İki haftadır “çığlık”lardan söz ettim. Bu arada az kalsın unutacaktım. Kurban Bayramı’nda gittiğim memleketten döndükten bir hafta on gün sonra Mudanya’daki bir hemşehrime uğradım. Hoş beşten sonra söz döndü dolaştı “Ne olacak bu memleketin hali?” konusuna geldi. Bu arada belirteyim hemşehrim Reis’i çok sever. Konuyu o açtı, hem de beni şaşırtan bir soruyla!
“Nedir bu piyasanın hâli?”
“Bilmem, piyasanın hâlini bilseniz bilseniz siz bilirsiniz!” diye çaktım lafı fırsat bulmuşken. “Hep bu fırsatçılar…” dedi. “Nasıl yani?” diye soruyla karşılık verdim. Önce boğazını temizledi, sonra uzun uzun anlattı:
“Köşe Yazarı, anlatayım da öğren. Belki yazarsın.
‘Pahalılık var.’ cümlesini duyan fiyat artırmakta yarış ediyor. Bu zincir marketler var ya zincir marketler! Yılanın başı onlar. Sürekli etiket değiştiriyorlar. Onları gören esnaf da geri kalmıyor. Yoksa bu memlekette kriz falan yok.
Baksana AVM’lere, tıka basa dolu. Bayramda yolları görmedin mi? Bodrum’a girişte kilometrelerce kuyruk oldu. Sahillerde oteller hep dolu. Her evin önünde iki araba var. Kriz olsa bunlar olur mu?
Bak bir daha söylüyorum. Yılanın başı zincir marketler…”
“Hemşehrim!” dedim, “Sayın Cumhurbaşkanı’mızın ‘Gayet uygun!’ dediği Tarım Kredi Kooperatifi marketleri de bu tanımın içinde mi?”
“Hayır! Tabii ki değil.” cevabı üzerine ona Google’dan iki haber gösterdim.
Gıda fiyatlarının artışında hedef gösterilen zincir marketlerin, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın 'uygun fiyatlı' dediği Tarım Kredi Kooperatifi marketlerinden daha ucuz olduğu ortaya çıktı.(1)
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ‘Ucuz’ dediği Tarım Kredi Kooperatifi marketlerindeki büyük fiyat artışı ortaya çıktı.(2)
“Bir sorum daha var.” dedim hemşehrime.
“Çifte vergili MTV’de; noter, taşıt muayene, tapu gibi resmî belge gerektiren uygulamalarda; bir iki ayda %100’e ulaşan akaryakıt zamlarında da zincir marketlerin ve fırsatçıların parmağı mı var?”
Ben sorumu ortaya koydum, oradan ayrıldım. Alan alır, almayan soruyu orada bırakıp gider.
Malum kanallarda haberleri ve açık oturumları dinleyen, malum gazeteleri okuyan herkeste aynı bakış açısı…
Neymiş efendim? Neredeyse her evde iki araç varmış, yollar araba doluymuş, bayramlarda kilometrelerce kuyruk oluşuyormuş, ekonomisi mahvolan bir ülkede bu olur muymuş? AVM’lerde adım atılmıyormuş, sahillerde oteller doluymuş vs…
Peki, böyle diyenler bu konuda bir araştırma yaptı mı? Mesela TÜİK’in 2022 Türkiye Gelir Tablosu’nu araştırdı mı? Dikkat edin TÜİK diyorum, Türkiye Devlet İstatistik Kurumu yani… Bakın TÜİK ne diyor?
“Son yapılan araştırma sonuçlarına göre; en yüksek eşdeğer hane halkı kullanılabilir fert gelirine sahip %20'lik grubun toplam gelirden aldığı pay bir önceki yıla göre 1,3 puan artarak %48’e çıkarken, en düşük gelire sahip %20'lik grubun aldığı pay 0,1 puan azalarak %6 oldu.”(3)
Yani toplam nüfusun %20’si millî gelirin %48’ini alıyor. E n düşük gelire sahip %20 ise sadece %6’sını alıyor. Ve bu %20, yaklaşık 85 milyon nüfusun 17 milyonu demektir. Türkiye’de Turistik Yatak Sayısı toplam 2,058,012(4), bir ayda gelen turist sayısı 5 milyon 14 bin, zenginlerin sayısı da 17 milyon olduğuna göre sahillerdeki otellerin doluluğunu ve turizm kentlerine gidiş yollarındaki trafiği konuşmaya gerek var mı?
Bir de AVM’lerin doluluğunun ülkemizde ekonomik sorun olmadığının göstergesi olarak kullanılması var ki evlere şenlik. Evet, büyük şehirlerde AVM’ler dolu ama içerisi özellikle Arap turistlerle dolu. Bir de sıcak yaz günlerinde bir yerlere gitme imkânı olmayan, serin AVM’lerde alışveriş yapanları, yemek yiyenleri seyreden asgari ücretliler, yetim maaşıyla geçinmeye çalışanlar ve meşhur 7500 TL emeklileri… İlk %20’deki zenginlerin buralarda işi ne?
Bu arada araba sayısını unuttuğumu sanmayın. Hani her evin önünde çifter çifter olan arabalardan söz ediyorum. Türkiye’de 2002 yılında bin kişiye 69 otomobil düşerken bu sayı 2020 yılında 157’ye yükseldi. Fakat Türkiye aralarında Kosova, Bosna-Hersek, Sırbistan, Arnavutluk ve Kuzey Makedonya’nın bulunduğu 38 Avrupa ülkesi içinde en düşük orana sahip ülke olarak dikkat çekiyor.6) Yani sonuncu.(7)
Toplum olarak biz, genelde bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olmayı yeğleriz. Her birisini araştırarak bulduğum, dipnot olarak verdiğim ve çoğunluğu hükümetimizin politikalarını savunan kaynaklardan aldığım bilgiler yerine “algı bombardımanı”nda oluşmuş fikirlerin peşinde koşmayı tercih ederiz.
Keşke azıcık geriye çekilip düşünebilsek!
Unutmadan…
Hemşehrime ayrılırken sordum: “Senin yanında kaç kişi çalışıyor?” “Dört!” dedi. “Peki, bunlardan kaç tanesi AVM’lerde alışverişlerini yaptıktan sonra arabalarına atlayıp turistik bir kente bayram tatili geçirmeye gitti?
“Hiç!” dedi.
Peki, sizin çevrenizden kaç kişi, AVM’lerde alışverişlerini yaptıktan sonra arabalarına atlayıp turistik bir kente bayram tatili geçirmeye gitti?
https://www.gazeteduvar.com.tr/tarim-kredi-marketi-zincir-marketlerden-pahali-cikti-haber-1537577
https://www.yurtgazetesi.com.tr/ekonomi/erdoganin-ucuz-dedigi-tarim-kredi-kooperatifi-marketlerinde-fiyatlar-uctu-
https://data.tuik.gov.tr/Bulten/Index?p=Gelir-Dagilimi-Istatistikleri-2022-49745
https://www.turizmgunlugu.com/2021/03/25/turkiyedeki-otel-sayisi/
https://www.turizmguncel.com/haber/ilk-6-ayda-turkiyeye-kac-turist-geldi
https://www.trthaber.com/haber/ekonomi/turkiyede-illere-gore-kisi-basina-dusen-otomobil-sayisi-aciklandi-682683.html
https://tr.euronews.com/2022/08/05/avrupada-kisi-basina-kac-arac-dusuyor-turkiyede-durum-ne