Hatırlar mısın? Sana bir şiirden bahsetmiştim. Gerçi hatırlamak senin neyine… Hatırlayabilseydin hatırım olurdu. Olmasın bu yazdıklarımdan da zerre haberin yok, olsun diye de yazmıyorum korkma. Olsa da anlamazsın ya. "Olsa ne olur olmasa ne olur"muş bizdeki hikâyenin adı. Olduk ve olmamaya doğru her geçen gün gidiyoruz. Sen bu dünyada herkeste olan bencilliğin ve karşındaki ile üstünlük kurma odaklı yalnızlığı bırakırken ben sen olmasan da benimle hayatı bölüşebilecek yürekli bir kadın ve çocuklar bırakıp giderken dünyaya, geride eksiğini fazlasını yazılara dökerek, öylece eğip bükmeden ve başka hayatlara hayat katma adına toprak olmuş bir adamın hikayesi olup gideceğim. Kim okur, seni diyeceksin. Ben yazmak gibi bir lütfu sunmuşum bunca lüzumsuzluklarla dolu hayata, hayat kıymetini bilmiyorsa onun kaybıdır.
Ben sana ve anneme dair göz yaşlarımla ıslatırken yanıklarımı, gözyaşlarım kavuştu hatta ulaştı toprağa da şu insan olabilme yağmurunun damlası düşmediyse ömrüne, merhamete muhtaç olan sensin. Sana daha doğrusu hiçbir zaman olamadığın ve boyunun yetişemeyeceği bendeki sana söylediğim Zeynep Yağmur imzalı şu şiire gelelim:
"Geceleyin damlaların esrarengiz sesiydi,
Beyaz boşluğun üzerini gölgeleyen…
Yağmura varlıktaki anlamı,
Adem''in suretinin özü…." hasret toprakların diriliş şenliği:
Var olanın
Dirilemedinse yağmura değil, yağmurdan saklanan nefsine küs, pencere gülü…