Deprem sonrası Akdeniz Gagalı 12 balina kıyıya vurdu. Türkiye''de peş peşe meydana gelen depremler sonrası birçok balinanın ölmesi akıllara ölümlerinin sebebi deprem mi, sismik çalışmalar mı? sorusunu getirdi. Uzmanlar balina ölümleriyle ilgili gerçeği açıkladı.
KKTC''de, 9-13 Şubat''ta 12 gagalı balina karaya vurarak öldü. Bunun üzerine Kıbrıs Yaban Hayat Araştırma Enstitüsü, TÜDAV, KKTC Veteriner, Çevre Koruma ile Hayvancılık Dairesinden uzmanlar çalışma başlattı.
Dünya''da yer alan habere göre; kamuoyunda da tüm dikkatleri üzerine çeken balina ölümleri su altı dünyası için önümüzdeki döneme ilişkin de önemli sinyaller veriyor. Exeter Üniversitesi, SPOT Kurul Üyesi ve Araştırma Görevlisi Dr. Robin Snape, öncelikle “Deniz memelilerinin karaya oturmalarının daha yaygın olduğu diğer okyanuslarda, deprem oluşumu ile kitlesel karaya oturma olayları arasında hiçbir ilişki bulunamamıştır” vurgusunu yapıyor.
Snape, “Akdeniz''in bu tür, Gagalı Balina için şimdiye kadar görülen en büyük karaya oturma olayının, yaşanan bu büyük felaketten bir kaç gün sonra olması sadece bir tesadüftür” dedi. Dr. Robin Snape’e DÜNYA Hafta Sonu olarak biz sorduk o da siz değerli okuyucularımız için cevapladı…
Deniz altındaki yaşam deprem, ses, gaz gibi dış etkenler nasıl etkileniyor?
Kıyı yükselmesi ve geçim amaçlı balıkçılık deniz yatağında veya sahilde bitkilerin deniz yüzeyine kıyasla konumunu, durumunu değiştirebilir. Deniz yatağındaki hassas organizmalar, belirli derinlikteki şartlara adapte oldukları için buna uyum sağlamakta zorlanabilir ve ölebilirler.
Depremler, organizmaların yaşadığı çamur ve kumlardan oluşan tortuların bileşimini de büyük ölçüde değiştirebilir. Burada yaşayan bentik organizmalar denizin altındaki bu harekete uyum sağlamakta zorlanabilirler. Ayrıca tsunamiler, etkiledikleri kıyı habitatları ve bu habitatları kullanan organizmalar üzerinde çarpıcı etkilere sahip olabilirler.
Bu etkinin süresi ne kadar devam ediyor?
Bentik deniz biyo çeşitliliği ve habitatları, biyolojik çeşitlilik, doğa için mutlaka olumsuz olmayan etkilerle kısa ve orta vadede tesirli olabilir. Bu tür etkiler gezegendeki ilk canlı oluşumundan beri süregelmiştir.
Depremin deniz altındaki etkisini nasıl değerlendiriyorsunuz?
Depremlerin deniz ortamı üzerindeki ikincil antropojenik yani insan kaynaklı etkileri önemlidir ve mevcut afet sırasında bir sorun olabilir. Depremlerin derin dalan balinaların davranışları üzerinde bazı kısa vadeli etkileri olduğu gözlemlenmiştir ancak bu tür ölümcül tepkiler tipik olarak askeri ve belki de sismik araştırmalar (örneğin petrol, gaz ve diğer doğal kaynaklar için) tarafından kullanılan antropojenik seslerle bağlantılıdır.
Deniz memelilerinin karaya oturmalarının daha yaygın olduğu diğer okyanuslarda, burada Kıbrıs''ta rapor edilene benzer şekilde depremlerin meydana gelmesi ile kitlesel karaya oturma olayları arasında hiçbir ilişki bulunmadı. IUCN (Dünya Doğa ve Doğal Kaynakları Koruma Birliği) kırmızı listesinde.
Bu canlıları olumsuz etkileyen faktörler nelerdir?
“Curvier''in gagalı balinaları üzerinde yapılan birkaç çalışma, bir ana tehdide dikkat çekiyor: insan yapımı su altı gürültüsü. Bu tehdit, türleri dünya çapında etkilemektedir ve Akdeniz''de gözlemlenen ölümlerin bir kısmından sorumlu” olduğunu belirtiyor.
Deprem balina ölümlerine neden olur mu?
Bunu kesin olarak doğrulamak mümkün değil ve kesin olarak bilemeyiz. Akdeniz''in bu tür, Gagalı Balina için şimdiye kadar görülen en büyük karaya oturma olayının, yaşanan bu büyük felaketten bir kaç gün sonra olması sadece bir tesadüftür. Otopsi raporları henüz yayınlanmadı, ancak antropojenik sesin etkisi ile bir depremin ürettiği doğal sesler arasında ayrım yapacak kanıtlar bulmaları pek olası değil.
Deniz memelilerinin karaya oturmalarının daha yaygın olduğu diğer okyanuslarda, deprem oluşumu ile kitlesel karaya oturma olayları arasında hiçbir ilişki bulunamamıştır. Bilimsel literatür, askeri veya sismik araştırmalardan elde edilen antropojenik gürültünün kitlesel karaya oturma davranışının yaygın bir nedeni olduğunu ve bu nedenle olma olasılığının daha yüksek olduğunu öne sürüyor.
Balinaların depremden birkaç gün sonra karaya oturduğu göz önüne alındığında, depremin doğrudan neden olma olasılığını daha da sorgulatıyor. Kıyıya vuran balina grubu irili ufaklı bireylerden oluşuyordu ve muhtemelen birlikte seyahat eden bir aile grubuydu.
Yaklaşık 50 km''lik Kıbrıs kıyı şeridinde ve karşı kıyıda oluşan depremden kısa bir süre sonar tek tek mahsur kaldılar. Eğer deprem onların bu şekilde davranmalarını tetiklemişse, daha geniş bir alana dağılmış olmaları, günlerce sürüklendikten sonra farklı kıyı şeritlerinde mahsur kalmaları beklenebilirdi. Ancak derin sulara dalış sorunu oluşmuş ve yüzeyde uzun süre kalmış olabilirler.
Kıbrıs Yaban Hayat Araştırma Enstitüsü Direktörü Kemal Basat, yaptığı açıklamada, güney kesiminde 7, kuzey kesiminde ise 5 olmak üzere 12 gagalı balinanın Kıbrıs kıyılarında karaya vurduğunu söyledi. Basat, "Ne yazık ki karaya vuran balinalar ya ölü halde bulundu ya da müdahaleye rağmen karaya vurduktan kısa süre sonra yaşamını yitirdi."
"ASKERİ TATBİKATLARIN DURMASI GEREKİYOR"
TÜDAV Başkan Yardımcısı ve İÜ Su Bilimleri Fakültesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Arda Mehmet Tonay: "Akdeniz''de ölen 12 gagalı balinanın Türkiye''de gerçekleşen büyük depremlerle herhangi bir ilişkisinin olmadığı düşünülmektedir.
Her ne kadar depremlerin akustik etki yarattığı bilinse de oluşan depremlerin karada gerçekleşmesi ve depremlerden 3,5 gün sonra karaya vurma vakalarının görülmesi nedeniyle ölümlerle ilgili olmadığı değerlendirilmiştir" Tonay, Karadeniz, Akdeniz ve Mücavir Atlantik Bölgesinde Yaşayan Deniz Memeli Türlerinin Korunması Anlaşması (ACCOBAMS) üyesi ülkelerin, 2013 yılında Akdeniz''de belirlenen gagalı balinalar özel alanlarında sonar veya su altı patlamalarının olduğu askeri tatbikatlarının yapılmasından mutlak kaçınılması gerektiğini kararlaştırdığına dikkati çekerek, şunları kaydetti: "Yapılan araştırmalar ve elde edilen NAVTEX verilerine göre, şubat ayında adanın doğu, güney ve batı bölgelerinde geniş alanlarda Rusya Federasyonu''nun planlı askeri atış talimleri olduğu, ölümlerin artmasından endişe edildiğinden önlem amaçlı tüm ülkelerin Doğu Akdeniz’de ve özellikle kırılgan habitatları ve savunmasız fauna ve flora türlerini destekleyen benzersiz bir deniz ekosistemi olan Finike Denizaltı Dağları Özel Çevre Koruma Bölgesi''nde planlı/plansız tüm askeri tatbikatlarını durdurması gerekiyor."
VURGUNDA OLDUĞU GİBİ GAZ EMBOLİSİ OLUŞTU
Yaban Hayat Hastanesi Başhekimi Vet. Dr. Tayfun Çanakcı: "Beş balinada da benzer olarak organlarda genel kanamalı bir görünüm hakimdi. Damarlardaki hava kabarcıkları, organlardaki değişimler, organlarda görülen patolojiler değerlendirildiğinde ses kaynağından kaçma sırasında normal dalış davranışının değişmesi nedeni ile vurgun hastalığında olduğu gibi gaz embolisi oluştuğu düşünülmektedir.
Nekropsisi yapılan tüm bireylerin midelerinin dolu olduğu dolayısıyla yaşanan bu durumun akut olarak geliştiğini ve uzun süreli bir etkiye bağlı olmadığını göstermektedir." Bir balinanın karnında 20×16 santimetre boyutunda tek kullanımlık plastik ambalaj bulduklarını aktaran Çanakcı, bu tip plastik atıkların canlılara verebileceği zararlar açısından önemli örnek teşkil ettiğini sözlerine ekledi.