Evet kıymetli dostlar, seçimler geçti, taşlar yerine oturmaya başladı. En çok konuşulan isim ülkenin medarı iftiharı Mehmet Şimşek. "Şimşek gelecek enflasyon düşecek, Şimşek gelecek dolar düşecek, Şimşek gelecek Türkiye düze çıkacak" diyen arkadaşlara sesleniyorum;
Sayın Şimşek, 2009-2015 seneleri arasında görev yaparken, Amerika'daki bankacılık krizinden dolayı, gelişmekte olan ülkelere gökyüzünden dolar yağdı. Bunların birisi de Türkiye'ydi… Ne oldu d paralar? Beton oldu, asfalt oldu… Üretim demediler, sanayi demediler, hayvancılık demediler, üretimi değil tüketimi tercih ettiler .
Merkez Bankası'nın brüt döviz rezervleri, 31 Aralık 2009 tarihi itibarıyla 70 milyar 689 milyon dolar idi. 2009 yılı sonu itibarıyla 74 milyar 810 milyon dolar olan Merkez Bankası'nın toplam rezervleri de 74 milyar 532 milyon dolara indi. Yani Türkiye Merkez Bankası artıdaydı. Her türlü müdahale yapılıyor, ama piyasa yüksek efektif yüzünden bunu hissetmiyordu…
Gelelim bugünkü tabloya. Dış ticaret açığı olmuş 5 ayda 56 milyar dolar… Cari açık üretim azlığı yüzünden tampon tampona takip ediyor. Merkez Bankası EKSİ 70 milyar dolarda. Enflasyon %200…
Mehmet Şimşek ne yapacak bu tabloda? İngiltere tefecilerinden para mı getirecek? Yoksa cebinden 100-150 milyar dolar para mı koyacak?
Arkadaşlar bu durumda Mehmet Şimşek kurtarıcı değil, yerel seçimlere koşarken günah keçisidir. Dolar bugün 23'ü de geçerek emin adımlarla yukarı doğru çıkıyor, ihracatçı turizmci bir nebze nefes alsa da, piyasaların satın alma oranları, satın alma gücü her an daha da düşüyor.
Bir de Kur Korumalı Mevduat denen bela var başımızda. Malum 2.5 trilyon lira. Desen ki "ben artık devam etmiyorum" bunların en az yarısı dolara koşacak, ama sorun şu ki dolar yerinde değil…
Bas bas bağırdık, seçimden sonra dolar kim gelirse gelsin fırlayacak diye. İktidar 'kontrol altında her şey' dese de altta olanın halk olduğu aşikâr…
Mehmet Şimşek aslında ilk golü enflasyon verilerini 2 gün önce açıklayan TÜİK'ten yedi. Gene doğru olmayan bilgiler %39 gösterilen enflasyon Şimşek'in yediği ilk gol oldu. Şimdi gözler bu ay Merkez Bankası'nın yapacağı faiz artırımda. Eğer yine "pas" veya "düşme" hükmedilirse, anlayacağız ki Nebati gitmedi, şekil değiştirdi…
Tüm bunlar gündemi meşgul ederken bir önemli konu da barınma krizi. Yabancılara konut satışı durmadan, bu kadar sığınmacının olduğu bir yerde insanların bırakın ev alması, kiraya çıkması bile artık fermana mahsus. Peki nereye gidecek bu iş, tabii ki AKP'nin her yaptığı plan gibi karanlığa. Şu an Türkiye'de büyükşehirde ortalama ev kirası 12.000-15.000 lira bandında. Bu arada ufak bir hatırlatma; Türkiye'de asgari ücret 8.500 - emekli aylığı 7.500 - Bağ-Kur 4.500...
Siz bu insanların sorununu sosyal devlet olarak nasıl çözeceksiniz?..
İşte bu kadar sorun bize şunu anlatıyor ki, kara günler geçti, kapkara günler bizi bekliyor.
İster misiniz, AKP iki gün sonra çıkıp, "bize yüklenmeyin, Mayıs seçimlerinden sonra enkaz devraldık" desin…