Sayın Özlem Zengin'i hepiniz tanırsınız. Ak Parti Grup Başkan Vekili… Sosyal medyadan bir açıklama yapmış: "500 Yıllık Türk Dış politika tarihinin en önemli günlerinden bir tanesi..."
Duyunca heyecanlandım ve merak ettim. Bu kadar önemli bir olay oldu da ben niye duymadım, diye kendime de kızdım. Hemen öğrendim: 500 Yıllık Türk Dış politika tarihinin en önemli günlerinden bir tanesi New York'ta Türkevi'nin açılışıymış. Her yere yetişen Diyanet İşleri Başkanımızın deyişiyle "Tüm insanlığa hizmet edecek büyük bir eser" miş.
Fırsatı kaçırır mıyım? Hemen, yapılan bu muhteşem hizmetleri görmeyen Emekli Öğretmen'i aradım. "Haberi duydun mu?" diye sordum. "Duymaz mıyım dedi ve aldı sazı eline. Sonraki satırlar tamamen onun… Bana ne, ben karışır mıyım böyle işlere? Köydeki kahvede bir yandan çayını yudumlayıp bir yandan 36 katlı binayı ekrandan seyrederken gurur duyan ve başta Sayın Cumhurbaşkanı'na teşekkür eden yeğenimin öğütlerini unutmamı kimse beklemesin benden. Şimdi söz Emekli Öğretmen'de:
500 yılın Türk Dış politika tarihinin en önemli olaylarından biri açıklamasını görünce bunun yansımasıyla ilgili olarak beklentim bir anda zirve yaptı tabii. Takdir dileklerimi ifade etmeden önce kısa bir araştırma yapmak istedim. Hemen Google'a "Dış basında New York Türkevi'nin açılışı" yazdım. Baktım dış basında tık yok. İlk iki sayfada Amerika'nın Sesi ve BBC'nin Türkçe sayfalarında haber olmuş. Başka da bir şey yok.
Kesin bu Google, Köşe Yazarı'nın bazı okurlarının "Senin bilmediğin şeyler var. Bu Batı, kirli oyunlarla bizi harcamaya çalışıyor." dedikleri ekipten… Üstelik insanın devlete güven duygularını da sarsıyor. Sağ olsunlar, bu okurların uyarılarıyla derin uykudan(!) uyandığım için bu defa hemen Almanya'da, İngiltere'de ve Amerika'da olan eski öğrencilerime e-posta attım. "500 Yıllık Türk Dış politika tarihinin en önemli günlerinden bir tanesi, sizin oralarda basına nasıl yansıdı, sosyal medyanızı alt üst etti mi, gündemin ilk sırasına yerleşti mi?" diye soruları art arda sıraladım. Üçü de anlaşmış gibi "Ne önemli olayı, buradaki basında Türkiye gündemi yok." demesinler mi?
Bu işe çok bozuldum. Bizdeki basından haberi izleyeyim dedim. Baktım "Dünyanın önde gelen ülkelerinden hangileri üst düzeyde bu açılış törenine katılmış? Cevabı buldum tabii: BM Genel Sekreteri Antonio Guterres, KKTC Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, Kosova Cumhurbaşkanı Vjosa Osmani-Sadriu, Letonya Cumhurbaşkanı Andris Berzins ve Litvanya Cumhurbaşkanı Gitanas Nauseda. Amerika, Almanya, Japonya, Hollanda, Belçika, İspanya… nerede diye soruyorsanız, onu ben bilmem, "500 Yıllık Türk Dış politika tarihinin en önemli günlerinden bir tanesi" diyene sorun.
Bu arada hakkını yemeyelim. Cumhurbaşkanı Erdoğan, İngiltere Başbakanı Boris Johnson'la Türkevi Binası'nda basına kapalı bir görüşme yaptı.
Yine hakkını yemeyelim. Bu tarihi olaya tanıklık eden birçok katılımcı var. Türkiye'den 300 kişi götürülmüş. (Hatta fırsat bu fırsat Amerika'daki yoğun (!) gündem arasında Sayın Cumhurbaşkanımız ile Sayın Mustafa Destici özel bir görüşme bile yapmış.) Konuklar arasında bazı parti (!) temsilcileri, bazı sendikalar(!), bazı basın mensupları(!), bazı iş adamları(!) varmış. Dahası itibardan tasarruf edilmemiş. Onlarca arabalık konvoy bile yapılmış, New York caddelerinde tur atılmış. Beyaz Saray'a görüşmeye metro ile giden İngiltere Başbakanı nasıl utanmıştır kim bilir?
Bu arada Türkevi'nin açılışına Amerika'da Türkiye denilince akla gelen Aziz Sancar, Mehmet Öz gibi isimlerin davet edilmemesi de sanırım kalabalıkta izdiham yüzünden hayatlarını riske atmamak içindir.
***
Yine pes etmedim. Türkevi projesi belki de bir ilktir diye düşündüm. Onu araştırdım. O da değilmiş. Bu yer 1977'de dönemin Dışişleri Bakanı İhsan Sabri Çağlayangil'in girişimiyle 3 milyon dolar karşılığında Türkiye Cumhuriyeti tarafından satın alınmış, Türkevi adıyla faaliyete geçmiş, yeni binada gerçekleştirilecek etkinliklerin tümü bu binada yapılmış. Bina yetersiz hale gelince de eski bina yıkılmış, yerine 18 Eylül 2017'de yeni binanın temeli atılmış, 2021 yılında da bitirilmiş. Sonuç 12 katlıyken 36 katlı olmuş. Meğer ilk de değilmiş.
Unutmadan, bir de Amerika'da Nobel ödüllü ünlü bilim adamımız Aziz Sancar milyonlarca dolar harcayıp daha önceden bir Türkevi açmış ama New York'ta değil Kuzey Karolina'da…
Son tahlilde vardığım sonuç şu:
A) Ya biz muz cumhuriyetiyiz, bizim 500 Yıllık Türk Dış politika tarihimizin en önemli günlerinden bir tanesini dünya sallamıyor.
B) Ya da bu bina, artık ihtiyaca cevap vermeyen eskisinin yerine yapılmış yeni bir hizmet binası.
Ey Köşe Yazarı, cevap ver bakalım?
Sence A mı, B mi?