Fatih Altaylı'dan gündeme bomba gibi düşen yazı: Türkiye'nin suları nasıl satılır diye soranlara bir müjdem var

Haber Türk yazarı Fatih Altaylı,"Türkiye’nin suları nasıl satılır diye soranlara bir müjdem var. Yakında yepyeni bir soru sormaya başlayabilirsiniz? Türkiye’nin tarımı nasıl satılır? sorusunu" diyerek tepkide bulundu.

Haber Türk gazetesi yazarı Fatih Altaylı, "Herkesin aklındaki soru niye hep Katar? Dünyada başka ülke mi yok da her şeyimizi bu Katar’a satıyoruz" tepkisinde bulundu.

Fatih Altaylı'nın Haber Türk'te yayınlanan yazısı şöyle:

Tarım da satılır mı?

Türkiye’nin suları nasıl satılır diye soranlara bir müjdem var.

Yakında yepyeni bir soru sormaya başlayabilirsiniz?

“Türkiye’nin tarımı nasıl satılır?” sorusunu.

Şaka yapmıyorum, gülmeyin!

Bir süreden beri Tarım Bakanlığı’nda yürütülen bir çalışma var.

Türk tarımını holdingleştirme çalışması.

İşi bilenler buna “Japon Modeli” diyorlar. Daha doğrusu eski bir Tarım Bakanı bunun Japon modeli olduğunu söylüyor.

Japon modeli derken Japonya’nın kendi isteğiyle, daha iyi olsun diye yaratıp uyguladığı bir sistem değil.

2. Dünya Savaşı sonrası Japonya’ya dayatılan bir sistem.

Bir anlamda “McArthur Sistemi”.

Ülkenin tarımsal üretimini, bu üretimi planlama ve yönlendirme araçlarını ve dış ticaretini uzunca bir süre ABD’nin kontrol etmesini sağlayan bir sistem.

Türkiye’de planlananın en olduğunu tam olarak bilmem mümkün değil çünkü bu çalışmalar  oldukça kapalı bir biçimde yürütülüyor ama Türkiye’de de tarımsal üretim, kamunun tarımdaki yatırımları ve kontrol mekanizmaları bir holding çatısı altında birleştirilmek isteniyor.

Bunun adı bile konulmuş: Semerat Holding.

Holdingleşme ile ilgili çalışmalar sızmaya başladığı zaman Tarım Bakanı “Böyle bir şey yok” demiş olsa da var olduğunu herkes biliyor.

Muhtemelen o gün Bakan’a “Türkiye’nin sularını satacak mısınız?” diye sorulsaydı ona da “Yok öyle bir şey” diyecekti.

Yarın da tarımımız satılırsa kimse şaşırmasın.

Yanıt muhtemelen “Amerikalılara satılsa bir şey demeyecektiniz ama” olacaktır.

KİME DEĞİL NİYE

Memleketimdeki pek çok şeyin peyderpey Katar’a satılması üzerine hele hele bir de Türkiye’nin gelecek açısından en stratejik varlıklarından biri olan “sularının” işletme hakkının Katar’a verilmesine oluşan tepkilere çok manalı bir yanıt veriliyor:

“Katar’a değil de Amerika’ya satılsaydı ses çıkarmazdınız.”

Buna özne üzerinden hedef saptırma denebilir ancak.

Buradaki asıl soru “Katar” değil.

Kafaları meşgul eden ilk soru “Niye” sorusu.

Katar’a veya başkasına, Türkiye’nin bu varlıklarını “Niye satıyorsunuz?”

“Türkiye’nin suları satılır mı?” sorusu ise bir diğer soru.

İster Katar’a, ister Katmaz’a.

Bir memleket suyunun işletmesini niye yabancılara devreder!

Bizden ya da sizden daha akıllı oldukları ve bizden daha doğrusu sizden daha iyi işletecekleri için mi?

Niye?

Katar’da para çok ve yatırım yapmak istiyor diyelim.

“Niye” Türkiye’de sıfırdan yepyeni bir yatırım yapmıyor, niye istihdama katkıda bulunmuyor, niye Türkiye’nin üretimini arttıracak, istihdamına katkı sağlayacak yepyeni bir yatırım yapmıyor da, sürekli hep varolan, Türk insanının kaynakları ile yaratılmış hazırları alıyor?

Gerçekten niye?

Ve tabii herkesin aklındaki soru? “Niye hep Katar? Dünyada başka ülke mi yok da her şeyimizi bu Katar’a satıyoruz”
Bu “Niye”nin cevabı da bilinmiyor.

Son soru ise niyesiz bir soru.

Bu satışlardan gelen parayı Türkiye’nin hangi stratejik yatırımı ya da büyüme hamlesi için kullanacaksınız, bir planınız var mı?

Yoksa bunu da Türkiye’deki Suriyelilere harcadığınız 50 milyar dolara mı katacaksınız?

 

Gündem Haberleri