İHA’da yer alan habere göre, Dr. Demirtaş, “Gebeler bize ilk olarak adet gecikmesi, kasık ağrıları, bulantı, halsizlik, uykuya meyil ya da vajinal kanama ile başvuruyorlar. Kandan bakılan Beta HCG değerinin 5 ve üzerinde üzerinde olması hamileliğin başladığı anlamına gelir.
Bu değer 2000 ve üzerine çıktığında gebelik kesesinin rahim içinde izlenmesi ile dış gebelik riski genellikle bertaraf olur. 7-8 hafta civarında kalp atışı artık duyulmuş olmalıdır. 32 haftaya kadar gebeliğin gidişatı ile ilgili aylık takiplerimizi yaparız. 32-38 arası 2 haftada bir sonrasında takipler haftalık olarak daha sık hale gelir.
İlk gebelik yaşayanların doğal olarak bazı tedirginlikleri ve birçok soruları vardır. Biz, normal gebelik şikayetlerinin nasıl olduğunu onlara anlatarak kendilerini takip etmeyi ve olağan dışı bir durum olduğunda bize başvurmalarını söyleriz ve böylece onları rahatlatmaya ve gebelik sürecinin sıkıntısız bir şekilde devam etmesine yardımcı olmaya çalışırız. Gebelik eğer sağlıklı bir şekilde seyrediyorsa, hasta yüksek riskli gebelik kategorisinde değilse ve yaşam kalitesini bozacak bir durum yok ise, yolculuk, ilişkiye girmek (içeri boşalma olmaması şartı ile), spor yapmak ile gebelik zarar görmez.
Özellikle ilk 12 hafta gebelik kayıplarının en çok olduğu hafta olduğu için bu haftalarda gebelerin biraz daha dikkat ederek şüphe duyulan her şeyden uzak durmak gerekir. Genelde 8-12 haftada spor yapayım mı, çalışayım mı diye danışan hastalarıma “Spor yaparken, iş yaparken kendini nasıl hissediyorsun?”, “Yaşam kaliteni bozan bir durum var mı?”, “Kanama var mı?” diye sorular sorarım. Verdiğim bu sorularda herhangi bir sıkıntı yoksa hayatını normal seyrinde devam etmesini söylerim. Bunu söylediğim hastalarda da herhangi olumsuz bir şekilde dönüş yaptığını görmedim. Bu tür aktivitelerin gebelerde yüksek riskli gebelik durumu olmadığı sürece sıkıntı oluşturduğunu düşünmüyorum” şeklinde bilgi verdi.
"BEBEĞİN İNSÜLİN SALGISI 12. HAFTADA GELİŞMEYE BAŞLIYOR"
Gebelik döneminde en çok sorulardan olan “Gebelikte şeker yüklemesi yapılmalı mı?” sorusuna da değinen Doç. Dr. Ömer Demirtaş, “Şeker yükleme testi, uzun yıllardır uygulanan bir testtir. Şimdiye kadar zararlı olduğuna dair herhangi bir bilgi yoktur. Bebeğin insülin salgısı 12. haftada gelişmeye başlıyor. Şeker yüklemesi yaptığımız değer ve miktarı kıyaslayacak olursak, 2-3 baklava dilimine eş değerdir. Zaten burada aldığınız şeker miktarını emin olun ki ekmekten, şekerden, tatlıdan fazlasıyla alıyorsunuz. Bu yapılan şeker yüklemesinin bir zararı olabilmesi için bebeğe direk geçmesi lazım ki o da mümkün değil. Alınan besinler, karaciğerden geçiyor, kanda belli bir değerde tutuluyor, oradan bebeğe geçiyor. Hemen bebeğe geçmesi ve bebeği şeker hastası yapma gibi bir durum şeker yükleme testinde söz konusu değil.
Bugüne kadar şeker yüklemesinden zarar gören gebeye ve bebeğe rastlamadık. Hatta şeker yüklemesi yapılmayan gebelerin bebeklerinde fark edilmediği için sonradan bebeğin aşırı kilolu olması, suyunun fazla olması gibi durumlar söz konusu olmuştur. Bu test yapılmayan ve kontrolsüz gebelik şekeri olan annelerden doğan bebeklerde, erken tedbir alınmadığı için akciğer gelişimi zayıf olabiliyor, sonrasında problemler çıkabiliyor. Çünkü insülin salgısı o bebeklerde çok fazla oluyor. Bu durum akciğer gelişimini zayıflatıyor ve insülin anne karnında bebekte büyüme hormonu yaptığı için doğum komplikasyonları artıyor. Şeker yüklemesi korkulacak bir test değildir. Bebeğin ve annenin sağlığı açısından ileride doğabilecek sıkıntıların önlenmesi ve tedbir alınması açısından önemlidir. Hastanemizde gebelik ve doğum sürecini gerekirse diğer branşlarında yaklaşımıyla sağlıklı bir şekilde yürütüyoruz” dedi.