Ankara Etlik Şehir Hastanesi'nde görevli Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Prof. Dr. İnci Kahyaoğlu, AA muhabirine, sonbahar mevsimine girilmesiyle boğaz, burun, solunum yolları, sinüsler ve akciğerleri etkileyen bakteri ve virüs kaynaklı hastalıkların görülme sıklığının arttığını söyledi.
Kahyaoğlu, gribin özellikle gebeler, kronik rahatsızlığı bulunanlar, nakil hastaları, bağışıklık sistemi zayıf olanlar ve 65 yaş üstündekiler için hayati tehlike yaratabilen ciddi bir sağlık sorunu olabileceğinin altını çizdi.
Risk grubunda yer alan gebelerin de gripten korunmasının büyük önem taşıdığına dikkati çeken Kahyaoğlu, "Bu dönemler, normal bir hastanın geçirebileceği grip, gebeler için çok daha tehlikeli seyretmektedir." dedi.
Kahyaoğlu, normal kişilerin gribi ateş, kas ağrısı, burun akıntısı gibi şikayetlerle geçirebileceğini aktararak, sözlerine şöyle devam etti:
"Bağışıklık sistemi güçlü olan bunu kolaylıkla atlatabiliyor, ancak gebelerde durum biraz daha farklı olabiliyor. Gebelerde, bağışıklık sistemi baskılanmıştır. Aynı zamanda gebeliğe bağlı olarak kalpte ve akciğerlerde değişikler ortaya çıkmaktadır. Bunlar, gribin biraz daha komplikasyonlu ve ağır geçmesine sebep olabiliyor. Buna bağlı olarak da grip olan gebelerin hastaneye yatış sıklığı ile gripten akut akciğer enfeksiyonuna ilerleme sıklığı artabiliyor. Grip olan gebelerde zatürre gelişme riski yüzde 50 daha fazla görülüyor. Ayrıca yoğun bakıma geçiş olduktan sonra anne ölümleri dahil ciddi komplikasyonlar görülebiliyor."
Bunun yanı sıra anne karnındaki bebekle ilgili de erken doğum gibi sıkıntılar ortaya çıkabiliyor. Anne adayının grip olması halinde erken doğum eylemi tetiklenebildiğinden, bebekte de doğduğu haftaya bağlı olarak ciddi sıkıntılar yaratabiliyor."
Kahyaoğlu, anne adaylarının öksürük, yüksek ateş, burun akıntısı ve boğaz ağrısı gelişmesi halinde hiç beklemeden en yakın sağlık kuruluşuna başvurmaları gerektiğini dile getirdi.
"UZUN DÖNEMLİ YAPILAN ÇALIŞMALAR, GRİP AŞILARININ GÜVENLİ OLDUĞUNU KANITLIYOR"
Kahyaoğlu, gribe bağlı gebelerde ölüm ya da ağır hastalık riskinin aşı ile önlenebildiğine işaret etti.
Aşının, gripten korunmada en güçlü silah olduğunu vurgulayan Kahyaoğlu, hayatın bir döneminde grip aşısı olmanın kişiyi sürekli korumadığının altını çizdi. Kahyaoğlu, grip aşılarının içeriği düzenli yenilendiğinden her yıl yaptırılmasının uygun olduğunu söyledi.
Bilimsel çalışmalarla grip aşılarının güvenilirliğinin teyit edildiğine dikkati çeken Kahyaoğlu, şunları kaydetti:
"Sağlık Bakanlığı ve uluslararası cemiyetler de gebelerde grip aşısının yapılmasını öneriyor. Çalışmalar, grip aşısının bebek ve annede ciddi bir komplikasyon yaratmadığını gösteriyor. Bilimsel çalışmalar, grip aşısının annede gebeliğin düşükle sonuçlanma ya da erken ve düşük doğum riskini artırmadığını ortaya koyuyor. Gebeliğe bağlı oluşabilecek tansiyon gibi hastalıklarda herhangi bir rolünün olmadığını gösteriyor. Aşı, anne adayının yoğun bakıma yatma riskini azaltıyor, akciğer enfeksiyonundan hatta ölümden koruyor. Uzun dönemli yapılan çalışmalar, grip aşılarının güvenli olduğunu kanıtlıyor.
Gebeliğin herhangi bir döneminde grip aşısı yapılabilir. Özellikle eylül-ekim aylarından nisan-mayıs aylarına kadar olan dönemlerde gebeliği sürecek anne adaylarının grip aşılarını yaptırması mutlaka gerekiyor."
"GRİP AŞISI OLAN EMZİREN ANNELER, ÖZELLİKLE İLK 6 AYDA BEBEKLERİNİ DE GRİPTEN KORUMUŞ OLUYOR"
Kahyaoğlu, gebelerin grip aşılarını hastanelerde ve sağlık ocaklarında yaptırabildiklerini belirtti.
Grip aşısını sadece gebelerin dışında emziren annelerin de yaptırması gerektiğini ifade eden Kahyaoğlu, "Emziren annelerin de grip aşısı yaptırmasıyla, bebeklerin ilk aylarında korunma sağlanıyor. Annede antikor gelişimi sütle birlikte bebeğe geçiyor ve bu şekilde ikincil bir fayda da sağlanmış olunuyor. Grip aşısı olan emziren anneler, özellikle ilk 6 ayda bebeklerini de gripten korumuş oluyor. Bu da çok önemli bir kazanç. Bu nedenle gebe ve emziren annelerin grip aşısını yaptırmasını öneriyoruz." diye konuştu.