Dikkat çeken analizlerde bulunan Koru, "Her seçim öncesinde kendisini en ideal aday olarak göstermeye yarayan çıkışlar yapabilen ve bu yolla seçimlerden galibiyetle çıkan AK Parti genel başkanı Erdoğan’ın, önümüzdeki seçime lehine kullanabileceği fazla unsur olmadan gideceği görülüyor. Anayasal engeli aşıp aday olabilme hakkını kazansa bile Erdoğan aday olmayı düşünmeyebilir" değerlendirmesinde bulundu.
Koru'nun bügünkü yazısının ilgili kısmı şöyle:
Erbakan Hoca, ileriye dönük, varsayıma dayalı konularda görüş açıklamasını isteyenlere “Şafii uleması böyle konularda görüş açıklamaya cevaz vermez” mukabelesinde bulunurdu. Tebessüm ederek… Ancak bizim görevimiz, yalnızca bugünü açıklamak değil, günümüzde pişen konuların gelecekte alacağı hali de anlamaya çalışmak. Sadece gazeteciler değil, siyaset dünyası içinde yer alanlar da gelecekle ilgililer, ilgilenmek zorundalar. Nitekim, bir TV programına katılan Saadet Partisi genel başkanı Temel Karamollaoğlu da, sandık ufukta göründüğünde ortaya çıkabilecek tabloyla ilgili sorulara cevap vermekte tereddüt etmemiş. Doğru da yapmış. Herkesin çekinmeden görüşlerini açıklayacağı, eteklerindeki taşı döküp kendi hareketinin sınırlarını açıklayacağı günlerden geçiyoruz. Benim daha önce burada açıkladığım yapılacak ilk seçimle ilgili öngörüm, adaylığına kesin gözüyle bakılan Tayyip Erdoğan’la ilgili. Her seçim öncesinde kendisini en ideal aday olarak göstermeye yarayan çıkışlar yapabilen ve bu yolla seçimlerden galibiyetle çıkan AK Parti genel başkanı Erdoğan’ın, önümüzdeki seçime lehine kullanabileceği fazla unsur olmadan gideceği görülüyor. “Anayasal engeli aşıp aday olabilme hakkını kazansa bile Erdoğan aday olmayı düşünmeyebilir” dememin en önemli sebebi bu.
"KARŞISINDA GÜÇLÜ BİR ADAY OLMASI HALİNDE..."
Tayyip Erdoğan’ın kazanamayacağı bir yarışa girmeyi düşünmeyeceği kanaatindeyim. Kamuoyu yoklamaları, karşısında güçlü bir aday olması halinde, rakibinin seçimi kazanma şansının yüksek olduğuna işaret ediyor. İlk öngörümü “İktidar cephesi Millet İttifakı’nın cumhurbaşkanı adayının kim olduğunu merak ediyor, ancak esas merak edilmesi gereken Cumhur İttifakı adayının kim olacağı” cümlesiyle ifade etmiştim. Tezim tartışıldı, tartışılıyor ve iyi de oluyor. Şimdinin üzerinde düşünülmeyi hak eden sorusu ise şu: İktidar cephesinin adayını belirlemede -kendisi adaylığını koymayacaksa- en belirleyici kişi yine Tayyip Erdoğan olacak; acaba kendi yerine nasıl birinin önümüzdeki dönemde seçilip cumhurbaşkanı olmasını tercih eder Tayyip Erdoğan? Elbette adayın sahip olması gerektiğini düşüneceği ilk özellik, belirleyeceği kişinin kendisinin aday olmaması sonucunu da getiren ittifak cephesindeki oy kayıplarını tersine çevirecek, karşı ittifakın destekçilerinden de oy alabilecek biri olmasıdır.
"PARLAMENTER SİSTEME DÖNÜŞ VAADİ"
Yeni sistemin ‘yüzde 50+1’ oyu zorunlu hale getirmesi ittifakları karşı cepheden oy devşirmeye zorluyor. Öngörüde bir adım daha ileri gidelim. Acaba 2017’de yapılan referandumla geçilen ve kendisinin sınırlarını sonuna kadar kullandığı ‘cumhurbaşkanı hükümet sistemi’ ile devlet başkanına sağlanan geniş yetkilerin seçilecek cumhurbaşkanında da bulunmasını ister mi Tayyip Erdoğan? Madem öngörüde bulunuyorum, bu konuda da ne düşündüğümü paylaşayım: Kendisi aday olamayacak ve bir başkası kendisinin yerine cumhurbaşkanı seçilecekse ve bunu sağlamanın asgari şartı adayın seçim kampanyasında parlamenter sisteme dönülmesi vaadinde bulunması ise, AK Parti yönetimindeki bazılarından buna itirazlar gelse bile, genel başkan olarak Tayyip Erdoğan vaadi destekleyebilir. Seçime az kala gündemin birinci maddesi, iki ittifakın adaylarının aynı vaadi tekrarlaması olabilir. Parlamenter sisteme dönüş vaadini… Hatta eski sistemin daha da güçlendirilmiş, denge ve denetlemenin yerli yerine oturduğu, kuvvetler ayrılığının iyice tahkim edildiği bir yeni Türkiye vaadi eşliğinde… Bu ilginçliği yaşayabiliriz gibime geliyor."