Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu'nun 'turistin görebileceği herkesi aşılayacağız' açıklamasından sonra Kültür ve Turizm Bakanlığı'nın 'Go Türkiye' isimli seyahat rehberi platformunun turistler için hazırladığı reklam filmi sosyal medyada tartışma konusu oldu.
HaberTürk gazetesi yazarı Fatih Altaylı bugünkü köşe yazısında, geçtiğimiz günlerde Kültür ve Turizm Bakanlığı'nın yurt dışına tanıtım yaptığı 'aşılama' reklamına tepkide bulunarak, "“Biz PCR testi olmadan, HES kodu olmadan helaya gidemiyoruz, elin oğlu elini kolunu sallayarak ülkeye geliyor. Biz ise kulağımıza ‘Aşılıyız’ küpesi takmış bekliyoruz. Bir de kısırlaştırılırsak dört dörtlük olacak" sert bir eleştiride bulundu.
Fatih Altaylı bugünkü köşe yazısının ilgili bölümü şöyle:
Türkiye’de görüntü şu.
Ülke tam olarak kontrolden çıkmış durumda.
Pek çok açıdan, saldım çayıra hali var.
Bir yanda organize suç örgütü liderleri devlete karşı ve devletin yanında açıklamalar yapıyorlar, millet “çekirdek çitleterek” Netfliş dizisi izler gibi bu rezaleti izliyor, dinliyor.
Diğer yanda corona ile mücadele tam olarak “patlamış” durumda.
Turizm Bakanı’ndan Dışişleri Bakanı'na kadar herkes aşılama ve salgının gerilemesi ile ilgili bir şeyler söylüyor, susan tek kişi Sağlık Bakanı.
Mayıs’a kadar toplumun yüzde 60’ı iki doz aşılanacak denilirken bu oran yüzde 13’te kalmış.
Milliyetçiliğin ve muhafazakarlığın tavan yaptığı bir iktidar döneminde, Turizm geliri uğruna millete hakaret eden reklamlar yayınlanıyor.
Biz PCR testi olmadan, HES kodu olmadan helaya gidemiyoruz, elin oğlu elini kolunu sallayarak ülkeye geliyor. Biz ise kulağımıza “Aşılıyız" küpesi takmış bekliyoruz.
Bir de kısırlaştırılırsak dört dörtlük olacak.
Bu kararların alayı, hepimize hakaret ama millete ne için, kimin kararı ile hakaret ediliyor belli değil.
15 gündür yasaklar var ama komedi şeklinde.
Kim uyuyor kim uymuyor önemli değil.
Muafiyet listesi diye bir komedi herkesi güldürüyor.
Bayramlaşmak yasak ama AK Partili isen bayramlaşmak serbest. Hatta fotoğrafını sosyal medyaya bile koyabilirsin. Kimse bir şey demez.
Marketlerde satılan ürünler listesi ayrı bir komedi.
Çay bardağı satmak yasak ama çay tabağı serbest.
Diş macunu serbest ama orkid satmak yasak. Belki onun da kanatlısı yasak, kanatsızı serbesttir, o detaya hakim değilim.
Kesin olan tek yasak alkollü içki satışı.
Varsa milyonluk tekne ile gezmek serbest ama tekneden denize girmek yasak.
Fukara işi sandalla gezmek ise yasak.
Yarın yasakların en azından bir bölümü sona erecek ama hangi bölümü hala belli değil.
Yarın yasaklar kalkacak ama nasıl kalkacağı ancak son dakikada duyuruluyor.
Lokantayı, iş yerini açmak sanki bir düğmeye basmakla oluyor da, son anda söyleniyor. Ayrıca yine kimin nasıl açılacağı ya da açılamayacağı net değil.
Belli ki adamına göre durumu sürecek ya da sürsün isteniyor.
Diğer yandan enflasyon TÜİK'e göre bile en az yüzde 20, emekliye verilen para sadaka gibi yüzde 10 ek yapılmış, “Bu ne yahu” diyen yok.
Buna mukabil pandemi döneminde iyiden iyiye geçilmez olan köprülere otoyollara, ödemeler tam, hem de dolar bazında fiyat artışı ile.
Dış politikada durum farklı değil.
ABD Başkanı ülkenin bam teline basmış, dedeniz katil diyor sineye çekiyoruz. Haziran’da görüşülme ihtimali nedeniyle bu hakareti sineye çekiyoruz.
İsrail kıyım yapıyor, dışarda tepki yok, içerdeki tepki muhalefet partisine.
Tam bir kim kime dum duma ülkesi olmuşuz.
Bindirilmiş bir alamete, gidiyoruz kıyamete durumu.
Sonra anketler, oranlar falan.
Ben onu bunu bilmem. Bildiğim şudur.
Bu ülkede iktidarlar, muhalefet daha iyi olduğu için değişmez.
Bundan daha kötü olmaz diye değişir.
Tam da oraya doğru koşarak gidiyoruz.
İnşallah bu hızla yolda düşüp bir yerimizi incitmeyiz!