"AA’ya göre satın alma büyük iş" başlıklı yazısından ilgili kısım şöyle:
"YALAKALAR KEŞKE O GÜN YAZSAYDINIZ"
Hükümete yakın medyada Ahmet Davutoğlu’na yönelik kızgınlık bitmiyor.
Dış politikada, özellikle Ortadoğu’da ama genel olarak tüm dış politikada içine düştüğümüz sıkıntılı durumun Ahmet Davutoğlu’nun eseri olduğu yazılıp duruyor.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı da hem Başbakanlığı, hem Cumhurbaşkanlığı döneminde yanlış yönlendirenin Davutoğlu olduğu söylenerek eski Başbakan lanetleniyor.
Bu söylemin yanlış olduğunu iddia edemem.
Davutoğlu dönemi dış politikası başarısızdır. Doğru.
“Önce Abdullah Gül, sonra da Erdoğan ona güvenerek yanlış yapmıştır” söylemi de doğru olabilir.
Ona da itiraz etmem.
De...
Peki siz neredeydiniz o zaman ey hükümet medyası.
Bu Davutoğlu değil bakan, daha başbakan danışmanı iken yaptıklarının ve önerilerinin yanlış olduğunu yazmaya başladım.
Bakan olduğu zaman da eleştirilerimi sürdürdüm.
Peki şimdi Davutoğlu’nu suçlayanlar o gün ne yapıyordu dersiniz!
Ne yapacaklar her zamanki işlerini.
Davutoğlu’nu öve öve bitiremiyor, yaptıklarını göklere çıkarıyorlardı.
Davutoğlu’nun hatalarını yazan beni ise yerin dibine sokuyorlardı.
Haliyle Davutoğlu da bunca övgüden dolayı hatasını göremiyor, aleyhinde yazan tek kişi olarak benim hatalı olduğumu, hatta onun başarılarını göremeyen bir aptal olduğumu düşünüyordu muhtemelen.
Halbuki o gün onu yere göğe koyamayan bu sözde gazeteciler o gün doğruları görebilseler ve yazabilselerdi Davutoğlu belki hatalarından dönerdi.
O dönmese bile en azından sicil amiri bu kadar uzun süre ve rahatça kandırılamazdı!
Demek ki neymiş.
Doğruları yazmakta fayda varmış.
Ama zamanında.
Haberiniz olsun, gidince arkasından yazarak komik oluyorsunuz.
Hatta edepsiz ve adapsız oluyorsunuz.