Tarikat yurtları, dini cemaatler için, hem gelir kapısı hem örgütlenme hem de eleman toplama yeri olarak işletiliyor. Barınma ve tarikat yurtları sorunu, tıp öğrencisi Enes Kara’nın intiharı ve bilgisayar mühendisliği öğrencisi Mehmet Sami Tuğrul’un yurt aşçısı tarafından kafası kesilerek katledilmesiyle yeniden gündeme geldi.
Cumhuriyet'in haberine göre, barınma ihtiyacı Kredi ve Yurtlar Kurumu Genel Müdürlüğü (KYK) tarafından karşılanmayan öğrenciler, tarikat yurtlarına mecbur bırakıldı. Türkiye genelinde, 2006 yılında içinde cemaat ve tarikatların da olduğu vakıf ve derneklere ait 1723 yurt varken bu sayı 2021 yılında 3 bin 331’e yükseldi. Ancak devletin yurt sayısı aynı oranda artmadı. Çözüm önerileri tartışılırken, HDP’nin “Tarikat yurtları araştırılsın” önergesi de geçen ay Meclis’te AKP ve MHP oylarıyla reddedilmişti.
‘BU KANSERİN BAŞKA TEDAVİSİ YOK’
Konuyla ilgili konuşan Eğitim-İş Genel Başkanı Kadem Özbay, “Hükümetin öğrencilerin yurt ihtiyacını tamamen karşılamaya yönelik adımları hızla ve kalıcı olarak atması gerekiyor. Bu kanserin başka tedavisi yok” dedi. Özbay’a göre intihar, çocuk istismarları, tecavüz ve cinayet haberleriyle birlikte yıllar içerisinde tarikat ve cemaat yurtlarının gerçek yüzü de ortaya çıktı. Özellikle köy okullarının kapanmasıyla birlikte çocuklar erken yaşta yurtlara gitmeye başladı.
‘YURT YETERSİZSE, YÖK KURUMU AÇMAK BÜYÜK HATA’
Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği Genel Başkanı Prof. Dr. Ayşe Yüksel, “Köylerde yaşayan bu çocuklar için devlet yurtları olmalı. Tarikat, cemaat ya da benzeri yapıların yurtlarına izin verilmemeli. Bu doğrultuda devlet, öğrenci yurtları yasasını güncelleştirmeli; çağdaş, bilimsel ve evrensel değerler esas alınmalı” önerisinde bulundu. Üniversite açılması planlanan il ve ilçelerde, öncelikle yeterli yurt olup olmadığının incelenmesi gerektiğini söyleyen Yüksel, “Eğer o bölgede yurt kapasitesi yetersizse, yükseköğretim kurumu açmak büyük hata olur” saptaması yaptı.
SEÇENEK KALMIYOR
Eğitimin anayasamız gereğince ücretsiz verildiğini söyleyen ve barınmanın da bunun bir parçası olması gerektiğini belirten Eğitim-İş Genel Başkanı Kadem Özbay ise şöyle konuştu:
“Bu alan boş bırakılarak sosyal devlet ilkesi çöpe atılıyor. KYK yurtlarının yetersizliği, durumu biraz elverişli olan öğrencileri özel yurtlara, yoksul ailelerin çocuklarıysa dernek ve vakıf yurtlarına itip çaresiz bırakıyor. Okumak isteyen, ancak ailesi yoksul taşralı çocuklar için, devletin bilerek doldurmadığı o boşlukta, tarikatlar ellerini ovuşturarak bekliyor.”
‘DENETLENMEYEN KURUM GÜVENLİ OLMAZ’
İstanbul Büyükşehir Belediyesi Meclis üyesi Nazife Figen Karahan da “Tarikat ve cemaat yurtları sayısının fazla olması, denetimi de güçleştiriyor. Denetlenemeyen hiçbir kurum güvenli olamaz. Bu, devletin incelemesi gereken konulardan en önemlisi” diye konuştu.