Ankara-İstanbul uçuşu için pistte bekleyen, hareket saati de oldukça geciken THY uçağının ön kapısından içeriye - bu yazının yazıldığı sırada hâlâ Hazine ve Maliye Bakanı olan - Sayın Nureddin Nebati bindi ve ilk sıradaki VİP koltuğuna oturdu. Daha yeni oturmuştu ki gecikmenin ondan kaynaklandığını düşünen yolcular Sayın Nebati'yi protesto etmeye başladı, sonrasında da bir tartışma yaşandı. Uçakta Sayın Bakan'ın şu sözleri yankılandı:
"Seçimi AK Parti kazandı, Cumhurbaşkanı Erdoğan kazandı, hazmedin kardeşim!"
Yeni favori söz bu: Hazmedin kardeşim!
Seçimlerden birkaç gün sonra Simav'daki evimizden çıktık. Mudanya'ya gelmek üzere arabamızın yanına geldik. Bu sırada yan komşumuz apartmanlarının kapısından çıktı. Biraz sinirli görünüyordu. Beni görür görmez "Bu siyaseti bırakalım artık Köşe Yazarı! Biz yokluklar içinde olanlar için mücadele ediyoruz ama onlar…" dedi ve anlatmaya başladı. Yeğeninin kiracısı, birkaç aydan beri belediyeye termal ısıtma ve su paralarını ödeyemiyormuş ve abonelikler de bu komşumuzun üzerineymiş. Belediyeden ödeme için bir uyarı mesajı gelmiş. Komşumuz da kiracıya bu uyarıyı duyurmak için uğramış, biraz da kızmış. Bu arada konuşma seçim sonuçlarına gelmiş. Ailesinden bir desteği olmayan ve ömrü boyunca kiracılığa mahkûm olan, ilçeye gelen ama hayatı boyunca alamayacağı TOGG'u hayranlıkla izleyen bu genç adam, komşuma "Alışacaksınız, Ak Parti kazandı. Hazmedin, hazmedin!" demiş.
Adam haklı olabilir tabii ama…
Yarışan her iki tarafta eşit sayıda Cumhurbaşkanlığı uçakları vardıysa...
Ne tesadüf yine eşit sayıda bakanlık arabaları ve imkânları ellerindeyse…
Valiler ve kaymakamlar bile bir defa bir aday için etkinlik yaparsa bir defa da diğer aday lehinde çalıştıysa...
Hele TRT! "Biz 84 milyon vatandaşın vergileriyle faaliyet gösteren bir kurumuz. Her adayın sesini eşit duyururuz. Bakın haber ve tartışma programlarımıza orada Hazreti Ömer adaleti görürsünüz." felsefesiyle yayın yapıp kılı kırk yardıysa…
Dahası bir adayın ortak yayınında 34 TV kanalı ortak yayın yaptıysa diğerinde de aynı kanallar ortak yayın yaptılarsa...
Bir taraf bir aylık doğal gaz paralarını devletin kasasından ödeyip bunu propaganda unsuru olarak kullanırken sırf "kul hakkı" bakış açısıyla bir ay da diğer aday için de kullanıldıysa.
Yıllardan beri yapılmayan EYT, 3600 gösterge, bayram ikramiyesi ve benzeri pek çok şey "Son ay bu tip şeyler hayata geçirilir mi? Bizden seçim rüşveti dağıtmamızı mı bekliyorsunuz?" denilerek yapılmamışsa…
En önemlisi de milletin yarısı hain, terörist ilan edilmemişse…
Kısacası bu seçimde oy kullanan herkes, huzurla "Son derece adil bir seçim sonucunda Sayın Recep Tayyip Erdoğan kazandı." diyebiliyorsa…
İşte o zaman bu milletin her bir ferdi "Milletin ferasetinin sonucu budur. Hayırlı olsun!" diyecektir. Bu durumda hiç kimsenin "Hazmedeceksiniz kardeşim!" cümlesini ağızlarını doldura doldura kullanmasına gerek kalmayacaktır.
Tabii bütün bu yazdıklarım olmadıysa kimse kusura bakmasın, seçim sonucunu milyonlarca kişinin hazmetmesini beklemek boşuna olacaktır.
Bazıları hazmedebilir, bilmem. Mesela "Sayın Cumhurbaşkanı'yla sığınmacıların bir plan çerçevesinde geri dönüşü konuşuldu." diyen Sayın Sinan Ogan, birkaç gün sonra AKP Genel Başkan Danışmanı Prof. Dr. Yasin Aktay'ın, sığınmacıların gitmeyeceğini, tam tersine 'entegre edilerek Türkleştirileceğini' söylemesini içine sindirebilir.
Bana sorarsanız "Ben almayayım, teşekkür ederim. Ya siz?.."