Gezici, Başkanlık Sisteminin büyük bir boşluk yarattığını ve ekonomik krizin seçimlerde büyük bir etken olacağına işaret etti. Ekonomik krizi gözardı etmeye çalışan iktidarın, durum kötüleştikçe bunu örtbas edemediğine işaret eden Gezici, gelecek seçimin kaderinin, Z kuşağına bağlandığını ancak 1980-1999 doğumlu Y kuşağının seçimlerde çok önemli bir faktör olarak karşımıza çıkacağını da vurguladı.
"HEP Z KUŞAĞI KONUŞULDU"
Strateji uzmanı Gezici şunları söyledi: “Türkiye'de seçimle ilgili tartışmalarda, seçimin kaderini etkileyecek olan Z kuşağını çok konuştuk. Şöyle baktığımızda bu kuşağın genel seçmen kitlesi içindeki oranı yüzde 11. Ve bu kuşağın yüzde 78'i Cumhur İttifakına oy vermiyor. Bu çok net artık… İktidar bunu gördü ve bu kuşaktan beklentisini düşürdü. Ama bu kuşağı muhalefete de teslim etmek istemediği için bu kuşağa yönelik bir takım hamlelerde bulunmaya devam edecektir.”
Ünlü strateji uzmanı sözlerine şöyle devam etti:
KADINLARDAN OLUŞUYOR
"Şu an bakıldığında, genel seçmen kitlesi içinde kararsızların oranı yüzde 28. Kararsız seçmenlerin yarısı ise Y kuşağından oluşuyor. Bununla birlikte aslında seçimler söz konusu olduğunda üzerinde yoğunlaşacak olan grup Y kuşağı ve bu kuşak ihmal ediliyor. Kimdir Y kuşağı? 1980 ile 1999 arasında doğanlardır. Bu kuşak, genel seçmen kitlesi içinde 18 milyon 400 bin kişiye karşılık geliyor. Yani seçmenlerin yüzde 32.6'lık bir dilimini oluşturuyor.
Aslında Y kuşağında Z kuşağından çok daha fazla seçmen var. Eski Türkiye hafızasında olan, merkeze yakın ve kararsızlığı daha fazla olan Y kuşağı ise 2023 seçiminin kaderini belirleyecek. Y kuşağındaki kararsızların büyük kısmı da kadınlardan oluşuyor. Y kuşağının kararında ekonomi, demokrasi, ifade özgürlüğü gibi meseleler önemli olacaktır. Kadınlara yönelik şiddeti ele alan İstanbul Sözleşmesi de Y kuşağı için çok önemli.
MEVCUT KRİZ KARARSIZ SEÇMENİ ÇÖZÜYOR
Şu an bakıldığında, genel seçmen kitlesi içinde kararsızların oranı yüzde 28 ve bunlar bağımsız seçmenler. Bunlar da azımsanmayacak bir düzeydeler. Bu kesim arafta bekliyordu. Gözlemliyordu. Ekonomik kriz ile beraber artık kararsızların kararlı hale gelmeye başladıklarını görüyoruz. Bu kriz ortamı kararsızları çözüyor; onları muhalefet cephesindeki partilerden birine atıyor.
KILIÇDAROĞLU PARADİGMA DÖNÜŞÜMÜNÜ BAŞLATTI
Kemal Kılıçdaroğlu, bir paradigma dönüşümü başlattı. Bir süredir CHP'yi hem daha geniş bir kitleye seslenen hem daha gerçekçi, daha net ve daha etkili tezler üretebilen bir parti konumuna getirdi. Kılıçdaroğlu'nun helalleşme girişimi de bu paradigma değişiminin önemli bir parçası. Helalleşmeyi birkaç yönüyle okumak gerekiyor. Birincisi, Parti'nin kendisi ile ilgili bir özeleştiri geleneğini başlattı. ”
50+1'DE DEĞİŞİKLİK İSTEMİ AKP'Yİ ZORA SOKAR
Başta doların yükselip TL'nin değer kaybetmesi ile yaşanan derin ekonomik kriz olmak üzere yaşanan sıkıntılar, Cumhur İttifakı'nın oylarını önemli ölçüde geriletti. Böyle bir ortamda iktidarın sistem ile ilgili tartışmayı açması, bu sorunlara hak vermesi anlamına gelecektir. Özellikle, 50+1'de değişiklik istemeleri, kendi ayaklarına kurşun sıkmak anlamına gelir."