Prof. Dr. Hakan Kara'nın "Veriler fazla sıkılaştırma diye bağırıyor" şeklindeki paylaşımı dikkatleri üzerine çekti. Kendi hazırladığı grafiği de paylaşarak, "Sıkılaşma ile sadece faiz artışı anlayanlar aşağıdaki paylaşımımı da okuyabilirlerse sevinirim" diyerek durum tespiti yaptı ve çözüm önerilerini paylaştı.
Ekonomi uzmanı Prof. Dr. Hakan Kara, "Geçen seçimlerden bu yana, ekonomide doğru yönde bazı adımlar atıldı ancak faizleri olması gereken yere çekmek için geç kalınması, para-maliye politikası koordinasyonunda seçim kaynaklı aksamalar ve seçim öncesi faiz artır(a)mama gibi nedenlerle süreç maliyetli ilerliyor. Şu anda enflasyonu ve döviz talebini kontrol altına almak için gereken faiz epey yukarı çıktı" dedi.
Kara, "Finansal sistemdeki sıkıntılarla ilgili endişeler artarken, faizlerin daha yükseğe gitmesi gerektiği belirginleşti. Ancak çok yüksek faizler, kredi kartları ve KOBİ gibi alanlarda sıkıntılar yaratabilir ve finansal sistemi kötü bir sarmala sürükleyebilir. Bu da hareket alanını daraltıyor ve ekonomide büyük bir maliyet yaşamadan bu durumdan çıkmak oldukça zorlaşıyor" ifadelerini kullandı.
Ancak zor olanı başarmak imkânsız değil. İlk planda şunlar yapılabilirse önemli bir rahatlama sağlanır ve zaman kazanılır diyen Kara şöyle devam etti:
Öncelikle TCMB kanunu değiştirilerek üst düzey yöneticilerin görev süresi güvence altına alınmalı. Gerçekçi enflasyon hedefleri belirlenmeli ve faizler ilk fırsatta artırılmalı, kur kademeli olarak serbest bırakılmalı. TCMB'nin kararlılığı gösterilmeli ve gerekenlerin yapılacağına dair açık bir mesaj verilmeli.
Ayrıca, verimsiz kamu harcamalarında kesintiler ve dolaylı vergilerde ayarlamalar yapılmalı. Vergi harcamaları ve teşvikler gözden geçirilmeli ve basitleştirilmeli. Yönetilen fiyat ayarlamaları azaltılmalı ve öngörülebilirlik artırılmalı.
ÖNLEM ALINMALI
Kredi ve kur piyasasındaki karmaşık düzenlemeler kademeli olarak geri çekilmeli. Kredi uygulamaları, TCMB ve ticari bankalar yerine KGF ve kalkınma bankaları üzerinden yapılmalı.
Bu önlemler alınırsa, kur önce biraz artacak ancak sonra dengeyi bulacaktır. Faizlerin çok yükselmesi gerekmez ve karmaşık düzenlemelerden ve KKM'den kurtulmak mümkün olabilir. Kredi piyasası rahatlayacak, rezervler birikirken enflasyon beklentileri ve dövize olan talep kontrol altına alınacak.
Daha da önemlisi, enerjimizi anlamlı konulara vererek güçlü bir ekonomi inşa etme fırsatına sahip olabiliriz.
Eğer bu adımlar geçen seçimden sonra hızlıca atılsaydı, en fazla %35 faizle bu durumun üstesinden gelebilirdik. Şimdi en iyi senaryoda bile (Avrupa talebinin toparlanması, Fed'in faiz indirmeye başlaması, jeopolitik şoklar olmaması), bir durgunluk yaşamadan enflasyon kontrol altına almak zor görünüyor.
Zaman belki de aleyhimize işliyor ama yukarıda belirttiğim çerçeve ile maliyeti düşürmek ve ekonomiyi güçlendirmek mümkün. Zarardan dönüş her zaman kârdır.