Göz kamaştıran yeniden doğuş hikayesi... 21 Mart Nevruz Bayramı
Türklerin geleneksel yeniden doğuş bayramı olan ve Nardugan olarak bilinen kutlama, 21 Aralık'ta başlayıp 21 Mart'ta Nevruz ile tamamlanıyor.
113
Türklerin yeniden doğuş bayramı olan Nardugan, 21 Aralık'ta başlayıp 21 Mart'ta Nevruz ile tamamlanır. Bu bayram, ekinoks zamanında kutlanır, yani 21 Mart'ta gece ile gündüz eşitlenir ve baharın başlangıcıyla doğanın canlanışı kutlanır.
213
Nardugan'ın önemli bir simgesi çam ağacı süslemeleridir. Çünkü çam ağacı "Hayat Ağacı" olarak adlandırılır ve yeniden doğuşun sembolüdür.
Ancak yüzyıllar sonra, Hristiyanlar tarafından Nardugan bayramı, 24 Aralık'ta İsa'nın doğumu olan Noel'e dönüştürülür. Bu aslında Orta Asya'da binlerce yıl önce kutlanan bir Türk yeni yıl bayramının Hristiyanlar tarafından uyarlanmasıdır.
313
Noel'in simgesi haline gelen Noel Baba efsanesi de aslında Türk geleneğinden alınmıştır. Noel Baba'nın hikayesi, Orta Asya'da yaşadığı iddia edilen Ayaz Ata ve Kar Kız efsanesine dayanır. Ayaz Ata, kışın soğuğunda yardıma muhtaçlara yardım eden ve gariplere sevinç getiren bir efsanedir.
Muazzez İlmiye Çığ gibi tanınmış Sümerologlar, çam ağacı süslemelerinin Hristiyanlıktan önce Türk geleneklerinde bulunduğunu defalarca belirtmişlerdir.
413
Türklerin eski inançlarına göre, yeryüzünün tam ortasında "Hayat Ağacı" bulunur ve güneşin zaferini simgeler. 21 Aralık'ta gece ile gündüzün eşitlendiği zaman, güneşin zaferi kutlanır ve yeniden doğuşun simgesi olan bu olay büyük şenliklerle "Hayat Ağacı" altında kutlanır.
Bu bayramda güneşin zaferi ve yeniden doğuş, bir "yeni doğum" olarak algılanır ve kutlanır.
513
NARDUGAN BAYRAMI NEDİR?
Nardugan Bayramı, Türk kültüründe önemli bir yere sahip olan ve yeniden doğuşu, doğanın canlanışını kutlayan geleneksel bir bayramdır. Nardugan, "yeniden doğuş" anlamına gelir ve Türklerin eski inançlarına dayanan bir kutlama geleneğidir.
Nardugan Bayramı, 21 Aralık'ta başlayıp 21 Mart'ta sona erer. Bu tarih aralığı, ekinoks dönemine denk gelir, yani gece ile gündüzün eşitlendiği dönemde kutlanır. Bu dönemde, doğanın uyanışı, yeniden doğuşu ve baharın gelişi simgelenir.
613
Bayram süresince çeşitli ritüeller ve gelenekler gerçekleştirilir. Bunlar arasında çeşitli şenlikler, danslar, müzikler ve özel yemekler bulunabilir. Ayrıca çam ağaçları süslenerek "Hayat Ağacı"nın sembolize edilmesi de yaygın bir uygulamadır.
Nardugan Bayramı, Türk kültüründe derin bir köklere sahiptir ve doğanın döngüsünü, yeniden doğuşu ve yaşamın devamlılığını kutlayan anlamlı bir geleneğin parçasıdır.
713
‘ÇAM AĞACI SÜSLEMEK TÜRKLERİN BİR GELENEĞİ’
Muazzez İlmiye Çığ'ın açıklamalarına dayanarak, çam ağacı süslemelerinin Hristiyanlık öncesinde Türk geleneklerinde köklü bir yerinin olduğu vurgulanmaktadır. Çığ'a göre, 21 Aralık'taki Nar-Dugan bayramı Orta Asya Türklerine aittir ve bu bayramda çam ağaçlarına dileklerin, isteklerin ve yeni yıldan beklentilerin yazıldığı kurdeleler bağlanırdı.
813
İlk evrensel Hristiyan konseyi olan İznik Konsili'nin 325 yılında, çam ağacını Noel kutlamalarına dönüştürdüğü belirtiliyor. Ancak, bu dönemdeki çam ağacının aslında Türklerde kutsal bir yaşam ağacı olan Akçam'a dayandığına işaret ediliyor. Anadolu'nun halı ve kilim desenlerinde bu yaşam ağacının bulunduğu belirtiliyor.
913
Nardugan bayramında insanların evlerini temizleyip en iyi kıyafetlerini giydikleri, çam ağacı etrafında dans ettikleri, şarkılar söyledikleri ve yaşlıları ziyaret ettikleri ifade ediliyor. Ailelerin bir araya gelerek özel yemekler yedikleri ve insanlığın koruyucusu olarak kabul edilen Ülgen'in (Orta Asya'daki Türk inanışına göre iyilik tanrısı) uzun sakallı ve pelerinli bir şekilde tasvir edildiği belirtiliyor.
1013
Çığ'ın ifadelerine göre, İznik konsülü tarafından bugünkü Noel inancına çevrilen çam ağacı geleneği, aslında Türklerin Avrupa'ya göç etmesiyle Hristiyanlar tarafından benimsenmiştir. İsa'nın yaşadığı topraklarda çam ağacı yetişmemesine rağmen, Türk geleneği Hristiyanlar tarafından alınmıştır. Sonbaharda doğan İsa'nın doğum gününün 25 Aralık tarihine birkaç asır sonra seçildiği belirtiliyor.
1113
NOEL BABA DEĞİL, ''AYAZ ATA''
Ayaz Ata, Türk, Altay ve Orta Asya mitolojilerinde, özellikle Kazak ve Kırgız Türkleri'nde ve Türkmenlerde, Soğuk Hanı olarak bilinir.
1213
Efsanelere göre, kış mevsiminde soğuk rüzgarlarla birlikte ortaya çıkan bu kahraman, insanlara yardım etmek için dolaşır. Onun gelişiyle birlikte yiyecek ve ısınma ihtiyaçları karşılanır, kimsesizlere ve açlara yardım eli uzanır. Soğuk Hanı, dondurucu soğuklara rağmen sıcak bir yüreği olan, cömertlik ve yardımseverlik simgesidir. Onun varlığı, zorlu kış koşullarında insanların dayanışma ve yardımlaşma ruhunu canlandırır.
1313
Bu efsanevi figür, Türk halkının doğaya ve çevreye olan derin bağlılığının, birlik ve beraberliğin sembolüdür. Soğuk Hanı'nın hikayeleri, geçmişten günümüze aktarılarak Türk kültürünün önemli bir parçası haline gelmiştir.