üzere, planlar kuranlar olduğunu bilerek, biraz ironi yapmak istedim. Kıdem tazminatı yoksa, hiç değilse şakayla karışık 'krem tazminatı' gündeme gelir belki, dedim.
Yıllarca kullandığım markalara çoktaan veda ettim.
Bütün derdin bu mu?" diyorsanız, "Evet, bu!" diyemem.
Şöyle diyebilirim: "Aldığımız emekli maaşı ile ayın sonunu getirmek artık büyük bir hayal.
Değil kişisel bakım harcamaları, gıda maddelerine gücü yetmiyor emeklilerin. Hakkımızı gasp etmeyin!" diyerek devam ederim.
TRT emeklisi arkadaşlarım mağdur edildiler.
Hükumet 7417 sayılı kanunla, tüm emekli memurlara ek olarak 600 ek gösterge puanı verdi. TRT ve MİT özerk bir kurum olduğu için, kapsam dışı bırakıldı. Kurumların kendi yönetim kurullarınca belirlenen puantaj ile cumhurbaşkanına imzaya sunulması gerekiyordu. MİT başkanı bunu yaptı ve ek 600 puan Mit emeklilerine yansıtıldı, TRT bunu yapamadı. Üstüne üstlük, 7417 sayılı kanuna dahil edilmediği halde, yeni puantaj tablosuna dahil edilerek, emekli TRT mensuplarının maaşları en az bin tl düşürüldü. Artış beklerken, bu enflasyon ortamında bir de mağdur edilen TRT emeklilerine dava açmaktan başka yol bırakılmadı. Anayasada kazanılmış hakkın geri alınması kesin olarak reddediğini halde, bu gelişme sonrası binlerce TRT emeklisi, mahkemeden gelecek iyi bir sonucu bekliyorlar...
Tasarrufu, israf edenlere söyleyin, biz emeklilere değil.Gereğini onlar yapsınlar..Yahu insanca yaşama tedbirini yurttaşların için, devlet idarecisiysen, al.
Senin yönetim anlayışında: insanı yaşat ki devlet yaşasın, yok mu?
O devlet, başka devlet mi?
Şimdi emeklilerin son bir ümidi kaldı.
Ocak'ta ki artışı bekliyorlar. IMF'ye borç vermezsek,
açlık sınırında yaşamaktan 'level atlarsak' itibardan tasarruf yapar da, birkaç uçak satarsak, umutvarız.Saray'daki ihtişamlı yaşamın da masraflarını biraz kısarlarsa, bir çare olabilir mi? 5'li çeteyi 'infak' yapmaya razı mı edecekler, sadakaya mı mahkum olacağız, belli değil. Ülkesinde bu kadar aç varken, tıka basa tok yatmazsa yönetenler ve dinci zadeganlar, çözüm olur mu, bilinemez! Yeşil sermayeden, yeşil banknotların bir kısmını tasarruf tedbirleri adında ve tadında kısarsalar, bunlar halka gider mi o da belirsiz! Emekliler, hukuk devletlerinde ve sosyal devletlerde paydaşı oldukları devletten haklarını alırlarsa 2024 Ocak ayında rahat ederler.
Ve ben de 'krem tazminatımdan' özel bakım tazminatimdan vazgeçerim, tasarruf ediveririm gari.
Artık saçımı kendim keser, kendim boyarım.
Hadi var mısınız, DEVLET'ce tasarrufa?
Önce siz başlayın bakem.
Biz emekliler yaşamaktan bile tasarruf ediyoruz bu ara.
Kimimiz nefes almaya korkuyor.
Önümüz kış.
Bulduğunuz doğalgazdan hepimizin alacağı var.
Ya da hep birlikte meclise yürür emekliler.
Bu ülkede ısınmak, barınmak, kazancıyla insanca yaşamak, bize lüks, size gereksinim ve itibar olamaz.
Olursa bedelini ödersiniz.
Son hesap kesim tarihi henüz açık.
Seçimde...